Kahrolsun emperyalizm!

19.06.2016 - 13:10
Memet Uludağ
Haberi paylaş

İçinde yaşadığımız küresel sistemin adı kapitalizm. Don lastiğinden ekmeğe, her şeyin kâr için üretildiği ve zenginle fakirin arasında dağlar kadar fark olduğu bir sistem bu.

Sadece ekonomik alanda değil, her anlamda eşitsizliğin giderek daha da yaygınlaşıtığı bir düzen var dünyada. Küresel ekonomik krizin yaşandığı 2009’dan bugüne, en tepedeki yüzde 1 azınlığın toplam dünya zenginliğindeki payının yüzde 44’ten yüzde 48’e çıktığı ve dünya nüfusun yarısından fazlasının günde 2,5 dolara mahkûm olduğu bir düzen bu.

Afrika’da 250 milyon çocuk mutlak fakirlik içinde yaşarken, en zengin kıta Avrupa’da her 4 çocuktan birinin fakirlik sınırında büyüdüğü bir dünyamız var.

Yoksulluk içinde yaşayan insanların yüzde yetmişi kadın.

Küresel gıda üretimi tüm dünya nüfusunu doyuracak kadar ancak her sekiz kişiden biri aç.

Yunanistan’da nüfusun yüzde 36’sı fakir.

Türkiye’de asgari ücret vizesiz Avrupa’ya uçak biletine bile yetmez.

Çin için zengin diyorlar. Çin’in zengini zengin. Gelişmiş ülkeler standartlarına göre 200 milyon kişi fakirlik sınırı altında yaşıyor.

İrlanda’da 2015’ten bugüne evsiz ailelerin sayısı yüzde 80 artmış durumda.

...

Bu düzen eşitlik üzerine kurulmuş bir düzen değil. O nedenle barış üzerine de kurulmamış.

Hâl böyle olunca bu düzeni sonsuza kadar devam ettirmek zor. Eskimiş lastik gibi, istediğin kadar yama yap, bir yerden yine patlıyor.

...

"Kahrolsun emperyalizm" sadece kulağa hoş gelen bir slogan değil. Gerçekte yürütülmesi zor bu düzenin dayatılmasına karşı bir slogan. Zengin, bir yandan fakirin ekmeğine göz dikerken öte yandan da kendi sofrasını başkalarına kaptırmamak derdinde.

Bu sistemi sonsuza kadar barış içinde sürdürmek mümkün değil.

...

Kısa bir süre önce 2016 Küresel Barış Endeksi Raporu yayınlandı. Yıllık olarak yayınlanan bu raporda çarpıcı sonuçlar var. Sonuçlar çarpıcı ama sürpriz değil.

2015’te tüm dünyada savaşlara ve çatışmalara harcanan para küresel satın alma gücü paritesiyle 13,6 trilyon dolar. Bu rakam tüm dünya ekonomik üretiminin yüzde %13,3’üne denk düşüyor. Kişi başına vurduğumuzda bu 1.876 dolar.

Bizi önce soyuyorlar sonra da öldürüyorlar.

İyi de, niye kahrolsun emperyalizm?

Raporda dünyanın en tehlikeli ülkeleri açıklanmış. Sırasıyla ilk on şöyle: Suriye,  Güney Sudan, Irak, Afganistan, Somali, Yemen, Orta Afrika Cumhuriyeti, Ukrayna, Sudan ve Libya.

Çok söze gerek yok. Son 20 yılda buralara kimlerin ‘demokrasi’, ‘özgürlük’, ‘serbest piyasa ekonomisi’ ve ‘medeniyet’ götürdüğü belli.

Kahrolsun emperyalizm....

 

Başka bir bilgi daha var raporda. Son 15 yılda küresel mülteci sayısı ikiye katlanarak 30 milyondan 60 milyona çıktı. 9 ülkenin toplam nüfusunun %10’undan fazlası mülteci olmuş. Somali ve Güney Sudan’da nüfusun %20’sinden fazlası kaçmak zorunda kalmış. Suriye’de bu rakam %60’ı geçmiş durumda.

Geçen yıl en çok mülteci sırasıyla şu ülkelerden gelmiş: Suriye, Güney Sudan, Irak, Afganistan, Somali, Yemen, Orta Afrika Cumhuriyeti, Sudan, Libya ve Eritre.

Demek ki buraların insanları ‘demokrasi’, ‘özgürlük’, ‘serbest piyasa ekonomisi’ ve ‘medeniyet’ istemiyor. Oysa ki 13,6 trilyon para harcamıştı zenginlerimiz bu insanlar için. Belli ki bu mültecilerin derdi Avrupa’yı işgal edip yattıkları yerden sosyal güvenlik maaşı almak, bizlerin oturamadığı evlere yerleşmek.

...

Bu iki liste arasındaki ortaklıkların bize anlattığı şeyler var.

Bir yandan herşeyin kâr için üretildiği ve satıldığı bir dünya, öte yandan akıl almaz bir zenginlik ve fakirlik.

Bu sistemi barış içinde sürdürmek imkansız.

O nedenle ırkçılık var.

O nedenle İrlandalı evsiz aileyi Suriye’li ülkesiz aileye düşman etmeye çalışıyorlar.

O nedenle İngiliz işçiye Pakistanlı işçiyi kötülüyorlar.

Ve işte, o yüzden kahrolsun emperyalizm.

Ve elbette ‘mülteciler hoşgeldi’ demek ‘kahrolsun emperyalizm’ demenin ayrılmaz bir parçası.

...

Dünya Mülteciler Günü için bir kez daha: Kahrolsun emperyalizm ve onun yüzde birlik şımarık zenginleri.

Memet Uludağ

@Memzers

Bültene kayıt ol