1,2 milyona bayrak direği, yerli ve milli rant

07.05.2022 - 08:25
Şafak Ayhan
Haberi paylaş

Görülmüş olan, önyargıların baskısı ile yorum dışı bırakılmamalıdır. - Edmund Husserl

Bir belediye 7 Nisan’da, “İnşaat İşleri Yaptırılacaktır” başlıklı ihale açtı. Fen İşleri Müdürlüğü’nün yetkilendirildiği ihalenin konusunun, adı genelde olduğu gibi 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olan alana dikilecek bayrak direği olduğu öğrenildi. İdare, ihale kapsamında 25 Nisan’da bir kişiyle sözleşme imzaladı. Sözleşmenin bedeli kayıtlara, 1 milyon 249 bin 750 TL olarak geçti.

Belediyenin kent meydanına dikeceği 70 metre uzunluğundaki bayrak direğinin, “bölgenin en yüksek bayrak direği” olacağı belirtildi. Direğin dikileceği alanın 25 metrekare temel alanı üzerine inşa edileceği ve bayrak direğinin asansör ve elektrik motoru ile çalışacağı bildirildi.

Bu haberi ilk okuduğumda “Eee biz bunu geçen gün aramızda konuşmuştuk” demiştim. Çünkü sadece mekânlar farklı zihniyet ise aynı. Bulunduğum ilçenin yerel yönetimi de aynı partili bir belediyeye ait ve belediye binlerce liralık reklam masrafına da girerek insanlık tarihi için çok büyük yaşadığım ilçe içinse o kadar büyük olmayan projesini duyurmuştu: “Türk büyüklerinin büstlerinin yer alacağı bir millet bahçesi” oldukça milli, bahçesiyle de oldukça yerli. 

Bu arada unutmadan Karaman Belediyesinin yaptığı işi eleştirenlerden aynı partiden eski belediye başkanı şöyle demiş: Zamanında şehrin birçok yerine büyük bayrak direkleri dikilmişti zaten. Şöyle bir ortamda milyonlarca lira gereksiz yere harcanmamalı. Meali şu, kardeşim zamanında biz bunları yaptık milyonlarca lira parayı harcadık diktik sağa sola direkse direk bayraksa bayrak.  O zaman bu işlere para harcanmamış gibi bir de eleştiri getiriyor. Aynısını sen de yapmışsın. Şu komediye bakar mısınız? 

Kimse muhalefetin milliyetçiğinden / sağcılığından şüphe etmesin

Gerek iktidar bloğu kanadında gerekse de muhalefet kanadında yerli ve milli olma hassasiyeti adeta birbiriyle yarışıyor. Muhalefet, iktidarın sarkacı sağa vurmasını hiç de önemsemeyerek ‘’yahu sağcılık öyle yapılmaz bak böyle yapılır’’ diyerek bu sağcı/milliyetçi yarışı olabildiğince hızlandırıyor. Dolayısıyla bu yazıda bahsi geçen kurumları parti nezdinde değerlendirmekten ziyade ‘’müesses nizamın ‘’ bekçileri perspektifinde değerlendirmeyi daha uygun görüyorum.

Bu müesses nizamın bekçileri milli bayramlarda sokaklarda caddelerde boy boy kullanılmak üzere milyonlarca liralık ‘’bayrak, Atatürk posteri, flama ‘’ gibi ürünleri almak için ihaleler açıyorlar. Öyle böyle ihaleler değil yalnız milyonlarca liraların konuşulduğu ihaleler.

Geçen yıl ocak yayında iktidar partisinin yönettiği bir belediye, 3 milyon 250 bin TL’ye bayrak ve flama almış. Milyonlarca liralık ihaleye CHP’li Meclis Üyesi İlknur Ünlü de “Esnaf kepenk açamazken, vatandaş yiyecek kuru ekmek dahi bulamazken AKP’li belediye bayrak ve poster alımı için milyonlarca lira harcıyor” sözleriyle tepki göstermiş. Sanki kendi belediyeleri bu tarz ihaleler açmayıp milyonlarca liralık harcamalar yapmıyormuş gibi.

CHP’li belediyelerin de 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 ağustos gibi günlerde, aksini iddia eden varmış gibi buranın Türkiye olduğunu yeni öğrenenler olabilir diyerek her tarafı bayraklarla, Atatürk posterleriyle doldurduğunu biliyoruz.

Yerli ve milli olan belediyelerin, yerel yönetimlerin milli bayramlarda bayraklara, flamalara, Atatürk posterlerine imzalı ve bayraklı tişörtler  sponsor olup binlerce adet yaptırıp dağıtmasında bir sorun, bir harcama, bir israf görmemeli miyiz?. Çünkü israf resmi ideolojinin gölgesinde yerli ve milli olunca sorun olmaz mı? Dünyanın en büyük Mustafa Kemal heykelini yapmak imzasını ormanı tahrip edip de  alanlara kazımak, bunlar için dev bütçeler harcamak neden makul görünüyor bazı insanlara? 

Rant ve yağmanın en yerli ve milli tarafı bence tam da burası, düşünsenize belediye meclisinde bu konular görüşülüyor ve aklı başında birisi çıkıp, “Arkadaşlar bu kadar masrafa ne gerek var zaten her tarafta bayrak, poster flama gibi şeylerimiz var neden tekrar ihaleye girip bu kadar masraf yapıyoruz” demiyor. Kimse bayrağa giden parayı sorun haline getirmez diyerek ver ihaleyi yana, yandaşa.

Bayraktan beklentiler

Türk büyüklerin heykellerini içeren parklar yapmak şu an oldukça yerli ve milli bir vazife, sanırım baya da para kazandırıyor. Konunun en önde gelen örneğini merak edenler milyonlarca liralık ihaleyle ve 55 bin metrekarelik alanıyla yine MHP’li Etimesgut belediyesinin Türk tarih parkı ve müzesi projesine bakabilirler.

Müesses nizamın bekçileri bu alanın tartışıl(a)maz, konuşul(a)maz, ses çıkartıl(a)maz  olarak bildikleri için çok iyi kullanıyorlar. Devletle kol kola vermiş sermaye patronları da bunun farkında olduklarından her gizli işlerini örtmek için bayrağı çok yerinde kullanıyorlar. Örneğin, Uyuşturucu kaçakçılığı suçundan tutuklanan Ali Osman Akat’ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu L’Actone Holding'in Tekirdağ'daki fabrikasına Türk bayraklı “Türkiye'nin yerli ve milli kozmetik markası” afişi asılması gibi. Utancı, suçu, hatayı örtmek için bayrağı kullananlar olduğunu biliyoruz.

Ensar Vakfı davalarının görüldüğü sırada Karaman’daki Ensar Vakfı Karaman Şubesi'ndeki tabelalar Türk bayrağı asılarak kapatılmıştı.

Yine Hrant Dink’i katleden katil Ogün Samast cinayetin ardından gözaltına alındığı karakolda jandarmayla birlikte Türk bayrağını tutarak 'kutlama pozu' vermişti.

Yine Rıza Sarraf adındaki adam TV kanallarına çıkartılıp Türk bayrağı önünde kendini aklamaya çalıştı ve başarılı da oldu.

En güzel ve sade yorumlardan birini Karaman belediyesinin CERN projesinden sonra en çok ses getirecek nitelikte bayrak direği projesine, yurttaşlardan biri yapıyor.’’ Direk ve bayrağa baka bak karnımızı doyururuz artık.’’ 

Bu ülkede ırkçıların ve milliyetçilerin bayrak, tabela, afiş, dil gibi bir nevi kültürel  imgelerle sorunları var. Sorunları olmazsa her fırsatta kendilerine saygıda kusur edilmeyen Kürt şehirlerinde her gittikleri yerde el üstünde tutulmaya çalışılan   öğretmenler, bu iyiliklerin karşılığını Kürtçe tabelalara, yazılara kendilerine yakışır şekilde hakaret edip sosyal medyada paylaşır mıydı? Çünkü Irkçılık ve nefret suçunun cezai karşılığı  yok bu ülkede. İstediğin halka, etnik kimliğe, dile, cinsel yönelime, hakaret edebilirsin. Bu ırkçıların arkasında siyasi partileri var, ırkçı öğretmenlerin arkasında bu ırkçı  partilerin uzantısı olan sendikaları var. Akıl alır gibi değil Kürtlerin Kürtçe konuşmasını, konuşuyor olmasını yadırgayan bir zihniyet ile karşı karşıyayız. 

Şafak Ayhan

Bültene kayıt ol