'Bizimkiler' hesap vermedi

14.02.2015 - 01:39
Anıl Yüksel
Haberi paylaş

Önceki gün Amerika'nın Kuzey Karolina, Chapel Hill kasabasında Suriyeli üç Müslüman genç öldürüldü. Bizler ise haberi, Amerika basınında yer verilmemesine gösterilen tepkilerle duyar olduk. Çünkü üç Müslüman öldürülmüştü ve bu bir nefret cinayeti olabilirdi. Devlet bazı enstrümanlarıyla bu olayın konuşulmasını en aza indirmeliydi. Bize hiç de yabancı olmayan bir şey bu.

Cinayeti itiraf eden Craig Stephen Hicks'in eşi, komşuları ve hatta Kuzey Karolina emniyeti cinayetin otoparktaki yer kavgasından kaynaklandığını iddia etti. Fakat Hicks'in herkes tarafından bilinen aşırı agresifliği, inançlara kin kusan sözleri ve üç genci başlarından vurarak öldürmesi  bunun bir nefret cinayeti olduğunu gösterir vaziyette. FBI soruşturma başlatacağını duyursa da, olayın park yeri kavgasından dolayı yaşandığı birçok çevrede kabul edilmiş durumda.

Bizi biraz daha olayın içine çeken durumlardan bir tanesi de, cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Güney Amerika'dan Obama'ya ve diğer sorumlulara seslenmesi. Bir nefret cinayeti sonrası devlet yetkililerinden hesap vermelerini beklemek oldukça normal bir davranış olmalı.

Erdoğan'ın bu seslenişi sonrası bir atasözü hemen kulağımızı çınlatır oldu:

"İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır."

5 Şubat 2006 günü Trabzon Santa Maria Aziz Meryem Katolik Kilisesi papazı Santoro öldürüldüğünde 16 yaşındaki bir lise öğrencisi tutuklanarak davanın üstü kapatıldı. Başka kimse hesap vermedi.

19 Ocak 2007 günü Hrant Dink katledildikten sonra cinayetten yalnızca bir kişi sorumlu tutulmaya çalışıldığında Türkiye halkı sokağa döküldü ve bu beklenmedik hareket karşısında cinayetten sorumlu olduğu düşünülen isimler incelemeye alındı. 8 yıl geçmesine rağmen hala bir kişi cinayet sebebiyle hapis cezası altında.

18 Nisan 2007 günü Malatya'da Zirve Yayınevi'nde üç Hristiyan kişinin boğazı kesilerek öldürüldüğünde 5 kişi olay yerinde yakalandı. 8 yıldır süren davada 6526 sayılı yasa uyarınca (5 yıllık tutukluluk süresinin dolması) 5 sanık tahliye edildi. Olayla bağlantısı bulunduğu için sanıklar arasındaki yerlerini alan askerlerin de tümü tahliye edildi.

24 Nisan 2011 günü Batman'da zorunlu askerlik görevini yapan Sevag Balıkçı tam da Ermeni Soykırımı'nın anma günü olan 24 Nisan'da Kıvanç Ağaoğlu tarafından öldürüldü. Nefret cinayeti değil, kaza olduğu iddia edildi. Hesap veren olmadı. Katil 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası aldı. Yargıtay kararı bozdu, dava yeniden görülmeye başlandı.

28 Aralık 2011 günü Şırnak'ın Roboski ilçesinde sınırı geçen çoğu çocuk 34 Kürt, TSK'ya ait savaş uçaklarıyla vuruldu. Yalnızca bir kişi kurtulabildi. Hepimiz Roboski'ye ağladık, Türkiye devleti ordusuyla, hükümetiyle sıradan bir olay olarak yaklaştı. Erdoğan, "Gerekirse özür dilerim" dedi, gerekmemiş olacak ki, dilemedi. Hiç kimse hesap vermedi.

Bu cinayetler, katliamlar yaşanırken Erdoğan, TC Başbakanı'ydı. Hiçbirinin nefret cinayeti olduğuna, katliam olduğuna inanmadı. Kimi münferitti, kimi kazaydı, kimi sıradandı.

Kendisi bugün nasıl sesleniyorsa, bizler de hep seslendik kendisine, bakanlarına, sorumlulara.

"Katil devlet hesap verecek" demeye bugün hala devam ediyoruz.

Anıl Yüksel

[email protected]

Bültene kayıt ol