Mizansen mi darbe mi?

18.07.2016 - 10:33
Şenol Karakaş
Haberi paylaş

15 Temmuz darbe girişimine mizansen diyenler var. Bir senaryonun sahneye koyulduğunu düşünüyor bu iddianın sahipleri. Özetle, Erdoğan ve ekibinin, bir darbenin gerçekleşeceğini bilmelerine rağmen, bu darbe girişimi kendilerini güçlendireceği için örgütlenmesine izin verdikleri iddia ediliyor.

Darbe girişiminin ardından her konuyu tartışacağımızı düşünürdüm de böyle bir iddianın gündeme getirileceğini ve ciddi ciddi, hem de ciddi insanlar tarafından tartışma konusu yapılacağını düşünmezdim.

Bunun, tek kelimeyle saçmalık olduğunu düşünüyorum ve Alex Callinicos’un “Soldaki bazılarının kötümserliği, kaderciliği ve paranoyası anlaşılmaz. Tarih bir mücadele, bir kukla gösterisi değil" sözünün altını bir kez daha çizmekte fayda var. Kukla gösterisi değil. İçinde şekillendiğimiz ve darbecilerin de kendilerince şekillendirmek istedikleri bir tarih.

15 Temmuz gecesi, 161 kişi öldürüldü. 154 kişinin yaralı olduğu bilgisi geldi. Mizansen diyenler, "mizansen kansız mı olmak zorunda?" sorusunu sorarak bu darbenin kasıtlı olarak engellenmediğini iddia edenler, çaktırmadan, darbenin devirmek istediği Erdoğan’ın darbenin mimarı olduğunu söylemiş oluyorlar.

Hepimiz kuklalarız, milyonlarca insan kukla, darbeciler kukla, ordu kukla, o akşam ölenler kukla. Ve bir tane kukla oynatıcısı var, o da Erdoğan!

Bunlar, itibar edilmemesi gereken görüşler. 15 Temmuz bir darbe girişimiydi, aynı zamanda, çok kanlı bir darbe girişimiydi. Darbecilerin okuduğu bildiriyi ilerici bulanını bile gördük. Darbeciler gerici bir bildiri yazmak zorunda değiller. "Hepinizi keseceğiz" başlıklı bir bildiri hazırlamazlar. Darbecilerin de kitlesel meşruluk kazanma gibi bir derdi vardır ve darbe bildirileri her zaman kitlelere seslenir. Ama Türkiye’nin en merkezi iki şehrinde savaş jetlerinin estirdiği terör, meclisin bombalanması, Erdoğan’ın kaldığı otelin saldırıya uğraması, Boğaz Köprüsü’nde sivillerin üzerine defalarca ateş açılması, gerçekleştirilmek istenen darbenin çok kanlı bir darbe, darbeler tarihinin en kanlı sayfalarından birisi olduğunu gösteriyor.

Darbenin mizansen olduğunu düşünenler, “böyle darbe mi olur?” diye soruyorlar. İncelikli bir şekilde planlanmış bir darbeydi bu. Ama asıl özelliği erken bir darbe olmasıydı. Erken, öne çekilmiş; nasıl yaklaşırsanız yaklaşın, darbenin tökezlemesinin bir nedeni, erkene alınmasıydı. Bu, darbenin hem sistemli hem de telaşlı bir şekilde başlamasını da açıklıyor. Bugün "bu darbe mizansendir" diyenler de etki gücünü buradan alıyor. Darbeciler erken davranıp başarısız olduğu için mizansen! Darbe başarılı olsa, mizansen diyenler de bizler de soluksuz kalacaktık.

Önce darbeye koşulsuz karşı çıkmadan, birlikte hareket etmek mümkün değil. Önce, “Darbeye hayır!” diyenlerle yürüyeceğiz. Darbeye karşı göğsünü siper edenleri aşağılayanlarla beraber yürümek de mümkün değil. Arap halklarının diktatörlükleri devirme girişimini en iyi ihtimalle ABD’nin oyununa gelmekle suçlayan aynı kafa, bugün de darbeye göğüs geren, öldürülen insanları aşağılıyor. Kitlelerin attığı sloganları, onları harekete geçiren motivasyonları beğenmiyor. Darbeye karşı bir kitle hareketi, bizlerin belirlediği sloganlar değil de AKP liderliğinin domine etmesinin ürünü olan sloganlarla sürdüğü için darbe karşıtı harekete mesafelenmek, bu hareketi etkileme şansını da sonsuza kadar terk etmektir. Kitle hareketi içinde sağcı, lümpen, hatta linççi tipler var diyerek darbe karşıtı gösterilerin bütününü linççi ve lümpen olarak suçlamak kitle hareketinden hiçbir şey anlamamaktır.

Bu darbe erken başladığı için yenildi. Bu darbe, ordunun bütününü yanına çekemediği için yenildi ama bu darbe, her şeyden çok, tankların üzerine çıkan kitlelerin azmi nedeniyle yenildi.

Steril sol, yanlış bir tartışma yapıyor. Darbeye amasız karşı çıkanların yapması gereken ana tartışma, şimdi ne yapılacağı olmalı. Darbe karşıtı harekete, idamsever, sağcı ve milliyetçiler aralıksız müdahale ediyor. Darbe karşıtı harekete, idama, linçe, hukuksuzluğa karşı olan; bu hareketin yeniden barış, yeniden çözüm için bir harekete dönüşmesi gerektiğini düşünenler müdahale etmeli. "Bu, sadece ordu içinde yuvalanmış cemaatçilerin işi" diyenlere karşı, bu ordunun yapılanmasının darbeci yetiştiren bereketli bir zemin sunduğunu düşünenler bir araya gelmeli. Başarılı olup olamayacağımızı mücadele gösterecek; yine de yapmaya çalışacağımız iş çekirdek çitleyerek darbe izleyip, darbeye karşı sokaklara çıkanları aşağılayanların pozisyonuna düşmekten iyidir.

Şenol Karakaş

[email protected]

Bültene kayıt ol