KONDA Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, HDP’nin 7 Haziran’daki seçimlerde barajı geçme ihtimali olduğunu söylüyor. Ağırdır’a göre, HDP'nin bunun için Batı'daki Türkleri ikna etmesi gerekiyor.
Bekir Ağırdır, KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü. KONDA her ay düzenli olarak seçim anketleri yapıyor ve bunları müşteri ile paylaşıyor. Gizlilik anlaşmaları gereği bu anketler kamuoyuna açıklanmıyor.
Al Jazeera Türk'ten İrfan Bozan, Bekir Ağırdır ile yaklaşan 7 Haziran 2015 Milletvekili Seçimi’nde Halkın Demokrasi Partisi’nin (HDP) ne yapabileceği üzerine konuştu.
Yaklaşan seçimlere ilişkin yanıtı en çok aranan soruların başında HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı geliyor. Sizin saha bulgularınız genel olarak ne gösteriyor?
Geçebilir gibi görünüyor. Direkte diyelim. Top direğe vurduğunda kalenin içine de düşebilir, sekebilir de. HDP için en azından geleneksel oy oranında değil, üzerinde diyebiliriz. Kesin geçiyor demek için erken.
HDP’nin barajı geçip geçememesi nelere ya da neye bağlı?
Soğukkanlı bir analiz yaparsak, HDP’nin barajı geçip geçememesi dört farklı meseleye bağlı. Bir tanesi matematik mesele. Bir matematik gerçeklik var: HDP’nin oyları bölgesel yoğunlaşmadan geliyor. Bölgesel yoğunlaşma olduğu zaman mesela HDP bir ilde oyunu 3 bin, 5 bin veya 8 bin artırdığında belki milletvekili sayısı büyüyecek ama o 3 bin, 5 bin, hadi bilemedin 10 bin oy barajı geçmesine yetmeyecek. HDP’nin barajı geçmesi için batıdan 100 bin, 100 bin oy artırması lazım. HDP’nin barajı geçmesi için metropollerde oyunu ciddi bir biçimde artırmış olması gerekiyor. Milletvekili sayısını artırması için de Güneydoğu’da oyunu artırması lazım. Bu matematiksel gerçeklik kısmı. İkinci olarak sosyolojik gerçeklik var. O da şu: Bizim araştırmalar gösteriyor ki, Kürtlerin arasında dindar Kürtler ile seküler Kürtler ayrışması var. İki kesimin de siyasi tercihleri, hayat görüşleri farklı. Bu iki kesim arasında ciddi bir kutuplaşma var. Hatta Türklerin kendi aralarındaki dindar - seküler ayrımından daha sert, geçişkenlik çok az. HDP’nin şimdiye kadar Ak Parti’ye oy veren Kürtlerden oy almasını beklemek bana gerçekçi gelmiyor. HDP’nin barajı geçmek için Türklerin oyuna ihtiyacı var. 3,5 milyon Kürt Ak Parti’ye, 2,5 milyon Kürt HDP’ye oy veriyor. Ben dengenin çok radikal bir şekilde değişeceğini beklemiyorum. Üçüncü durumsa tarihsel ayrışma. Dindar - seküler Kürtler ayrımını bir an unutun. Tarihsel olarak baktığınızda Kürtler arasında şöyle bir ayrım var: Bir grup 300-500 yıldır padişaha, egemenliğe sonra Cumhuriyet Devleti'ne yakın durmuş, teşviklerden yeri geldiğince yararlanmış, padişahın ve devletin ona açtığı feodallik alanına razı olmuş, bu sayede oralara hükmetmiş. Bu ilk grup. Bir de 300-500 yıldır devlete, egemenlere muhalif olmuş ikinci bir grup var. Bu ayrım aynı zamanda dindar Kürtler - seküler Kürtler ayrımıyla da tam olmasa da aşağı yukarı örtüşüyor. Bu iki tarihsel kümenin de partileri de farklı. Biri 500 yıldır egemenlere yakın duran kesim diğeriyse 500 yıldır egemenlerle çatışan kesim.
Burada egemenlere yakın olanlar Ak Parti’ye, çatışanlar HDP’ye mi yakın duruyor, oy veriyor?
Evet.
Ak Parti söyleminde kurulu düzene, sisteme muhalif bir yaklaşım yok mu?
Genel Türkiye üzerinden okuduğunuz zaman öyle. Oysa Kürtlerin içinde AK Parti’ye oy verenler devlete itirazı olan Kürtler değil. İster bunu aşiret reisi diye oku, ister korucubaşı diye oku, fark etmiyor. Dolayısıyla hem tarihsel hem sosyolojik nedenlerden dolayı Kürtlerin bu iki kesimi arasında ben oy kayması beklemiyorum. HDP’nin barajı geçebilmesinin yolu Batı’dan Türklerden alacağı oya bağlı. Dördüncü mesele de bu.
"HDP, CHP'li seçmenin kulaklarında titreşim hâlinde"
HDP nasıl alacak bu oyu?
