Irkçılık ne kadar inceltilebilir?

25.08.2021 - 16:18
Yıldız Önen
Haberi paylaş

Siyasi tartışmalardaki şımarıklık giderek moda haline geliyor. İki tür insan, özellikle sosyal medyayı şımarıkça kullanıyor. Birisi, yalancılar. Örneğin, önüne bir yalan haber düşüyor. Bu örnekte bir ilköğretim okulundan söz ediliyor, tweet sahibi diyor ki mesajında, 2. sınıfa giden bir Türk öğrenci Suriyeli’ye ‘Suriyeli’ deyince, Suriyeli 20 Suriyeliyle ertesi gün o çocuğu jiletledi. Babaları da Türk çocuğun babasını dövdü, Karakol Türkleri alıkoydu, Suriyeli gitti. Eğitim yok, kayırma, idare etme ve yardım var.

Bu tweet’i atabiliyor. İnanmamızı istediği ise şu: Bir Suriyeliye Suriyeli dendi diye, bu çocuk yirmi arkadaşıyla gelip diğer çocuğu jiletliyor! Karakol da jiletleyen Suriyeliye arka çıkıyor.

Bir başka örnek ise ambulans meselesi. Şırnak’ta bir kişi bir hastaneye ait ambulansı kaçırdı. Silopi’ye kadar giden bu şahıs, polisin havaya ateş açması ile durdurulabildi. Irkçı iki kaynak, ambulansı kaçıran kişinin Suriyeli olduğunu, insanlara çarpa çarpa kaçtığını yazdı. Haber binlerce kez paylaşıldı. Bir gazeteci “Ambulansı kaçırarak halkın üzerine süren kişi Siirt Kurtalan’a kayıtlı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Ailesi onun için 2 gün önce kayıp ilanı çıkarmış. Psikolojik sorunları olduğu düşünülüyor” diyerek durumu aydınlatsa da, her şeyiyle yalan olan bu haberi uyduran kaynaklar herhangi bir düzeltme yayınlamadılar.

Bu iki haber gibi yüzlerce haber yayılmaya devam ediyor. Böyle haberleri yayanlara, “Hayır, bu doğru değil, doğrusu şudur” deseniz de fark etmiyor. Haberi paylaşanlar size şımarıkça saldırıyorlar. Paylaştığının yalan olduğunu söylemeniz de bir şey değiştirmiyor; paylaştığı şey doğru olmasa da kendisinin doğru olanı yaptığını düşünüyor. Kendince doğru olan ise göçmen düşmanlığı. Göçmen düşmanı saflara malzeme taşıması gerekiyor. Mesajının yalan olması daha tali bir sorun. O kadar tali ki bu hastalıklı kendine güveniyle gerçeği söylediğiniz, ambulansı kaçıranın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu hatırlattığınız için size saldırabiliyorlar.

Her şımarık ırkçı değildir kuşkusuz, ama her ırkçı biraz şımarıktır. Çok takipçili meşhur ırkçılara bakarsanız, hangisinin daha ağır bastığını, daha ziyade şımarık mı yoksa daha çok ırkçı mı olduğunu bir türlü tayin edemezsiniz.

Örneğin, Bolu Büyükşehir Belediye başkanı. Tam bir Nazi toplama kampı müdürüne benzeyen bu şahıs, suyu göçmenlere 10 kat pahalı satma fikrini eleştirenlere hiç utanmadan saldırabiliyor. 

Ya da haftalarca Suriyeli ve Afgan göçmenleri hedef tahtasına oturtup, hemen hepsi yalana dayalı haberlerle göçmenlere karşı bir nefret dalgası örgütleyenler, Altındağ’da yaşanan linçten sonra, “Gidip saldırın mı dedik?” diyerek nefret dalgasını yaratan mimarlar arasında görünmelerine şımarıkça engel olmaya çalışıyorlar. 

Evet efendim! O kadar çok yalan söyleyip göçmenleri öylesine düşmanlaştırdınız ki, evet, “gidip saldırın” demiş oldunuz.

Şımarıklığınız ırkçılığınızı ve linçciliğinizi gizlemeye yetmiyor bu kez.

Yıldız Önen 

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol