21 Mart: Irkçılığa karşı kardeşliğin sesi

16.03.2015 - 09:34
Memet Uludağ
Haberi paylaş

21 Mart 'Uluslararası Irk Ayrımı İle Mücadele' gününde, Avrupa'nın değişik şehirlerinde faşist hareketlere, ırkçılığa, islamofobiye ve ayrımcılığa karşı kardeşliğin ve dayanışmanın sesinin yükseltileceği bir gün olacak. 

Birleşmiş Milletler (BM), 21 Mart 1960 tarihinde Güney Afrika’nın Sharpeville kentinde apartheid yasaları protesto etmek isteyen ve “eşit haklar ve ırkçılıkla mücadele” talep eden göstericilere polis tarafından ateş açılması sonucu 69 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, bu kanlı olayı ve onun ardındaki insanlık dışı dünya görüşünü kınamak ve gündemde tutmak için bu günü 'Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü' ilan etti.

Apertheid Güney Afrika rejimi yıkıldı ama ırkçılık bugün halen dünya halklarının başına bela olmaya devam ediyor. Bugün artık ırkçılığa karşı mücadele BM'nin resmi anma törenlerinden çok daha farklı taleplerle ve yöntemlerle yürümekte. Irkçılık karşıtlığı ulus devletlerinin ve bu devletlerin karşılıklı çıkar çelişkileri üzerinden yürüyen siyasetleri ile sınırlandırılamayacak kadar önemli bir mücadele. 

Avrupa'da, bir yandan ekonomik krizin yarattığı siyasi fırsatlardan yararlanan, göçmen düşmanı ırkçı hareketlere tanık olurken, diğer yandan da, yeniden yükselen bir islamofobiyi görüyoruz.

Bu hareketler ve sürekli olarak tazelenerek yaygınlaştırılmak istenen islamofobik algı sadece 'kötü' ve dar bir çevreyi etkileyen bir sapkınlık değil, pek çok yerde toplumsal yaşama doğrudan saldıran bir 'sosyal hastalık' ve sıradan insanları tehdit eden bir silah oluyor.

İşçilere, işsizlere, emeklilere, iş arayan gençlere, fakirlere, kısacası toplumun büyük kesimlerine, zengin azınlıkların çıkarlarını korumak için saldıran siyasetlerin yükseldiği ve sağ partilerin güçlendiği - kimi yerde iktidara geldiği -ülkelerde ırkçılığın da yaygın olduğunu görüyoruz. Irkçılık bu yükselen sağ tarafından işçileri bölen, korkuya düşüren ve toplumda kin-nefret duyguları yaratan önemli bir silah olarak kullanılıyor. Islamofobi ise son dönemlerin en 'gözde' ırkçılığı olarak hem sokakta çeteler, hem de devletler tarafından siyasetin pek çok alanında ortaya çıkarılıyor. 

Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya gibi kimi ülkelerde yükselen ırkçı hareketler ve yükselen sağ siyasetler var. Öte yandan, Yunanistan, İspanya, İrlanda gibi solun yükseldiği ülkelerde ise gerileyen bir ırkçılığa tanık oluyoruz. Sesleri cılızlaşan bu hareketler kitleler içinde prim yapmakta zorlanıyor. 

Irkçılığın örgütlü olarak varlık gösterdiği yerlerde de, varolmaya çalıştığı ülkelerde de ırkçılığa karşı mücadele etmenin ve toplumun her alanında ırkçılığın karşısına dikilmenin önemi çok büyük. Bu nedenle, 21 Mart, tüm ülkelerdeki ırkçılık karşıtı, anti-faşist mücadelelerin bir dayanışma günü ve mücadele isteğinin yenilendiği bir tarih olarak kutlanacaktır.

Irkçıların her kaybı, kardeşliğin ve dayanışmanın bir kazancıdır. 

BM üyesi pek çok ülkenin ırkçılık karnesi zayıflarla dolu. Bu nedenle 21 Mart sadece bir anma günü değil, ırkçılığı yaratan nedenlerle ve sistemle de mücadelenin bir günüdür. Pek çok yerde ortaya konacak talepler soyut dilekler değil, ırkçılığa karşı mücadelenin somut talepleri olacaktır. 

21 Mart'ta, işsizliğe göçmen işçilerin değil, banka patronlarını kurtaran, zenginlerin çıkarlarını koruyan ekonomik sistemin ve ekonomik krizin yolaçtığı; dünyayı kan gölüne Müslüman halkların değil, emperyalistlerin, bunların dostu diktatörlerin, çetelerin ve savaş tüccarlarının çevirdiği; Romanların çocuk hırsızı değil, hem tarihte hem de bugün büyük eziyetler çekmiş, toplumun en fakir gruplarından biri olduğu; mültecilerin sığınma hakkı olduğu ve devletlerin niçin bu insanları korumakla yükümlü oldukları; anti-semitizmin neden Filistin halkının savunması olmadığı; faşizmin dünyayı kana buladığı; ırkçıların hiç bir zaman ne mahallelerimize, ne ortak yaşamımıza, ne hak arayan işçilere, ne de işsizlere, fakirlere bir faydasının ve desteğinin olmadığı' anlatılacak.

Memet Uludağ

@Memzers

Bültene kayıt ol