İrlanda: İMF’ci hükümetin suyu kaynıyor

29.03.2015 - 13:58
Memet Uludağ
Haberi paylaş

4,5 milyon nüfusu ile İrlanda küçücük bir ülke. 6 yılı aşkın bir süredir Avrupa’yı kasıp kavuran ekonomik krizin çok şiddetli yaşandığı ülkelerden biri. Krizin patlak verdiği günlerden bugüne birbirini takip eden hükümetler Troyka (İMF, Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası) ile anlaşarak krizin tüm yükünü İrlanda işçi sınıfına yüklediler. Bir yandan özel banka ve yatırımcıların tüm zararlarını karşılamak için kolları sıvayan devlet, diğer yandan maaşlarda kesintiler, tüm kamu hizmetlerinde kısıntılar, ek vergiler, sosyal güvenlik haklarının kaldırılması, özelleştirme-taşeronlaştırma gibi bir dizi kriz uygulamasını devreye soktu.

Troyka ile yapılan anlaşmalar gereği devlet ulusal ve uluslararası yatırımcıları koruma ve özel bankaların tüm borçlarını üstlenme kararı aldı. 6 yılı geçen bir süredir İrlanda halkı patronlar adına yürütülen ekonomik devlet terörüyle yaşıyor. 2011’de sosyal demokrat İşçi Partisi’ni tarihinin en yüksek oyları ile hükümet ortağı yapan halk, çok geçmeden yeni hükümetin seçim öncesi tüm vaadlerinin yalan olduğunu gördü.

Yakın bir zamana kadar İrlanda başbakanları Davos ve Brüksel’de ‘’bizim İrlandalılar Yunanistan halkı gibi değildir, uysallardır’’ diye övüne dursunlar, ülkede işler değişmeye başladı. Kriz uygulamalarının bir parçası olan ve Troyka anlaşması gereği suyun ücretlendirilmesi girişimleri tüm ülkede yüzbinlerin katıldığı ve giderek büyüyen protesto eylemlerini yarattı.

İşsizlik, kesintiler, ek vergiler derken, sıra su ücretlerine geldiğinde tüm ülkede alttan, önceleri yerel-mahalle direnişleri olarak gelişen ve zamanla sendikalar, yerel örgütlenmeler ve siyasi partilerden oluşan dev bir kampanya başladı. 21 Mart’ta, yeniden, 80 bin kişi Dublin’de protesto eylemi yaptı. Bu, beşinci ulusal eylemdi ve artık halkın öfkesi sadece su ücretlerine karşı  değil, hükümetin dayattığı tüm kriz uygulamalarına karşı da kabarmış durumda.

Bir yandan ulusal protestolarda su ücretlerinin aktif olarak boykot edilmesi çağrıları yapılırken diğer taraftan da yerel kampanya grupları su sayaçlarının takılmasını engellemeye devam ediyor. Hükümetin, ödeme tarihini ileri atması, ücretlerde bir süreliğine indirimlere gitmesi gibi, kimi geri adımları halkın öfkesini dindirmedi.

İrlanda’da su ücreti sayaç sistemi ile değil, genel vergilendirmenin bir parçası olarak alınmakta. O nedenle konutlarda sayaç yok. Troyka anlaşması gereği, hükümet İMF’ye ödemesi gereken banka zararları için suyu sayaçlandırarak ikinci bir ücret karşılığında satmayı planlıyor.

İrlanda küçücük bir ülke ama İrlanda işçi sınıfı ‘boyundan büyük’ işlere kalmış durumda. 39 bin çocuğun kronik olarak hergün okula aç gittiği, 100 binden fazla ailenin fakirlik düzeyinde yaşadığı, evsizlerin sayısının giderek arttığı ülkede su hakkı kampanyasının başarısı sadece İrlanda’da halkı için bir kazanım olmayacak, bunun yanında hem ülkenin siyasi-ekonomik egemenleri için çok ciddi bir kriz yaratacak, hemde Avrupa Birliği ve İMF’patronlarına ağır bir darbe vuracak.

Su hakkı kampanyasını omuzlayan kitleler çözüm için yeni bir iktidarı beklemek niyetinde değil. Ülkede 1,5 milyon konut var ve bunların yarısı, defalarca uzatılan son kayıt tarihinin geçmesine rağmen, olası ceza ve yaptırımları göze alarak su şirketine kayıt yaptırmadı. Hükümet partileri bir yandan giderek düşen oylarının derdinde, diğer yandan ise İMF ve kendi halkı arasında sıkışmış durumda. İMF ve Avrupa Merkez Bankası toplamayı planladıkları su ücretlerinin en az yarısını alamamayacak. Su sayaçlarını takmak işini yürüten özel şirketler pek çok bölgede faaliyet yapamaz durumdalar.

İrlanda’da su hakkının kazanılması ve hükümet-İMF-AB’nin yenilgiye uğratılması, Avrupa dahil, ekonomik kriz altında ezilen, su hakkı ve diğer tüm kamusal kaynaklarının korunması için mücadele veren dünya halklarına bir mesaj ve umut verecek.

Su hakkı mücadelesinin bundan sonra atacağı adımlar çok önemli. Ticari medyanın yıllardır ‘sol-sosyalist fantazi’ olarak gösterdiği talepler ve sloganlar 21 Mart’ta sokakta 80 bin kişi tarafından yeniden dillendirildi. Egemenlerin asıl korktukları da bu. ‘’Sadece su hakkı değil, devrim istiyoruz’’ diye yürüyen işçilerden nefretle karışık korkuyorlar.

Ve İrlanda’da, neoliberal, patrondan yana, İMF’ci hükümetin suyu kaynıyor.

Memet Uludağ

@Memzers

Bültene kayıt ol