COP26 Beyaz, Kuzeyli ve Zenginlerin zirvesi

05.11.2021 - 13:22
Özdeş Özbay
Haberi paylaş

12 gün sürecek zirvesinin ilk haftası dolmak üzere. Aslında bir yıl önce yapılması gereken zirve covid-19 pandemisi nedeniyle ertlenmişti. Yani ev sahibi Birleşik Krallık’ın bol bol vakti vardı. Buna rağmen zirve eğer bilinçli olarak yapılmadıysa bir organizasyon faciası.

Zirve için hazırlanan toplantı mekanlarının küçüklüğüne bir de pandemi kısıtlamaları eklenince toplantılara devletlerin heyetleri bile giremez oldu. Sivil toplum temsilcileri ve iklim aktivistleri için ise toplantıları yüz yüze izleyebilmek neredeyse bir mucize. Her bir toplantı için devlet heyeti dışından katılmak isteyen katılımcılara sadece birkaç giriş bileti veriliyor ve onlarca aktivist bu biletleri aralarında paylaşarak toplantılara giriyor. Bu sayede zirve içerisinde protestolar da engellenmiş oluyor. Ayrıca toplantı alanlarında eylem yasağı da var.

Tüm bunlara rağmen aktivistler her fırsat bulduklarında eylem yapıyorlar. En son Greta Thunberg finans toplantısında “yeşil badana yapmayın artık” diye seslenerek salonu terk etti. Ardından birkaç aktivist toplantıyı dövizlerle protesto etti. Mekanın dışında, yerli aktivistler doğal kaynakların metalaştırılmasına karşı seslerini yükseltti. "Karbon offsetleri, topraklarımızın ve topraklarımızın çalınmasını devam ettiriyor" dediler.

Devlet heyetleri ise salonlarda yeteri kadar yer olmadığı için online olarak toplantıları takip etmek zorunda kalıyor. Zirveye 120 kadar devlet katılıyor. Sadece Türkiye 60 kişilik bir heyet gönderdi (başlangıçta 400 kişi için izin alınmıştı). Salonlar ise 200 kişilik dahi değil. Yani her bir devletten bir temsilci bile salona giremiyor. Aktivistler ve sivil toplum temsilcileri için durum zaten daha da kötü.

Yoksul ülkelerden katılım da oldukça düşük. Birleşik Krallık son ana kadar pandemi nedeniyle kırmızı liste uygulamasına devam etti. Son haftalara kadar aralarında Türkiye’nin de olduğu çok sayıda ülkenin giriş yasağı vardı. Ayrıca tüm katılımcıların iki doz aşı olması zorunluluğu da vardı. Bu iki zorluk zirveye günlere kala kırmızı listenin kaldırılmasıyla ve katılımcılara Birleşik Krallık tarafından aşı gönderilmesiyle aşılmaya çalışılsa da pek işe yaramadı. Uçak ve otel fiyatlarının radikal bir şekilde yükseldiği son günlerde yoksul ülkelerden devlet heyetleri dahi katılmakta zorluk çekti. Sivil toplum temsilcileri ve aktivistler ise çok çok düşük bir katılım gösterebildi.

Katılanların ezici çoğunluğu zengin ülkelerden. Şirket temsilcileri de ekonomik zorlukları kolayca aşarak geniş katılım gösterdi. Hatta devletlerin heyetleri içerisinde de şirket temsilcileri bulunuyor. Bu nedenle COP26 için iklim zirveleri tarihinin en beyaz, kuzeyli ve zengin zirvesi deniyor.  

COP26 kapitalizmi

Sivil toplum temsilcileri ve aktvistler için vize, aşı, uçak bileti zorlukları aşıldıktan sonra bir başka büyük zorluk da oda bulmak. Otellerin çoğu devlet temsilcileri tarafından uzun zaman önce tutulduğu için kalan sınırlı sayıda odanın fiyatları da aşırı pahalanmış durumdaydı. Bu nedenle Glasgow’daki aktivistler tarafından COP Evdekal Ağı kurularak zirveye gelecek birkaç bin aktiviste evlerini gönüllü olarak açan bir dayanışma hareketi başlatıldı. Buna rağmen 3 bin aktivist kalacak yer bulamadı. Evlerini açanların büyükçe bir kısmı da zaten şehir merkesiznde değil zirveye ortalama 2 saat uzaktaki yerlerde yaşayanlardan oluşuyor. Kentte bir anda gıda ücretleri de artmış durumda. Bu nedenle Yokoluş İsyanı, COP26 için ‘kapitalizm yılanı’ diyor ve dayanışma için destek topluyor.

İklim değişimine çözüm bulma konusunda radikal kararların alınması beklenen zirve daha baştan katılımdaki adaletsizliklerle çözüm üretemeyeceğini kanıtlamış durumda. Boşuna değil Greta Thunberg daha şimdiden zirveden hiç bir şey beklememek gerektiğini belirten bir mesaj paylaştı:

“COP26 şimdiye kadarki en dışlayıcı COP olarak görülüyor. Bu artık bir iklim konferansı değil. Bu bir Küresel Kuzey yeşil badana festivalidir. İşlerin her zamanki gibi devam ettiği iki haftalık bir bla bla bla.”

COP değil mücadele

COP26 tarihin en kötü zirvelerinden biri olma yolunda ilerlerken mücadelen başka yol olmadığını bilen aktivistler de iki günlük dev eylemlere hazırlanıyor. 

5 Kasım cuma günü Fridays for Future’ın çağrısıyla binlerce öğrenci ve şuan grevde olan temizlik işçileri “sistemi kökünden değiştir” sloganıyla sokaklara indi.

6 Kasım Cumartesi günü ise tüm dünyada eylemler olacak. Eylemlere yüzbinlerin katılması bekleniyor.

Özdeş Özbay

Bültene kayıt ol