Okullarda fiziksel güvenlik ve iki ‘küçük’ soru

13.09.2018 - 13:26
Ezgi Koman
Haberi paylaş

Okulların açılmasına günler kaldı. Hatta ilk kez okula gidecek çocuklar için kaynaştırma günleri başladı bile. MEB Bakanı Ziya Selçuk’un eğitimde ezber bozma niyeti, teneffüs kavramına eleştirel bakışı, 2023 hedefiyle yapılan eğitimde “bulma” konferansları, okul kitaplarının basımı ve dağıtımındaki kriz, “karma eğitim kaldırılıyor mu?” tartışmaları derken eğitim bir süredir gündemimizde. Ancak çocukların okullarda yaşamını kaybetmesine yol açan, onları yaralayan, inciten “fiziksel güvenlik risklerinden” kimse söz etmiyor.

6 yaşındaki Efe’yi hatırlar mısınız? 2010 yılında anaokulunda, yerine iyi tutturulmamış lavabonun üzerine düşmesi sonucunda yaşamını kaybetmişti. Efe tuvalete yalnız gönderilmiş, 20 dakikadan fazla süre sınıfa dönmediği halde kimse tarafından merak edilmemişti.

Efe yaşamını kaybettiğinde aileye önce “Olayı büyütüyorsunuz” denildi. Ardından Efe’nin ölümünün “Allah’ın takdiri” olduğunu söylendi. 14 ay sonra açılabilen davada istenen bilirkişi raporunda Efe’nin ölümüne “yaramazlığının” yol açtığı iddia edildi. Dönemin MEB Teftiş Kurulu Başkanı ise aileye “Ne mutlu bir kandil günü buraya geldiniz. Siz ne şanslı anne babalarsınız. Oğlunuz cennete gitti, siz de onun sayesinde cennete gideceksiniz. Allah Efe’ye uzun ömür biçseydi lavabo paramparça olur Efe ölmezdi” deyiverdi. Efe’nin ölümünde sorumluluğu olan kişilerin yargılanması 4 yıl sürdü. Verilen karar o güne kadar açılmış benzer davalara oranlandığında görece olarak daha iyiydi. Okul müdürü, okulun mimari projesini değiştiren taşeron firmanın mühendisi ile müdürü ve sınıf öğretmeni hapis cezası aldı. 2,5 yıl süren Yargıtay incelemesi ise 2018 yılında onandı. Ancak OHAL’ deki infaz düzenlemesiyle sorumlular bir gün bile hapis yatmadı.
Efe yaşamını kaybettikten sonra Gündem Çocuk Derneği Efe’nin ailesi ile birlikte okullarda fiziksel güvenlik üzerine sistemli bir çalışma başlattı. İzleme, raporlama yaptı, her yıl en az 20 çocuğun benzer şekilde yaşamını kaybettiğini, yüzlercesinin yaralandığını görünür kıldı. Tüm bunları engellemek üzere politika ve model geliştirdi. Dava takipleri yaptı. Sonunda iyi bir gelişme oldu: Dernek 2013 yılında MEB ile “Okullarda Fiziki Güvenlik Standartları Protokolü” imzaladı.

Protokol kapsamında farklı tipteki okulların çocukların fiziksel güvenliği için yarattığı sorunlar tespit edildi, bunların engellenmesine yönelik bir sistem kuruldu. Türkiye’deki tüm okul tiplerine uygulanabilecek kontrol listeleri oluşturuldu, pilot uygulama yapıldı.

Dernek, bir gece yarısı çıkan OHAL KHK’si ile 22 Kasım 2016’da kapatılmasaydı bu kontrol listeleri rehber haline getirilecek, tüm okullara dağıtılacaktı. Bu konuda MEB personeline eğitimler verilecekti. Böylece her okulda sorumlu kişiler tarafından yapılacak düzenli kontroller ile çocuklar için yaşamsal tehdit oluşturan riskleri fark edilecek ve ortadan kaldırabilecekti. Ama dedim ya bir gece yarısı yayımlanan OHAL KHK’si ile Dernek kapatılmasaydı… Efe yaşamını kaybedeli 8, Dernek kapatılalı ise neredeyse 2 yıl oldu. 8 yıldır üzerine okulun demir kapısının üzerine düşmesi, okul bahçesinde kaçak çekilmiş elektrik kablosu, bahçe parmaklıklarına kafasının sıkışması, çok şık ama kaygan merdivenlerden ve pencerelerden düşmesi gibi fiziksel güvenlik riskleri sebebiyle en az 100 çocuk benzer şekilde yaşamını kaybetti, yaralandı.

Sadece 2017-2018 eğitim döneminde Urfa’da okulun bahçesinde oynarken üzerine duvardaki demir korkuluk devrilen 3 yaşındaki Mustafa yaşamını yitirirken Bursa’daki bir ilkokulda, sabitlenmeyen dolabın üzerine düşmesi sonucunda 7 yaşındaki Yusuf ağır yaralandı. Aynı dönemde Muş’ta şiddetli rüzgar nedeniyle okul bahçesindeki kavak ağacının devrilmesi sonucunda 11 yaşındaki Eren yaşamını yitirdi. Ankara’daki bir ilkokulda ise sınıfın tavanındaki alçının çökmesi sonucunda 7 ve 8 yaşlarındaki üç çocuk yaralandı. Niğde’de okul bahçesinde teneffüste arkadaşlarıyla futbol oynayan 7. sınıf öğrencisi Bünyamin ise monte edilmeyen demir kale direğinin üzerine düşmesi sonucunda yaşamını kaybetti. İzmir’de görme engelli 11 yaşındaki A., sınıfın penceresinden düşerek yaralanırken benzer şekilde Sivas’ta pencereden düşen 6 yaşındaki Senem ise ne yazık ki yaşamını kaybetti.

Sekiz yıldır önlenemeyen bu ölümleri önlemek Türkiye’nin de taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre devletin yükümlülüğü. İşte bu yüzden bakanlığı pek çok çevreye heyecan ve umut veren yeni MEB Bakanı Sayın Ziya Selçuk’a iki küçük soru yöneltelim:

-Okullarda fiziksel güvenlik sebebiyle tek bir çocuğa dahi zarar gelmesin diyerek -bu yıldan başlayarak- gerekli önlemleri aldınız mı?

-Gündem Çocuk Derneği kapatılmış olsa bile bu konuda derneğin geliştirdiği kaynaklardan, uzmanlardan yararlanmak ister misiniz?

Yaşamını kaybeden tüm çocuklara ve ailelerine sonsuz saygıyla…

Ezgi Koman

(Yeni Yaşam)

Bültene kayıt ol