Eşitliğe sahip çıkan İrlanda işçi sınıfına selam olsun

23.05.2015 - 21:19
Memet Uludağ
Haberi paylaş

Bugün İrlanda için tarihi, aynı zamanda da belki de tüm dünya LGBT hareketleri için çok anlamlı bir gün.

İrlanda, 'evlilik eşitliği' hakkını 22 Mayıs'ta yapılan referandumda, halk oylaması yoluyla elde eden dünyadaki ilk ülke oldu.

Referandumda %63 EVET oyu çıktı.

Evlilik eşitliği artık anayasal güvence altında.

Bu referandumun yapılması ve sonucu bir şans eseri ya da devletin bir lütfu sayesinde değil, bugüne kadar verilen mücadelelerin bir sonucu. Bu sonuç, bundan sonra gelecek mücadeleler için tarihi bir dönüm noktası olacaktır.

İrlandalılar için, geçmişten gelen ve toplumsal yaşamın çok önemli bir bölümünde devletle iç içe geçmiş bir kilise kurumu egemenliği ve baskısı var. Bu ayrımcı ve otoriter baskı, insanların inanç dünyaları ile değil, yaşamın pek çok alanında bu dünyadaki özgürlükler ile ilgili. Bu baskı kendini sokakta kırbaçlarla ya da orta-çağ vahşetiyle göstermiyor. Daha ‘kurumsal’ ve sinsi. Bu, kendini eğitimden sağlığa, kürtajdan doğum kontrolüne, boşanma hakkından evlilik hakkına kadar gösteren, işçi sınıfının tüm yaşamına devletvari ve anayasal bir oteriteyle müdahale eden bir sistem. Devletle, siyasi egemenlerle tarihsel olarak sırt sırta vemiş bir otorite bu.

İrlanda işçi sınıfından, işçi sınıfının kadınlarından ve çocuklarından genetik olarak nefret eden bir otorite bu.

Avrupa’da özellkle iki ülkede Katolik Kilise’nin baskıcı gücü ve yetkisi büyük olmuştur. Bunlardan biri İrlanda, diğeri ise Polonya. Bunun İrlanda’daki nedeni İngiliz emperyalizmi, Polonya’da ise Stalinizm olmuştur. Emperyalizmin pençesinde can çekişen halkın ağa-babalığını, güçlü organizasyonu ve zenginliğiyle Katolik Kilise üstlenmiştir. Ağa-baba olduğu için hem sever gibi yapmış hem de sık sık dövmüştür. Bu güç, yeni kurulan bağımsız İrlanda’da kendini devlet mekanizmasının merkezine yerleştirmiştir.

Bugün, biraz da bu geçmişten gelen devlet-kilise egemenleri ile hesaplaşmanın günü. İrlanda’nın sınırlarını aşan, tüm dünyada yükselen LGBT ve evlilik eşitliği taleplerine yeni bir umut veren bir gün. Eşitliğin karşısına dikililen, Mississippi‘den Moskova’ya, homofobiklerin ruhunu daha da karartan bir kazanım bu.

Referandum sonucu gösteriyor ki, işçi sınıfı, ülke tarihinin en yüksek katılımlı referandumlarından birinde, azınlık olan LGBT kardeşlerinin yanında eşitlik için durarak, bu otoriteye unutamayacağı bir ders verdi. Kimi fakir ve işçi sınıfı bölgelerinden %70 üzerinde EVET oyu çıktı. Egemen elitlerin ‘eğitimsiz’, ‘gerici’, ‘ufku dar’ diye tanımladığı işçi sınıfı...

LGBT yoldaşların zaferini çalmak gibi olmasın ama şimdi bu ruh hâlinin kendini göçmenler ve diğer azınlıklar için de tekrarladığını bir düşünsenize.

Yeni bir dünya mümkün ve bu dünya ancak ve ancak bu kitlesel politik ruh hâliyle kurulacak...

1992’de doğum kontrolü, 1996’da boşanma hakkında olduğu gibi, bu referandum devletin kuruluşundan beri gelen homofobik, ayrımcı, baskıcı yapısında kocaman bir delik açtı.

Bugün 50’lerde devlet-kilise çamaşırhanelerinde tutsak edilerek köle gibi çalıştırılan ve evlilik dışı doğurdukları çocukları zorla alınıp kiliseye gelir için evlatlık olarak satılan genç kadınları anıyoruz.

Hastanelerde kürtaja izin verilmediği için ölen kadınları, eşcinsel olduğu için evini terk edenleri anıyoruz...

Bugün yaşları 70’e gelmiş, zamanında yasağa rağmen trenlere binip kasabalarda doğum kontrol hapları ve prezervatif dağıtan genç kadınlarımızı saygımızı tazeliyoruz...

Avrupa’nın dört bir yanından oy kullanmak için ülkelerine gelen binlerce İrlandalı göçmenleri selamlıyoruz...

Zafer sarhoşluğu olmasa da bir iki kadeh İrlanda viskisini hak ettik.

Ardından yola devam. Sırada trans hakları mücadelesi, kürtaj yasağını kaldırmak, kilisenin elini eğitimden çektirmek ve tüm ekonomik eşitsizliğin yerle bir edilmesi var...

O yüzden bir iki kadeh.

Eşitliğe sahip çıkan İrlanda işçi sınıfına selam olsun!

Memet Uludağ

@Memzers

Bültene kayıt ol