Neyi restore edeceksiniz?

16.06.2015 - 19:36
Özdeş Özbay
Haberi paylaş

Son bir haftadır medyada tuhaf bir kavram kullanılıyor: “restorasyon hükümeti”. CHP’nin MHP ile kuracağı ve HDP’nin de destek vereceği bir restorasyon hükümeti gerekiyormuş. AKP’nin yerle bir ettiği demokrasi ve hukuk devleti yeniden tesis edilecekmiş.

Aydınların bir kısmı da aynı şeyi savunuyor. Bir zamanlar bağımsız sol aday olan Baskın Oran bile Erdoğan düşmanlığının verdiği öfke ile CHP-MHP koalisyonunu savunuyor. Diyor ki, çözüm süreci bir süre ertelenebilirmiş, zaten çözüm süreci bir süredir yokmuş.

CHP’li aydın Koray Çalışkan da katıldığı bir programda dedi ki, "Türkiye'nin restorasyona ihtiyacı var. Türkiye, demokrasinin fabrika ayarlarına dönmelidir çünkü uzun süredir otoriterlikle yönetiliyoruz". MHP’nin “çözüm süreci bitmeli” açıklamasını ise bir tür şark kurnazlığı ile “AKP 'çözüm süreci bitmiştir' derken MHP 'bitmeli' dedi. 'Bitmiştir' demedi”. Diyebildi!

Aydın olmanın, akademisyen olmanın tek başına sosyal gerçekliği anlamlandırmada bir fark yaratmadığını bu iki aydının geldiği durumdan anlayabiliyoruz. İkisi de sol görüşlü aydınlar ama faşist bir partinin iktidarından umutlu oldukları gibi, siyaset tarihi dersleri veren kişiler olarak öğrencilerine anlattıklarını da içlerindeki Erdoğan nefreti nedeniyle “unutmuş” durumdalar.

Bu gibi aydınların düştüğü durumu görünce, neden "teorisiz pratik olmaz" dediğimiz de daha iyi anlaşılacaktır. Dünyayı Marksist bir perspektiften analiz ederek onu değiştirme amacınız olmadığında, parlamentoya aşırı önem verip bir faşist partiden hukuk devletini restore etmesini bekler duruma düşebiliyorsunuz.

Peki, nedir restore edecekleri düzen? 13 yıl öncesinde iyi işleyen bir hukuk devleti, sosyal adalet, barış ve insan haklarına saygılı bir rejim mi vardı da restore edilecek? Biliyorsunuz restorasyon eski rejimin yeniden kurulması anlamına gelir. 1990’larda yaşanan katliamları, krizleri, parti kapatmaları, yasakları, sansürleri sanırım yazmama gerek yok. AKP’nin toplumdan aldığı geniş desteğin arkasında bu karanlık dönemi sona erdirerek bir istikrar dönemi yaratmayı başarmış olması vardı. Asker-sivil bürokrasinin geriletilmesi (ki tüm sıradan burjuva demokrasilerinde bürokrasi hükümete itaat eder, ayrı çıkarları yoktur) AKP içinde farklı çıkar gruplarını ranttan daha fazla pay alma mücadelesine sürükledi. Eski dostlar düşman oldu. Gezi direnişi gerçekleşti, AKP her türlü muhalefeti ezmeye çalıştı. Ayrıca AKP tüm iktidarı boyunca kalkınma adı altında çok sert bir neoliberal program uyguladı. Bu programın acı reçetesi de 2009’dan beri hissediliyor.

Yani Türkiye’de restore edilecek güzel geçmiş günler falan yok. Aksine, hiçbir zaman olmayan ama bir an önce tesis edilmesi gereken sosyal bir devlet var. Tesis edilmesi gereken bir hukuk devleti var. Derhal hazırlanması gereken yeni bir barış anayasası var.

Ama şunu da bilmek durumundayız. Bunların başarılması kurulacak hükümete bağlı değil, toplumsal mücadelenin gücüne bağlı. Barış isteyenlerin sokakta vereceği mücadeleye, işçi sınıfının grevler ve kitle gösterileri ile somut talepler etrafında mücadele etmesine bağlı. Aydınların anlamadığı şey de bu. Üstyapı kurumlarının işleyişi hükümeti hangi partilerin kuracağı ile değil sınıf mücadelesinin düzeyi ile belirlenir. İşçi sınıfı mücadele ederse sosyal bir devlet olma yolunda ilerlenir, işçi sınıfı ve öğrenciler Kürt halkının haklı taleplerini kazanması için sokağa çıktığında bir barış anayasasının yapımı mümkün olabilir. Faşist MHP’nin iktidar ortağı olduğu bir dönemde ise restore edilecek tek şey 1990’ların karanlığıdır.

Özdeş Özbay

[email protected]

Bültene kayıt ol