Bunu nasıl tartıştık: Akademisyenlere gözaltı...

21.11.2018 - 16:07
Alper Görmüş
Haberi paylaş

“Ülkenin en saygın akademisyenleri ile sivil toplum çalışanları şafak baskınıyla gözaltına alınıyor! Anadolu Kültür’ün başındaki Osman Kavala ise 1 yıldır iddianamesiz tutuklu! Ne kadar demokratik bir sabah değil mi?”

Eski Mazlum-Der Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, dört yıl önceki Gezi olaylarını “liderleri” Osman Kavala’nın öncülüğünde örgütleyip kışkırttıkları gerekçesiyle gözaltına alınan çoğu akademisyen 12 kişinin sabah baskınıyla gözaltına alınmasına Twitter’da bu tepkiyi verdi.

Ceza hukukçusu Adem Sözüer de yineTwitter’da, sabah karanlığında gözaltına alma ile aynı gün serbest bırakma fiili arasındaki tuhaflığa işaret etti:

“Yine eleştiriyoruz: Çağrıldığında gelecek insanlara şafakta gözaltı hukuka aykırıdır, çok ayıptır! 24 saat geçmeden serbest bırakılacak kişilere, mahreminde şafakta baskın niye yapılır? Aralarında dünyaca bilinen insan hakları, matematik hocaları da olan insanlara ‘suçüstü’ muamelesi niye çekilir? İçte Adliyemizin güvenirliliğinde dışarıda ülkemizin itibarında gedik niye açılır? Suçüstü hali yok, soruşturma 2014’te. Kanun şöyle: İfadesi alınacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır, CMK:145/1.”

İktidar basınının ‘gözaltı heyecanı’ nispeten düşüktü

İktidar basını, önceki benzer gözaltılarda sergilediği “teröristler kıskıvrak”, “Türkiye’yi kana bulayacaklarmış” vb. heyecanlı tavrında biraz iskonto yapmış gibiydi. Önceki örneklerde düştüğü halden biraz ders çıkarmış gibiydi. O nedenle, bu türden başlıklar üzerinden şenlik düzenleyen Twitter kullanıcıları bu defa biraz mahzun kaldılar, yeterli malzemeyi bulamadılar.

Böyle deyince, iktidar medyasında bu türden başlıklar hiç yok sanılmasın. Mesela Yeni Şafak’ın birinci sayfasındaki bir haber, bütün gözaltılarda otomatik olarak “oh, oh” diyen Twitter kullanıcıları için arayıp da bulunmayacak bir malzeme oldu ve hakkı da verildi. “Gezi’nin beyni alındı” diyordu Yeni Şafak ve ilave ediyordu: “Hepsi de Osman Kavala’nın ekibinden...”

Fakat bu haberin kupürünü, attığı tweet’e yapıştıranlar sadece “oh, oh”çular değildi. Mesela Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Yeni Şafak’ın bu haberinin kupürünün üstüne şöyle yazmıştı:

“Adalete sahip çıkamazsak, masa başı yargısız infazlara karşı duramazsak, savunduğumuz değerlerin hiçbir inandırıcılığı kalmaz.... Mahkeme kesin karar verdi de biz mi duymadık?!? Unutulmamalı ki adalet hepimize lazım...”

Akademisyen ithali hazırlığının ortasına düşen bir bomba...

Twitter kullanıcılarının bir bölümü, gözaltıların tam da Bakan Mustafa Varank’ın yüksek ücretler ve ilave cazip tekliflerle yurtdışında yerleşik Türk akademisyenleri ülkeye getirme programını açıkladığı âna denk gelmesiyle ilgili tweet’ler attı. Bunların çoğunda, teklif ne kadar cazip olursa olsun, böyle bir ülkeye kimsenin gelmeyeceği savunuluyordu. Bazıları ise, amacın zaten AK Parti’yi kayıtsız şartsız destekleyen akademisyenleri ülkeye getirmek olduğunu, onların da gözaltılardan etkilenmeyeceklerini söylüyorlardı.

Zaytung ise gözaltılarla Varank’ın çağrısının üst üste gelmesini şöyle dalgaya almıştı:

''’Silivri soğuk’ Eleştirilerini Dikkate Alan Hükümet, Yurt Dışından Gelecek Akademisyenler İçin Antalya'da 5 Yıldızlı Cezaevi İnşa Edecek...”

ABD ve AB’nin ‘ciyaklaması’ mevzuu

Bu konuya dair görüş bildirenlerin bir bölümü ise başta ABD olmak üzere AB ve Batı ülkelerinden gelen tepkileri odağa almıştı. Onlara göre, sırf bu bile gözaltıların ‘tam isabet’ olduğunu gösteriyordu.

Bunlar aynı zamanda, iktidarı mutlak olarak destekledikleri için, her gözaltı hamlesini otomatik biçimde destekleyenlerdi...

Birkaç örnek:

“ABD ve AB gözaltına alınan Kavala’cı akademisyenler için ‘yüksek endişe’ duyarak tepki göstermişler... Ne zaman ‘endişe duysalar’ savcıların onların yaralarına sağlam bastıklarını bir ben mi düşünüyorum?” ‏ @hacicaferoglu

Ya da:

“Anadolu Kültür Derneği çatısı altında Bazı öğretim üyeleri. Bazı solak sitelerin yazarları. Tamamı Gezici. Şimdi tek tek sorgulanıyorlar. Sorgulanmalılar da. Ama, sorguya alınan her isimde. Kuyruğuna basılmış köpek gibi. ABD’den ciyaklama sesi duyuyoruz.” @dursun66

... Ve Atilla Yayla

Olan bitene en ilginç yaklaşımlardan biri de, liberal düşünür Atilla Yayla’ya aitti. Yayla, Facebook hesabından şöyle dile getirdi görüşünü:

“Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışan matematik hocasının gözaltına alınmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Neyse ki bunu serbest bırakmalardan önce yazdım. İnşallah serbest bırakılanlar arasındadır. Ve inşallah hakkında dava filan açılmaz. Ama olayların tüm boyutlarını görmekte fayda var. Mesela aynı hoca 2013 Hazıran’ında seçilmiş Başbakan ile yaklaşık dokuz saat kimi temsilen, kim adına, hangi hak ve yetkiyle görüşmüştü, daha doğrusu pazarlık yapmıştı? Ben hatırlayamadım.”

İnsanın şöyle düşünesi geliyor: Atilla Yayla gibi birinin bunda bir tuhaflık bulması tuhaf. Kimbilir, Başbakan’ın görüşmeyi uygun gördüğü birini bu tarzda sorguluyorsa, belki de ince ince Başbakan’ı sorguluyordur.

Alper Görmüş

[email protected]

(Serbestiyet)

Bültene kayıt ol