Syriza ne yapmalı?

26.01.2015 - 11:51
Özdeş Özbay
Haberi paylaş

Pazar günü Avrupa’nın bütün sol gruplarını heyecanlandıran bir gelişme ile Yunanistan’daki Radikal Sol Koalisyon Syriza seçimleri kazandı.

Syriza, neoliberalizm için “alternatifi yok” dendiği bir dönemde kemer sıkma politikalarına, özelleştirmelere, işten çıkarmalara ve IMF reçetelerine meydan okuyan bir program ile iktidar oldu. Yunanistanlı işçiler, sosyalistler, gençler eminim ki seçim gecesini özgürlük şarkıları söyleyerek, sokaklarda dans ederek geçirmiş ve ertesi güne moral dolu başlamıştır. Ama şimdi "Umudu çaldırmamak için ne yapmalı?" sorusunu sorma zamanı.  

Syriza lideri Tsipras’ın yaptığı zafer konuşmasına baktığımızda, Syriza’yı bekleyen zorlukları ve Syriza’nın dünya solu için taşıdığı önemi pek kavrayamadığı izlenimine kapılıyorum.

Şuradan başlamak gerekiyor: Radikal sol demek, antikapitalist ve devrimci bir parti demek değil. Syriza bir işçi sınıfı iktidarı perspektifine sahip değil. Peki, Yunanistan gibi sanayisi güçlü olmayan, ülkenin finans sektörünün başta Almanya olmak üzere Avrupalı bankaların elinde olduğu, işsizliğin de oldukça yaygın olduğu bir ülkede Syriza ne yapabilir?

Tsipras zafer konuşmasında “Yunan halkı bugün bize ulusal bir yeniden doğuş sağlamak için yetki verdi. Bize oy verenleri de vermeyenleri de tüm Yunanları temsil eden bir hükümet kuracağız. Ülkeyi yeniden inşa edeceğiz. Bugün kazanan veya kaybeden yok, Yunanistan var” dedi. Bu konuşmada radikal denebilecek hiçbir şey yok. Bildiğimiz sol popülizmin bir örneği. Tsipras’ın parlamento üzerinden sağlamayı hedeflediği bu ulusal kurtuluş anlayışının örneklerini biz tarihten biliyoruz. Şili’de Allende hükümeti de bunu demişti, Venezuela’da Chavez denemişti, Brezilya’da İşçi Partisi önderliğindeki sol koalisyon denemişti.

Allende darbeciler tarafından katledildi. Chavez iki defa darbe girişimi ve işverenlerin üretimi durdurması ile karşı karşıya kaldı. Bunların üstesinden geldi ama bugün Venezuela’nın sol için bir umut olamadığını ve 21. yüzyıl sosyalizmi diye yola çıkan Chavezist hareketin İskandinav sosyal demokrasisi kadar bile olamadığını görebiliyoruz. Brezilya’da son yıllarda yaşanan işçi hareketlerine bakın, sol hükümet işçilerin ve öğrencilerin üzerine polis kuvvetlerini yolluyor.

Bütün kurumları ile burjuvazinin çıkarları temelinde örgütlenmiş olan devlet aygıtının bir parçası olan parlamentoda hükümet kurmayı başarmak, şu ana kadar hiçbir ülkede kapitalizmi aşabilen bir alternatif sunamadı. Syriza’yı da benzer bir durum bekliyor. Eminim şu an bir yerlerde ordu içerisinde cunta hazırlıkları yapılıyordur, eminim Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde finans şirketleri bir boykot planı hazırlıyordur, eminim Yunan burjuvazisi hükümeti köşeye sıkıştırmak için üretimi durdurma ve fabrikaları kapama planları yapıyordur. Kapitalist bir ekonomi finans ve sermayedar olmadan işleyemeyeceğine göre, Tsipras’ın ulusal kurtuluş planı hangi sosyal sınıflarla dayanarak bu kurtuluşu sağlamayı amaçlıyor? Syriza için bir burjuva hükümet diyemeyiz ama belli ki burjuvazi ile öfkeli işçiler ve işsizlerin arasını bulmayı deneyecek.

Oysa Syriza, parlamentonun gücünü işçi örgütlenmelerinin önünü açmak için kullanabilir. Syriza içerisindeki sosyalistler ve dışındaki sosyalistler, bazı somut talepler ileri sürmeliler. Antikapitalist parti ANTARSYA birkaç maddelik taleplerini ilan etti ama bunlar daha çok acil ekonomik talepler. Bence Syriza, ancak devleti güçsüzleştirecek ve sosyalist bir alternatifin yeşermesini mümkün kılabilecek bir takım uygulamalar yaparsa içerisinde bulunduğu çelişkileri aşabilir. Geçmişteki örneklerden yola çıkarak yapılması gereken şeyler şunlar olabilir; derhal polis teşkilatının silahsızlandırılması, yürüyüşlere gaz ve copla müdahalenin yasaklanması, ordunun bütün üst düzey komutanlarının emekliye ayrılması, militarizme tek bir kuruş dahi harcanmaması, faşist Altın Şafak’ın bütün paramiliterlerinin dağıtılması, ülke dışına yüksek miktarda para çıkarmanın yasaklanması, iflas eden işletmelerin ve işçiler tarafından işgal edilen işletmelerin işçi komiteleri tarafından yönetilmesinin yasal bir hak hâline getirilmesi, sendikal örgütlenmenin önündeki bütün engellerin kaldırılması, okullarda ve iş yerlerinde öğrenci ve işçi denetim komitelerinin yönetime dâhil olmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması.

Hükümet olmayı ekonomiyi canlandırmak ve kalkınmayı sağlamak gibi bir amaç için kullanmak Syriza’nın sonu olacaktır. Bunun için burjuvazi ile uzlaşmak zorunda kalacak ve tarihteki diğer örneklerde olduğu gibi işçiler arasında artacak karşı-devrimci umutsuzluk, seçimlerin üçüncü büyük partisi faşist Altın Şafak’ın yükselişine yol açacaktır. Bu nedenle Syriza amacını ulusal kurtuluş/uyanış gibi söylemlerden arındırmalı ve iktidarı, işçi mücadelesinin önünü açacak düzenlemeleri yapmak ve burjuvazinin saldırılarına karşı devlet olanaklarını kullanarak yanıt vermek için kullanmalıdır. Böylece Yunanistan işçi sınıfı insanlığın ortak düşlerini gerçekleştirebilecek bir atılım yapma fırsatı bulabilir.

Özdeş Özbay

[email protected]

Bültene kayıt ol