Ekonomi yönetilebilir olmaktan çıkıyor, işçiler acilen eylemlere başlamalı

31.07.2022 - 11:38
Faruk Sevim
Haberi paylaş

Merkez Bankası, geçen hafta hiçbir şey olmuyormuş, ekonomide işler yolundaymış gibi, faiz oranını yüzde 14’te tutmaya devam etti.

Oysa bütün dünyada yükselen enflasyona karşı Merkez Bankaları faiz artırımlarına başladılar. Bu nedenle bütün para birimlerine karşı TL değer kaybetmeye devam ediyor. 

Dolar karşısında her geçen gün değer kaybeden Türk Lirası, 18 liraya geriledi. Cari açık 30 milyar dolara dayandı, TL’deki değer kaybı sürecek.

Aslında ekonomi yönetimi uzun süredir ipleri elinden kaçırmış durumda. Faizi düşük tutarak enflasyonu azaltacaklarını düşündüler, olmadığını gördüler, ama başka bir hamle yapmıyorlar, yapamıyorlar. Çünkü Cumhurbaşkanı bu konuda “nas var, faize karşıyım” diyerek bütün yolları tıkadı.  Kapitalist bir ekonomide faiz düşmanlığı yapmanın irrasyonel olduğunu hep birlikte yaşayarak görüyoruz. 

Hükümet faizi düşük tutmaya devam ediyor, gerçekte ise sermaye sahipleri, zenginler çok daha yüksek faizler elde ediyorlar. Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında parası olanlar, gelir endeksli senet (GES)  alanlar çok daha yüksek faiz gelirleri elde ediyorlar. Bankalar düşük faizle devletten aldıkları paraları, yüksek faizle yine devlete satarak yüksek kârlar elde ediyorlar.

Bir yandan da enflasyon yoluyla yoksular daha yoksul, zenginler daha zengin oluyorlar. 

Enflasyon artmaya devam ediyor

Enflasyon raporunu açıklayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, enflasyonun yıl sonunda yüzde 60,4 olarak gerçekleşeceğini söyledi, halbuki daha altı ay önce enflasyon tahmini yüzde 23 idi, bu oranı sürekli artıran MB, enflasyonun düşmeyeceğini artık açıkça görüyor.

Yıl başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaz aylarında enflasyonun inişe geçeceğini iddia etmişti, şimdi 2023 baharında enflasyonun inebileceğini söylüyor.

İktidar, 2021 Eylülünden beri enflasyonun yükselmekte olduğunu gördüğü halde, bu konuda hiç bir şey yapmadı. Başlangıçta marketlere baskınlar düzenledi, sonra ondan da vaz geçti, zaten saçma bir uygulamaydı. Sanki enflasyonun sorumlusu marketlermiş gibi bir hava yaymaya çalıştı, ama bu balon kısa zamanda patladı.

Şimdilerde enflasyonun sebebi olarak daha çok dış etkilerden bahsediliyor, ama bütün dünyada enflasyon ortalama yüzde 10 yükselirken, Türkiye’de TÜİK’in rakamı yüzde 80, gerçek enflasyon ise yüzde 180. Enflasyon konusunda Türkiye dünyada açık ara ön sıralarda.

Ücretler, gerçek enflasyonun yarısı kadar bile artmıyor

İktidar yoksulu enflasyona ezdirmeyeceğiz diyor, ama asgari ücrete yapılan toplam zam yüzde 90, gerçek enflasyonun yarısı kadar. Ortalama ücret ise en fazla yüzde 50-60 arttı.

Dün fındık taban fiyatı 54 lira olarak açıklandı, 2021’in iki katı, ama mazot fiyatı 5 kat, gübre fiyatı 4 kat arttı. gerçek enflasyonla, her türlü harcama en az üçe katlanmış durumda.

Türkiye’de çok yoğun bir yoksuldan zengine kaynak transferi dönemi yaşıyoruz. Bunu iktidar enflasyon sayesinde gerçekleştiriyor. Enflasyonla yoksulların her türlü harcamaları üçe dörde, beşe katlanırken, gelirler ortalama yüzde 50-60 artıyor. Bu da hızla yoksullaşmaya yol açıyor. 

Bugün asgari ücret 5 bin 500 lira, ortalama ücret ise 7 bin lira civarında. Türk-İş’in açıkladığı açlık sınırı 7 bin lira, yoksulluk sınırı ise 23 bin lira. Yani ortalama ücret açlık sınırında, asgari ücret ise açlık sınırının epeyce altında. Ücretli çalışanlardan 23 bin liralık yoksulluk sınırını yakalayabilenler ancak üst düzey kamu ve özel sektör yöneticileri. 

İktidar değişmedikçe sorunlar çözülmeyecek

Bütün bu sorunların sebebi siyasi iktidar. İktidar değişmedikçe sorunlar çözülmeyecek. İktidar değiştiğinde sorunların ne kadar çözülebileceğini ise en geç 10 ay sonra öğreneceğiz. 

Muhtemelen yeni gelen iktidar, IMF ile anlaşarak kredi musluklarının açılmasını, TL’nin değer kaybının durmasını sağlayacak. 

Ama en az yarı yarıya yoksullaşmış olan işçi ve emekçi kitleler, IMF programları ile asla daha fazla gelir elde edemezler, aksine kemer sıkma, düşük ücret uygulamalarına maruz kalırlar. 

İşçi sınıfı ve emekçiler şimdiden ücretlerin yükseltilmesi için mücadeleye girişmelidir, bunun için seçimleri beklemek çok büyük bir fırsatın kaçırılmasına yol açar. İktidara talip olan bütün siyasi güçleri, ücretlerin gerçek enflasyon oranında yükseltilmesi konusunu programlarına almaya zorlamalıdır. 

Bunun için bütün sendikaların, işçi örgütlerinin bir araya geleceği Emek Platformu benzeri bir yapıya acilen ihtiyacımız var.

Faruk Sevim

 

Bültene kayıt ol