Gençler, kararsızlar ve sol alternatif

22.05.2015 - 10:17
Özdeş Özbay
Haberi paylaş

Son bir yılda ne çok işçi eylemine şahit olduk.

Soma’dan başlayan maden direnişleri, metal sanayi grevleri, Ülker işçileri direnişi, Kayseri’deki işçi eylemleri, şimdi Bursa’daki metal işçileri direnişi ve irili ufaklı daha birçok direniş. Üstelik bu eylemleri gerçekleştiren işçiler çoğunlukla AKP’ye oy veren işçiler. Bu işçilerin eylemlerine bir bakın, yaş ortalamasının 30-40 arası olduğunu göreceksiniz. Yani AKP öncesi dönemi, 1990’lardaki karanlık yılları fazla hatırlamayan bir işçi kuşağı. Bu kuşak 1990’larda ailelerinin örgütlendiği siyasal İslam hareketlerinin tornasından geçmiş bir kuşak da değil. Bu kuşak Erdoğan ve AKP kadrosunun kent yoksulları ile yürüttükleri yerel belediyecilik deneyimlerine de sahip değil. Bu kuşak grev önlüğü giyen Erdoğan’ı değil kendisine saray yaptıran Erdoğan’ı tanıyor. “Adil düzen” diyerek kent yoksulları ile birlikte meydanlara inen değil grevleri yasaklayan ve patronların yanında duran muhafazakârları tanıyor. Yani, gelişmiş kentlerde işçi sınıfı tabanı ile AKP teşkilatlarının arası açılıyor.

Bu durumdan yola çıkarak AKP’nin önümüzdeki seçimlerde büyük oy kaybına uğrayacağını düşünen varsa yanılmakta olduğunu söylemeliyim. Çünkü tercihlerin değişmesi için bir de alternatif olması gerekir. Her siyasi parti kendi tabanını sahip olduğu organik ilişki ağıyla birarada tutar. AKP ile tabanının arası giderek açılıyor belki ama bu boşluğu doldurabilecek alternatif bir örgütlenme henüz yok.

Benzer bir ilişki CHP tabanında da var. Öğrenciler ve Gezi direnişine aktif katılan büro çalışanları genelde aileleri üzerinden CHP’ye yakın olmakla bilinirler. Fakat Gezi direnişi bir yanda hükümete karşı bir hareket iken bir yandan da etkisiz ve eski tarz muhalefet biçimine karşı da bir tepkiydi. İktidarı almak gibi bir perspektifi belki olmadı ama muhalefete el koydu Gezi. Bu kesim bürokratik örgütlenmelerden haz etmeyen hatta genel olarak siyasi partilerden ciddi beklentileri olmayan bir kesim. CHP de bu kesim ile organik bağını giderek kaybediyor.

Bu iki durumdan olsa gerek bu seçimlerde kararsızlar %25 olarak görülüyor. Bu çok büyük bir rakam. Toplumsal kutuplaşmanın hâkim olduğu durumlarda bu oran azalır. Şimdi ise artıyor. Kararsızlar üzerine bir profil çalışması yapıldı mı bilmiyorum ama bana öyle geliyor ki kararsızların büyük çoğunluğu gençlerden oluşuyor.

AKP ve CHP kendi tabanları ile mesafesini açarken HDP’de aksi yönde bir değişim var. Siyasetin bütün araçlarını kullanan HDP hem barış sürecinde hem de Kobane direnişi sürecinde Kürdistan’da tabanını genişletti. Batıda çeşitli toplumsal hareketlerle de ittifak kurarak çevresinde bir ağ oluşturmayı başardı. O nedenle AKP’yi durdurabilecek en önemli siyasi güç olma konumuna gelebildi. Kürt gençlerinden de partiye geniş bir katılım var. Ancak HDP de yukarıda bahsettiğim AKP’den ve CHP’den kopan genç işçi sınıfı ve öğrencilerle organik bağ kurmakta sıkıntı çekiyor. Eğer AKP savaşı yükseltecek olursa sınırlı ölçüde kurabildiği ilişkiyi de kaybetme riski mevcut üstelik.

Bu tablo bize seçimlerden sonra önemli bir görevimiz olduğunu gösteriyor. Öncelikle elbette HDP’yi meclise göndermek ve bir yandan Kürt özgürlük hareketine hak ettikleri desteği verirken bir yandan da HDP çevresinde kümelenen toplumun en dinamik unsurlarına moral güç vermek gerek. Fakat hemen ardından yeni bir sol alternatif yaratmak için kolları sıvamak gerekiyor. Bu iş kolay olmayacak belki ama şimdiden hangi adımları atmak gerektiği üzerine düşünmek ve Fransa, İspanya gibi deneyimlerden öğrenmek gibi birkaç adımla başlayabiliriz. Bu konuda atölyeler, forumlar hatta belki haftasonu kampları organize ederek geçirebiliriz bu yazı. Seçimlerden hemen sonra hiç hız kaybetmeden bu işe başlamak gerek.

Özdeş Özbay

[email protected]

Bültene kayıt ol