Hükümetin üç yıl önce kaldırdığı üniversite harçları, okulu tam zamanında bitiremeyen öğrenciler için ders ve tekrarlanan yıl üzerinden ‘katlanarak’ geri dönüyor.
YÖK’ün 2013’te getirmeye çalıştığı ancak harç karşıtı öğrenci eylemleri nedeniyle ertelemek zorunda kaldığı ‘Katlamalı Harç Sistemi’ bu bahar döneminde uygulamaya konuyor. Sistem, iptal edilen maddeler ve farklı uygulamalarla yeterince karışık, öğrencilerse eğitimde paralı sisteme geçişin yeni bir adımı olduğu görüşünde.
Sistem neyi içeriyor?
Harçların katkı payı adı altında dönüşü yeni değil, YÖK bunu 2012’de de denemiş ancak gelen tepkiler üzerine ertelediğini açıklamıştı. Bazı üniversiteler güz döneminde bu uygulamayı devreye soksa da henüz tüm üniversitelerde hayata geçmiş değildi.
Ancak yarıyıl tatilinin ardından dönem kayıtlarının yapılacağı okullarda ‘ceza niteliği’ndeki katlamalı harç uygulaması birer birer duyurulmaya başladı.
Ceza niteliğinde çünkü üniversiteyi zamanında bitiremeyen öğrenciler sadece her fakülteye göre değişen katkı payı ödemekle kalmıyorlar aynı zamanda veremedikleri her ders için de krediler üzerinden hesaplanmış yüzde 50 cezalı bir ücret ödüyorlar.
Bir öğrenci, fakültesi tarafından belirlenen katkı payının yanında bir de veremediği derslerin ayrı ayrı kredi ücretlerinin bir buçuk katını ödemek zorunda kalıyor.
Bin TL’yi geçen rakamlar söz konusu
Bunu bir örnekle anlatmak gerekirse; bir mühendislik fakültesinde belirlenmiş katkı payı ücreti 193 TL olduğunda bir kredinin ‘fiyatı’da ortalama 6.45 TL’ye denk düşüyor. Okulu uzattığı için katkı payı ücreti ödemek zorunda kalan öğrenci, bir de örneğin beş kredilik ders başına yaklaşık 49 TL ödemek zorunda kalacak.
Hesaplama ise şu şekilde:
(Katkı payı ücreti + ders kredi ücreti * kredi sayısı * 150/100)
Bu hesaplamayla öğrencilerin ödeyeceği tutarlar düşük gibi görünse de, alttan alınan ders sayısı ne kadar çoksa ‘eğitimin maliyeti’ de o kadar artıyor. Örneğin bir dönemde 30 kredi alan bir öğrenci 500 TL’ye varan bir ücret ödemek zorunda.
Üstelik ikinci öğretim öğrencileri için durum çok daha karamsar, çünkü bu eğitim türünde ‘kredi maliyetleri’ çok daha yüksek. Öğrencilerin birçoğu sadece tek dönem için 1000 TL’den daha fazla maliyetle karşı karşıya.
Birinci öğretimde okulu uzatanların yanında uzatmasalar dahi ikinci öğretim, açıköğretim, uzaktan eğitim, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, yabancı öğrenciler sistemin mağdur ettiği kesim olacak. Mühendislik, tıp, güzel sanatlar fakülteleriyse ders ücretlerinin en yüksek olduğu fakültelerden.
YÖK bazı maddeleri iptal etti, ‘insafa geldi’
Bununla birlikte, YÖK 6569 Sayılı Kanunun 29.maddesi ile 2547 Sayılı Kanunun 46. maddesinde yaptığı değişikle ‘az da olsa’ insafa gelmiş denebilir.
Zira değişiklikler öncesinde YÖK, aynı dersi üç kez alan öğrencilerden kredi başına yüzde 50, dört sefer alan öğrencilerden yüzde 100, beş sefer ve üzeri alan öğrencilerden ise yüzde 300 daha fazla katkı payı ücreti alacaktı.
Hatta sadece okulu uzatanlar değil, normal eğitim süresi içinde olan öğrenciler dahi bir dersi üç kez alıyorsa dersin bedelini ödemek zorunda kalacaktı. Gelen tepkiler üzerine bu uygulamadan cayan YÖK ‘katlamalı harç uygulaması’nı ‘hafifletti’.
Aynı ‘kabus’ birçok üniversitede
Katlamalı harç uygulaması öğrenciler için bir ‘kabus‘u aratmıyor. Henüz kamuoyunda çok gündeme gelmemesi, üniversitelerin yarıyıl tatilinde olması, her üniversitenin farklı zamanlarda kayıt sistemlerini açıklaması öğrencilerin birçoğunun durumdan haberdar olmamasının sebepleri arasında.
Haberdar olanlar ise duruma fazlasıyla tepkili. Geçtiğimiz hafta uygulamanın duyurulduğu Uludağ Üniversitesi’nde yarıyıl tatiline rağmen şimdiden 4000’e yakın imza toplanmış durumda.
Uluslararası İlişkiler öğrencisi Ömer Gül, “Birçok insanın haberi yok. Sosyal medya üzerinden örgütlenmeye çalışıyoruz. Kritik olan çoğu arkadaşımız evinde olduğu için eylem de yapamıyoruz. Eğitim maliyetleri çok yükselen arkadaşlarımız var” diye konuşuyor.
‘Tepki ölçüyorlar’
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Şehir Planlama bölümünden Burcu Yanar, sistemin paralı eğitime geçişte bir adım olduğu görüşünde.
Yanar, “Tepkiyi ölçüyorlar sanırım. Okullar iyice ticarethaneye dönmüş durumda zaten. Okulu uzatmak ya da uzatmamak öğrencinin kararı; çalışıyordur ya da farklı sebepleri vardır bunun için. Tembeldir diyip kestirip atamazsınız. Rektörler bu imajı çizerek uygulamayı meşrulaştırmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
Yanar, öğrencilerin barınmadan, eğitim ve gıdaya kadar harcamalarının zaten fazla olduğunu belirterek, “Buna kesinlikle karşı durmak gerekiyor” dedi.
‘Bir an önce okulu bitir ucuz işgücü ol’
İTÜ Makine Mühendisliği’nden Efe Ersöz de mağdur öğrencilerden. Bunun üniversitede dersler dışında da faaliyetleri bulunan öğrencileri cezalandırmak anlamına geldiğini belirten Ersöz, “Üniversite entellektüel gelişiminizi arttıracağınız, kendinizi geliştireceğiniz yerdir. Ama bunun yerine ‘Bir an önce okulu bitir ya ucuz işgücü ol, ya da işsiz kal’ diyorlar”diye konuştu.
Ersöz farklı bir noktaya daha dikkat çekti: “Okulun uzaması bazı durumlarda doğaldır bile denilebilir. Mesela İTÜ Makine’de bir söz var: Makine’yi dört senede bitiren dört sene kaybeder ama beş senede bitiren bir sene kaybeder. Bu biraz da böyle.”
İki kez cezalandırma
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Yar. Doç. Görkem Doğan da sistemin ‘garabetine’ dikkat çekiyor. Doğan, öğrencilere çifte bedel ödetileceğini belirterek, “Bu öğrencilerden okulu uzattıkları için zaten harç alıyorsunuz. Bir de ders başına katlamalı ücret alarak öğrencileri iki kez cezalandırmış oluyorsunuz” dedi.
#katlamaliharcahayir
Sosyal medya üzerindeki yorumlara bakıldığında da benzer sonuçlarla karşılaşılıyor. Farklı üniversitelerden birçok öğrenci change.org’da imza kampanyası düzenlerken, bazıları da Ekşi Sözlük’te bu durumda eğitime devam edilemeyeceğini yazıyor.
Son olarak öğrenciler sosyal medyada #katlamaliharcahayir adlı bir etiketle seslerini duyurmaya çalışıyor.
Nur Banu Kocaaslan
(Diken)