Milliyetçiliklerin tarih üzerine kavgası

23.04.2017 - 12:50
Can Irmak Özinanır
Haberi paylaş

Her iktidar kendisini bir tarih anlatısı ile birlikte var eder.  Milliyetçilik, “milletin üyelerine” ortak ve şanlı bir geçmiş sunmak ister. Ancak milliyetçiliklerin hepsi tornadan çıkmış gibi değildir. Rakip milliyetçilikler ve buna bağlı olarak rakip tarih anlatıları arasında bir rekabet de vardır.

Referandum dönemi çeşitli tarihi göndermelerin sıkça yapıldığı bir süreç oldu. AKP’liler Mehter Marşı’nı, Kemalistler ise İzmir Marşı’nı çaldılar. Hatta solun bir kısmı 1908 Devrimi’nin sloganlarını devralarak “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diye bağırdı. İzmir Marşı-Mehter Marşı kavgası, ulusun geçmişini 1923’ten başlatan Kemalist tarih anlatısı ile milletin geçmişini Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihine yaslamak isteyen milliyetçi-muhafazakâr tarih anlatısı arasında cereyan ediyor.

Bu milliyetçilikler kapışması televizyon dizilerine de yansımış durumda. Bir tarafta Osmanlı geçmişini bugünün iktidarı ile özdeşleştiren TRT’nin Payitaht Abdülhamid dizisi, diğer tarafta ise Kemalist tarih anlatısını yeni bir tarzda diriltmeye çalışan Vatanım Sensin dizisi var. Her hafta kendisini bir hashtag ile duyurmaya çalışan bu dizilerin takipçilerine sosyal medyada baktığımızda her iki tarafın da milliyetçilik, ayrımcılık, çoğu zaman açıkça ırkçılık içeren iletilerini görmeniz mümkün. 

Payitaht Abdülhamid dizisi #UluHakan, #VatanBölünmez gibi hashtagler ile Türk-İslam sentezini yansıtırken, sürekli “Osmanlı’yı bitirmek isteyen” Yahudiler resmederek antisemitist bir atmosfer yaratıyor. Dizinin, iktidarın “üst-akıl“ lafzı ile uyumlu biçimde sürekli bugüne de gönderme yaptığını söylemek yanlış olmaz. Bir bölümde Abdülhamid’in kendisini protesto eden öğrencilere dönük yaptığı konuşmayı, herhangi bir Erdoğan konuşması ile yan yana koyarak okumak pek çok benzerlik gösterecektir.

Vatanım Sensin ise #ÖnceVatan, #VatanSevdamız gibi hashtagler kullanan bir millî mücadele dizisi. Rumların ve Türklerin bir arada yaşaması, arkadaşlık etmesi, savaşa karşı çıkan Yunan askerleri gibi ayrıntılara yer verse de buram buram milliyetçilik pompalayan dizide yine bir Türk-İslam sentezi var ama bu sefer Müslüman’ın değil Türkün altı çizili. Bu dizideki kahramanlar sonuna kadar Müslüman olsalar da daha seküler bir hayat tarzına sahipler. Dizide antisemitizm ana tema olmasa da dizinin tek Yahudi karakterinin çıkarcı, korkak ve sinsi bir banker olması manidar.  Dizinin “iyi Rumları” olsa da yine de Yunan karakterlerin daha zalim resmedildiği Kemalist bir milliyetçilik diziye hâkim. Zaten dizinin en büyük çıkışı da 10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk’e selam yolladığı bir bölüm ile gerçekleşmişti.

Her ikisi de milliyetçi olan bu tarih anlatılarına, İzmir Marşı’na da, Mehter Marşı’na da ihtiyacımız yok. Sol, çatışan bu iki milliyetçi tarih anlatısının karşısında ezilenlerin, sıradan insanların, aşağıdan mücadelelerin tarihsel anlatısıyla çıkmak zorunda. Walter Benjamin’in söylediği gibi:

“Tarihsel bilginin öznesi, kavga eden, ezilen sınıfın kendisidir.”

Can Irmak Özinanır 

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol