1948 yılında kurulan İsrail devleti, başlangıçta Siyonistlerin ve emperyalistlerin ihtiyacını karşılamaktan uzaktı. İkinci Dünya Savaşı boyunca Nazilerin yaptığı soykırım pek çok Yahudi'nin Filistin'e göç etmesini sağlamışsa da, nüfus henüz çok azdı. İşgücüne şiddetle ihtiyaç duyan Siyonistler, diğer ülkelerde yaşayan Yahudileri İsrail'e taşımak için çeşitli operasyonlar düzenlediler.
Yeni kurulan İsrail devletinin hem Arap nüfus karşısında ezilmemek, hem de emperyalizmin ortadoğudaki çıkarlarını korumak için derhal daha fazla sayıda insana ihtiyacı vardı. Siyonist liderler dünyaya yayılmış olan Yahudilere İsrail'e gelme çağrısı yaptılarsa da, bu çağrıya fazla kulak asan olmadı. Bunun üzerine Siyonistler gerçek yüzlerini göstermeye ve gerektiği takdirde farklı yöntemler deneyeceklerini söyleyerek Yahudileri tehdit etmeye başladılar.
Yemenli Yahudiler, ağırlıklı olarak başkent Sana ve civarında yaşıyorlardı. Nüfusları 60.000 kadardı. Bu bölgeye çok eski dönemlerde yerleşmişlerdi. Yemenli Yahudiler, Siyonistlerin İsrail'e dönüş çağrısını olumlu karşılamadılar. Bunun üzerine Siyonistler bölgeye gönderdikleri casuslar vasıtasıyla Mesih'in yeryüzüne indiğini ve Tevrat'ta belirtildiği gibi "bir kartalın kanadında taşınacaklarını" anlatmaya başladılar.
Bunun üzerine Yemenli Yahudiler Siyonistlerin anlattıklarına ikna oldu ve 16 Kasım 1948 tarihinde Yemenli Yahudileri taşıyan ilk uçak İsrail'e indi. Bu süreç 1950 yılına kadar aralıklarla devam etti ve 50.000 kadar Yemenli Yahudi İsrail'e taşındı. Ancak yeni ülkeleri bu insanlar için tam bir hayal kırıklığıydı. Etiyopya Yahudileri olan Falaşalar gibi, Yemenli Yahudiler de İsrail'de ucuz işgücü olarak çalıştırılmaya başladılar. Arapların aksine bu insanların gidebilecek başka bir yerleri yoktu ve Siyonist liderlerin yoğun sömürüsüne katlanmak zorundaydılar.
Pek çoğu vasıfsız işçi olarak düşük ücretlerle yaşamaya çalıştı, pek çoğu da tıpkı Falaşalar gibi orduya katılarak hayatlarını bu şekilde kazanmaya çalıştılar. Siyonistler, emperyalizmin ortadoğudaki çıkarları uğruna, yerlerinden yurtlarından ederek İsrail'e getirdikleri dindaşlarını haksız savaşlarla ölüme göndermekten bir an bile çekinmediler. Siyonistler sadece Arap halklarının değil, kurtaracaklarını iddia ettikleri dindaşlarının da amansız birer düşmanı olduklarını bir kez daha ispat ettiler.