HDP’nin, CHP’nin varolan durumundan dolayı bir fırsatı var. Tabii bunun için CHP’nin aday listelerini de görmek lazım. Eğer CHP yerel seçimde ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde yaptığı gibi sağ kesime, dindarlara medyatik isimler üzerinden ulaşmaya çalışırsa kaybeder. CHP’ye oy veren kesimin yarısı ki, bu küme gerçekten de demokrasiye yatkın bir küme, kıza kıza, eleştire eleştire CHP’ye oy veriyorlar. HDP o kesime bir ses, bir umut götürüyor şu anda. O kesimin kulaklarında da bu tartışmalar bir titreşim oluyor.
CHP kendisine oy verenlerin bu titreşime kulak tıkamasını sağlayabiliyor mu?
Henüz öyle bir işaret görmüyoruz. Seçim beyannamesi ve aday listeleri önemli tabii. Son bir yılda iki seçim yaptık. Bu seçimlerdeki tercihleri ve bu seçim sürecinde kullanılan dil özü itibariyle bir alternatif olmaktan daha çok 'Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmamalı,' 'Kadir Topbaş İstanbul Belediye Başkanı olmamalı'ydı. Ben hep şu tezi savunuyorum: Bu tür ittifaklar eğer sosyolojik karşılığı yoksa siyasi alanda da uygulanabilir şeyler değil. MHP tabanı sosyolojik olarak AKP tabanına daha yakın, dolayısıyla eğer siyaset gerilimini Ak Parti karşıtlığı, yandaşlığı senaryosundan oynarsanız kaybedeceğiniz açık. 'Yarının Türkiye’sine dair iddialardan siyaset üretelim' denirse bu kesimin yönelebileceği iddia sahibi bir tek HDP var ortada. O yüzden Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı Seçimi'ndeki dili sadece kelimelerin güzelliğinden değil, bu anlama geldiği için orada bir titreşim üretti. Oy verdiler, vermediler o ayrı ama zihin dünyalarında bir tartışma yarattı. Zihinlerinde HDP için ‘’Bizim bildiğimiz gibi sadece bölmek peşinde olan Kürtler değilmiş’’ dedirtildi. CHP’den fikri bir çözülme olursa HDP barajı çok rahat aşar, hatta hiç umulmadık oy oranlarına dahi çıkabilir. Tabii bahsettiğim radikal bir çözülme. Barajı geçmek için gereken oy 4.6 milyon. HDP ancak ortak yaşama dair bir iddia ile onların oyunu isteyebilir. "Kürtlere destek verin’’ diye oy istenmez. O zaman çözülme olmaz zaten. Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde kullanılan sahici dil müthişti. Batı seçmeni biraz HDP’ye bakacak, biraz da CHP’nin aday listelerine bakacak. Yine kendilerini CHP’ye kerhen oy vermek durumunda hissederlerse bu çözülme daha hızlı olur. HDP’nin lehine olur.
"400 milletvekili gerçekçi değil"
HDP barajı aşarsa Ak Parti hükümet kurmak için gereken 276 milletvekilini bulma sıkıntısı yaşar mı?
HDP barajı geçerse, yüzde 10-11 aralığında kalırsa 52-53 milletvekili çıkarır. Ak Parti’nin iktidar çoğunluğu sorunu yaşayıp yaşamayacağı biraz da kendi oy oranına bağlı. Eğer yüzde 42-45 aralığında kalırsa 276’yı bulur ama yüzde 41’in altına inerse 276’nın altına düşer.
AKP’nin 400 milletvekili hedefi tutar mı?
400 milletvekili gerçekçi bir rakam değil. 400 olabilmesi için AKP’nin yüzde 65’i bulması lazım ki böyle bir ihtimal yok.
MHP’den bir çıkış beklenebilir mi?
Hayır. MHP düzenli ve istikrarlı bir biçimde belli bir oy aralığında, yüzde 13-15 bandında duruyor. Oradan çok radikal düşüş de, yükseliş de yaşamıyor. Dillerine ve arayışlarına da bakılınca radikal bir zıplamayı kendilerinin de hedeflemedikleri anlaşılıyor.
CHP yüzde 30’u aşar mı?
Bilmiyoruz. En azından bunun arayışı olması lazım. Bu iddiaya kafa yormak, kadroları, söylemi buna göre tartışıyor olmak lazım; henüz öyle bir hazırlıkları yok. Benim gördüğüm kadarı ile Ak Parti’nin ve HDP’nin üç aşağı beş yukarı muhtemelen zihinlerde, müsvette kâğıtlarda aday listelerinin büyük oranda hazır olduğunu sanıyorum. En azından kampanyadaki temel hedeflerinin ne olduğunu belirlediklerini düşünüyorum. Halbuki CHP ve MHP’nin kampanyalarını dahi kimin yapacağı kimin yürüteceği belli değil. Yani bu tür radikal değişiklikler olması için öncesinden hazırlığın yapılıyor, partinin buna inanıyor olması lazım. Bu iki partide böyle bir belirti görmüyorum. AKP ve HDP daha ciddi çalışıyor. AKP ve HDP’de komisyonlar, gönüllülerin isimleri, kampanyanın fiili sorumluluğunu taşıyacak şirketlerin ilişki kurulacak insanları üç aşağı beş yukarı belli. MHP ve CHP, AKP ve HDP’ye göre yavaş.