Antikapitalistler, dün savaşa karşı gidilen grev kapsamında yapılan eylemlerde yeni kampanyası "Umudumuz barışta" bildirileri dağıttı.
"Bu bir başlangıç olsun" başlıklı bildiri şöyleydi:
"Emek örgütlerinin savaşa karşı aldığı grev kararı kuşkusuz çok önemli. Bir bütün olarak Kürt halkını hedef alan savaş emekçiler üzerinde de baskıyı arttırıyor.
Bunun birkaç sebebi var. Savaşı sürdürebilmek ve meşrulaştırmak amacıyla tüm kanallardan pompalanan milliyetçilik işçi sınıfını bölüyor ve birbirine karşı kışkırtıyor. Aynı zamanda savaşı bahane eden AKP hükümeti büyük bir baskı mekanizmasını eşitlik ve özgürlük taleplerine karşı kullanacağı zemini yaratıyor. Hükümete karşı her tür muhalefet ve talep hain olarak damgalanmanın aracı hâline getiriliyor, sendikalar ve kitle örgütleri susturulmaya çalışılıyor.
Bu ortamda AKP hükümeti emekçilere karşı en büyük saldırılarını hazırlıyor, kıdem tazminatını ve iş güvencesini ortadan kaldırmaya çalışanları disiplin altına alacak Özel İstihdam Büroları’nı hayata geçirmeye çalışıyor. 1 Kasım seçimleri boyunca anlattıkları istikrar bu: Emekçiler için güvencesizlik ve yoksulluk, patronlar için dikensiz gül bahçesi!
657’yi değiştirerek memurları kolayca işten atabilecekleri bir düzenleme yapmaya çalışmalarıyla, emperyalist savaşa ortak olma ve Kürt halkına dönük bir savaş yürütmeleri arasında doğrudan bir ilişki var.
Egemenlerin en büyük korkusu ise batıdaki emekçiler arasında Kürt halkı arasında barış talebiyle kurulacak köprüler. 10 Ekim’de barış isteyenleri hedef alan IŞİD bombaları da, Suruç’ta gençleri katleden bombalar da, gösteriler ve grevlerin yasaklanmaya çalışılması da Türkiye’nin batısından güçlü bir barış sesinin yükselmesini engellemeyi hedefliyor.
Bu durumda emek örgütlerine önemli bir görev düşüyor. Barış için grevler örgütlemek. Ancak emek örgütleri tarafından bugün ilan edilen iş bırakma eylemi yeterli değil. Karardan bir hafta önce duyurulan, yaygınlaşması için yeterli çaba göstermek için vakit bile olmayan, tüm emekçileri kapsamayan eylem kararlarıyla bu görevi başarabilmemiz mümkün değil.
Biz emekçilerin yapması gereken grevleri aynı zamanda bir örgütlenme aracı görmek, işyerlerinde yapacağımız etkinliklerle tüm emekçilere savaşın neden emekçilerin çıkarlarına aykırı olduğunu, milliyetçiliğin neden bizi böldüğünü, Kürt halkıyla dayanışmanın önemini anlatmak. Bugünü bir başlangıç saymalı, önümüze gerçek bir grevi örgütleyebileceğimiz bir takvim koymalı ve bunu tüm işyerlerinde yaygınlaştırmalıyız.
KESK ve DİSK, hem kendi tabanlarına hem de diğer sendikalarda örgütlü olan emekçilere seslenerek aşağıdan bir grev örgütlemeyi başarabilir. Hem ekonomik baskıya hem de savaşa karşı omuz omuza mücadele etmeliyiz. Mevcut baskı ve savaş ortamına karşı çıkmanın en önemli yolu budur.
Türkiye devleti ve AKP hükümeti içeride ve dışarıda tüm askeri saldırılarına son vermeli, ordu kışlaya dönmelidir. İş güvencemiz ve kıdem tazminatımıza dokunmayı aklından bile geçirmemeli, savaşa ve silahlanmaya harcanan parayı emekçilere aktarmalıdır.
Biz Antikapitalistler olarak, savaşa ve kapitalizmin getirdiği yıkıma karşı birleşik bir mücadeleyi inşa etmek için mücadele edeceğiz.
Umudumuz barışta! Savaşı emekçiler durduracak!"
ANTİKAPİTALİSTLER