Enternasyonal Sosyalizm 8. sayı çıktı

24.05.2021 - 14:54
Haberi paylaş

Teorik-politik derginin yeni sayısında neler var? İşte derginin sunuş yazısı!

Şenol Karakaş, bu sayının “Mafya İşleri ve Kendi Kuyruğunu Yiyen İktidar” başlıklı ilk yazısında, Sedat Peker’in itiraf ve suçlamalarıyla görünür olan siyaset-mafya-yolsuzluk ilişkilerinin arka planını tartışıyor. Rejimin niteliği ve iktidar ittifakının krizleriyle muhalefetin odaklanması gereken konular tartışma başlıkları arasında.

Faruk Sevim, “Kapitalizm Salgında Küçüldü, Bedelini İşçilere Ödetiyor” başlıklı makalesinde Covid-19’un küresel kapitalist ekonomi üzerindeki etkilerini, hükümetlerin salgını hangi ekonomik politikalarla ele aldıklarını tartışıyor. Salgın sonrası, kapitalizmin yaşadığı yıkımın ezilenler lehine bir düzenleme halini alması için atılması gereken adımlar da yazarın değindiği bir dizi başlık arasında.

Trump’ın ABD başkanlık seçimlerinin ardından yaşananları neredeyse günlük bir takiple ele alan “Biden Dönemi: ABD Siyasetinde Yeni Dinamikler ve Politik Gelişmeler” başlıklı yazısında F. Levent Şensever seçim sonrası dış politikadan pandeminin yönetimine, işçi mücadelesi ve Siyah Hayatlar Önemlidir hareketine kadar bir dizi gelişmeye yakından bakıyor.

“Aşırı Sağ ve Faşizm: Bir İsimlendirme Tartışması mı?” başlıklı yazısında Ozan Tekin, Birikim dergisinin Şubat-Mart 2021 tarihli sayısında yer alan faşizm tartışmalarını mercek altına alıyor. Faşizm kavramı etrafında yaşanan tartışmalar bir dizi belirsizliği de taşıyor ve bu belirsizliğin faşizme karşı mücadele açısından yarattığı sorunların eleştirisi yazarın ele aldığı konular arasında.

Alex Callinicos, “Neoliberal Kapitalizm İçe Doğru Patlıyor - Günümüzde Küresel Yıkım ve Aşırı Sağ” başlıklı kapsamlı makalesinde, içinden geçtiğimiz dönemde bir dizi ülkede iktidarda olan otoriter liderliklerin aşırı sağcılığının faşist rejimlerle farklılıklarını inceliyor, klasik faşist rejimlerin ayrıntılı analizini yapıyor ve faşist tehlikenin ne ölçüde güncel olduğunu tartışıyor.

Çağla Oflas, “Otoriterizmin Odağındaki MHP” başlıklı yazısında mevcut iktidar ittifakının küçük ortağı konumundaki MHP’nin rolünü, bu partinin kuruluşundan bugüne oynadığı rolü inceleyerek tartışıyor. Bu açıdan yazı sadece otoriter rejimin inşasındaki rolünü ele almakla kalmayıp faşist hareketin tarihine de ışık tutuyor.

Melike Işık, “Kadınların Özgürlüğü ve Sosyalizm” başlıklı makalesinde, Engels’in ünlü eseri Ailenin, Devletin ve Özel Mülkiyetin Kökeni’nden yola çıkarak, kadın ezilmişliğinin temellerini, sınıfsal ezilmişlikle toplumsal cinsiyetçi baskının bağlarını ve güncel kadın özgürlüğü mücadelesinin temel başlıklarını tartışıyor.

Erkin Erdoğan, “İklim Hareketine Bir Strateji Önerisi” başlıklı makalesinde iklim yalanlarını ele alıyor ve daha önemlisi iklim krizine karşı hareketin sahip olması gereken stratejiye dair fikirlerini, hareket içerisindeki yanlış fikirlerle tartışarak öne sürüyor. Yazar aynı zamanda kapitalizm altında iklim değişikliğini “iklim krizi” haline getiren süreçleri, bir başka ifadeyle kapitalist toplumun kaçınılmaz olarak krizlere yol açan sosyolojik ve ekonomik doğasını tartışıyor.

“1964 Sürgünü: Yine Bir ‘Milli’ Dava” başlıklı makalesinde Cumhuriyet tarihinin sarsıcı hadiselerinden birisini ele alan Özden Dönmez, Anadolu'nun Müslümanlaştırılması ve Türkleştirilmesi sürecinin önemli uğraklarından birisi olan 1964 sürgününe yakından bakıyor.

“Hepimiz ‘Kayıp Halka’yız Hepimiz ‘Ara Tür’üz” başlıklı makalesinde Roni Margulies evrim karşıtı hurafelerle tartışıyor ve Türkiye’de bu tartışmalarda sık sık gündeme getirilen ‘Kayıp halka’ konusunun baştan savma bir iddia olduğunu gösteriyor.

Tuna Emren, “Limbik Kapitalizm’ Beynimizle Oynuyor/Dopamin Ekonomisinde Nöro-Adalet Arayışları” başlıklı makalesinde insanın kendi öz benliğine ve toplumsal ilişkilerine yabancılaşmasına neden olan kapitalist toplumsal örgütlenmenin bağımlılık yaratan dinamiklerini ve bağımlılıklarla mücadele görüntüsüyle insan ilişkilerini “şeyleştiren” yapısını ele alıyor. Makale ayrıca sorunun çözüm ihtimallerini de kapsamlı bir şekilde tartışıyor.

Martin Empson“Şiddetsizlik, Toplumsal Değişim ve Devrim” başlıklı makalesinde, devrimci sosyalistlerin bugün birçok aktiviste ilham veren, şiddete karşı duyulan içgüdüsel nefreti paylaştığını vurguluyor. Kapitalizmin, bitmeyen savaşlardan sistemin kalbinde yer alan baskı ve sömürüden kaynaklanan gündelik şiddete kadar vahşi bir sistem olduğunu ve bu yüzden hepimizin savaşın, şiddetin ve zulmün sona erdiğini görmeyi arzuladığını vurgulayarak tartışmayı başlatıyor: “Marksistler sistemik şiddete karşı duyulan bu hoşnutsuzluğu paylaşsa da biz “şiddetsizliğin” toplumsal hareketler için genel bir strateji olması gerektiğini savunmuyoruz.”

Şenol Karakaş, “Devrimci Marksist Bir Partinin İnşası” başlıklı makalesinde, Enternasyonal Sosyalizm dergisini de çıkartan aktivistlerin yaslandıkları Marksist geleneğin Türkiye’de 1970’lerden itibaren hangi tartışmaların ve mücadelelerin içinde inşa edilmeye çalışıldığını inceliyor.

Dergi olarak okumak için sayfaları tıklayıp, büyütebilirsiniz

Bültene kayıt ol