Karşıdevrimin merkezi

17.05.2015 - 23:21
Arife Köse
Haberi paylaş

Ortadoğu bir devrim, karşı devrim ve savaş döneminden geçiyor. Bölgede Arap Baharı’nın geri çekilişi karşı devrimin önünü açarken, demokrasinin yerine daha saldırgan diktatörlüklerin ve mezhep savaşlarının görünür hale gelmesine neden oldu.

Devrimlerin geri çekilişi ile birlikte öne çıkan Şii-Sünni bölünmesinde Suudi Arabistan ve Irak arasındaki mücadele önümüzdeki günlerde bölgede çatışmaların yayılması tehlikesini de beraberinde getiriyor. ABD, Çin gibi daha büyük güçlerin bu mücadeleye müdahaleleri, bir yandan IŞİD ile mücadelede Şii militanları desteklerken, diğer yandan örneğin Yemen’de Hauthi Şiilerine karşı Suudi müdahalesini desteklemeleri bölgedeki istikrarsızlığı daha da artırıyor.

Bütün bu kargaşanın ve giderek artan istikrarsızlığın ortasında Suudi Arabistan’ın güvenli bir petrol kaynağı olarak önemi daha da artıyor. Irak umutsuz bir durumda, İran Batı’nın hep şüpheyle baktığı İslamcılar tarafından yönetilen bir ülke. ABD ise 1991’de Kuveyt’i Saddam Hüseyin’den korumak için Irak’a saldırmış ve Suudileri korumuştu. Artık koruma sırası Suudilere gelmişti.

Bu arada Suudi Arabistan ve diğer Körfez şeyhlikleri, Ortadoğu’nun diğer bölgelerine yaptıkları yatırımlarla küresel kapitalizmin önemli bir merkezi haline geldiler. Ve Suudi Arabistan başta olmak üzere bu şeyhlikler dört yıl önce Tunus ve Mısır’da başlayan ayaklanmaların karşısında karşı devrimin merkezleri ve örgütleyicileri olarak konumlandılar.

Suudi Arabistan, Mısır’da devrime karşı gerçekleşen Sisi darbesini destekledi. Son olarak iki ülke Riyad’da ortak askeri tatbikat yapma konusunda anlaştı. Suudi Ulusal Muhafızları Mart 2011’de Bahreyn’e müdahale ederek devrimin buraya yayılmasını önlediler.

Yine Suudi Arabistan Suriye’deki iç savaşı bölgede kendi etkinliğini artırmak ve en büyük rakibi olan İran’ın gücünü zayıflatmak için kullanmaya çalışıyor. Bunun sonucu IŞİD ve El Kaide gibi karşı devrimci örgütlerin güç kazanması oldu.

Yemen’de 2011’de başlayan ve devlet başkanı Ali Abdullah Saleh’in görevi bırakmasıyla sonuçlanan ayaklanma yine Suudi Arabistan’ın bölgedeki Şii hakimiyetinin yayılması korkusuyla Yemen’e askeri müdahalede bulunmasıyla sonuçlandı. Suudi Arabistan liderliğindeki bu müdahaleye katılan diğer ülkeler BAE, Ürdün, Kuveyt, Fas, Katar ve Sudan oldu. Bu karşı devrim ve savaş dalgasını ortadan kaldıracak tek şey Ortadoğu’da yeni bir devrim dalgasının ortaya çıkması olabilir. Bunun nasıl olacağını bugünden öngörmek çok zor. Şunu kesin olarak söyleyebiliriz ki Ortadoğu’da 2011 ayaklanmalarına yol açan nedenler hala oldukları yerde duruyor.

Arife Köse

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol