20. yılında AKP’nin işçi düşmanı karnesi

16.11.2022 - 13:22
Faruk Sevim
Haberi paylaş

AKP iktidarı 20. yılını tamamladı. Son 6 yılında MHP ile birlikte olan AKP’nin 20 yıllık iktidarının işçi sınıfına önemli bedelleri oldu. 

Grevleri yasakladı

AKP Hükümetinin yasakladığı ilk grev 2003’te Petrol-İş’in örgütlemeye çalıştığı Petlas grevi oldu. Aynı yıl Paşabahçe grevini, 2004’te lastik işkolundaki grevleri, 2005’te Erdemir grevini yasakladı.

2012 yılında THY sözleşmesi grev aşamasına gelince, havacılık işkoluna grev yasağı getirdi. 2014’te Şişecam grevini, maden grevlerini, 2015’te Birleşik Metal-İş’in 22 fabrikada ilan ettiği grevi yasakladı. 2017’de yine metal işkolunda başlayan grevleri yasakladı. 2017’de Akbank grevini, Şişecam grevini, MESS’e bağlı işyerlerindeki grevleri yasakladı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2017’de patron temsilcilerine yaptığı açıklamada OHAL’i patronlar rahat etsin, işçiler greve çıkamasın diye kullandıklarını itiraf etmişti. 

Yandaş sendikacılığın önünü açtı

AKP-MHP iktidarı kendi yandaş sendikalarını kurdu. Özellikle kamu çalışanları arasında tam bir ayrımcılık uyguladı. Yandaş sendika üyelerini terfi ettirdi. Muhalif gördüğü sendika üyelerini KHK’larla işten çıkardı, sürgünlere yolladı. Sendikalar arasında bölünmüşlüğü derinleştirdi ve iktidara bağımlı sendikacılığı egemen kılmaya çalıştı.

Türk-İş bile yandaş sendikacıların egemenliği altına girdi. Kamu kurumlarında, kendi belediyelerinde işçilerin, memurların yandaş sendikalara üye olmasını neredeyse zorunlu hale getirdi. İşçi sınıfının kitlesel mücadele alışkanlığı, hem eylem ve etkinliklerin yasaklanması hem de yandaş sendikacılığın yaygınlaşması nedeniyle epeyce azaldı. 

İş cinayetlerini fıtrat olarak gördü

ILO’ya üye ülkeler arasında yer alan Türkiye, işçi ölümlerinde Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü. İnşaatlar ve madenler, Türkiye’de en çok işçinin hayatını kaybettiği sektörler. AKP-MHP iktidarında Türkiye’nin en büyük iş cinayetleri yaşandı, Soma’da 301 işçi, Ermenek’te 18 işçi, Siirt Şirvan’da 16 işçi, Amasra’da 42 işçi, Torunlar inşaatında 10 işçinin öldüğü kazalar, son on yılda olanlar.

Maden ve inşaatlarda yaşanan iş cinayetlerinin en önemli sebebi, kent yağması doğrultusunda inşaatların kontrolsüz biçimde artması ve madenlerin kontrolsüzce özel sektöre devredilmesidir. Siyasi iktidar bütün bu iş cinayetlerine rağmen önleyici tedbirlerin alınması noktasında önemli herhangi bir adım atmadı, alınan tedbirler göz boyamanın ötesine geçmedi. Bunun en canlı örneği geçen ay yaşanan ve bir kamu kurumu olan TTK Amasra maden ocağındaki iş katliamıdır.

Göçmen işçiler, kölelik koşullarında çalıştırılıyor

İş yaşamında yer alan göçmen işçilerin yüzde 95’i kayıt dışı olarak çalıştırılıyor. 2 milyondan fazla göçmen işçinin çalıştığı Türkiye’de çalışma izni alabilen göçmen işçi sayısı 150 bin. Göçmen işçilerin büyük bir çoğunluğu geldikleri ülkede bir meslek sahibi olmalarına karşın, Türkiye’de mesleği ile ilgili olmayan işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar.

Göçmen işçilerin en az yarısı asgari ücretin altında ücret alıyor. Yol ve yemek ücreti genellikle alamıyor. Birlikte çalıştığı, aynı işi yaptığı kişilerden daha az ücret alıyor. Hor görülme, ayrımcılık ve hak ihlalleri ile karşılaşıyor.

Okuma çağındaki göçmen çocukların yüzde 40’ı, okullarda karşılaştıkları ırkçılık yüzünden ya da ikamet adresi uygun olmadığı için okula gidemiyor. Hem bu yüzden, hem de ağırlaşan ekonomik koşullar nedeniyle göçmen çocukların önemli bir bölümü işçi olarak çalıştırılıyor.

Vergide adaletsizliği ağırlaştırdı

İşçiler ve memurlar vergi konusunda her zaman en çok mağdur edilen kesim. Türkiye’de toplanan vergilerin yüzde 70’i bu kesimlerden elde ediliyor. Oysa milli gelirden işçi ve memurların aldığı pay yüzde 20’lere kadar düşmüş durumda. 

AKP-MHP iktidarı vergi dilimlerini enflasyon oranında artırmayarak, işçilerin daha fazla vergi ödemesinin yolunu açtı. Bugün asgari ücret alan bir işçi, Mayıs ayında yüzde 20’lik, Aralık ayında ise yüzde 27’lik vergi dilimine giriyor. Üstüne her bir alışverişte KDV, ÖTV ödüyor. Milyonlarca işçi ve memur, aileleriyle birlikte yaklaşık 55 milyon kişi adaletsiz bir vergilendirmeyle karşı karşıya. Bu kadar adaletsiz bir durum AKP iktidarından önce olmamıştı.

AKP-MHP iktidarı yoksuldan alıp zengine veriyor

İktidar, Kur Korumalı Mevduat için zenginlere 300 milyar lira ödedi. Ücretlerin alım gücünü son bir yılda en az yarı yarıya azalttı. Ücretli çalışanların milli gelirden aldığı pay, yüzde 30’lardan, yüzde 20’lere indi.

Öte yandan köprülere, havaalanlarına, otoyollara ödenen devlet garantili paralardan bir kesinti yok, her bir şirketin ödemeleri tıkır tıkır yapılıyor. Batan şirketler devlet eliyle kurtarılıyor, yandaş şirketlere milyarlarca lira kredi verilebiliyor. Ama işçiler için en ufak bir destek yok.

İşsizlik dar anlamda yüzde 10, geniş anlamda yüzde 20. Yani 35 milyon çalışmaya hazır kişinin ancak 28 milyonu çalışabiliyor, 7 milyon kişi işsiz. İşsizlik ve gelir düşüklüğü işçi sınıfının en büyük iki sorunu olmaya devam ediyor.

İşçi sınıfının ihtiyacı, zenginden alıp fakire verecek bir düzen

İşçi sınıfının, ezilenlerin, yoksulların ekonomideki ve siyasetteki kötü gidişat nedeniyle radikal düzenlemelere ihtiyacı var. Başta temel haklar ve özgürlükler, eşit yurttaşlık olmak üzere, demokratik hak ve özgürlükleri koruma altına alan ve geliştiren köklü reformlara ihtiyacı var.

Herkese temel gelir desteği, ücretsiz eğitim, sağlık, ulaşım sağlanmalıdır. Dar gelirlilerin kredi borçları iptal edilmelidir. Evsizlere kira desteği yapılmalıdır. Ücretler, yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı, güvenceli, sağlıklı iş ortamları sağlanmalıdır.

Sendikalar ve işçi örgütleri bu talepler etrafında, birleşik ve güçlü bir işçi hareketini oluşturabilirler.

Faruk Sevim

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol