Oyumuz Umuda kampanyası aktivistlerinin dün İstanbul'da İsmail Beşikçi Vakfı'nda düzenlediği barış forumuna ilgi büyüktü.
“Oyumuz Umuda” kampanyası çevresinde buluşan yazarlar, akademisyenler, sanatçılar ve aktivistler, dün akşam İsmail Beşikçi Vakfı’nda bir barış forumu düzenledi.
Forumun moderatörlüğünü yapan Deniz Güngören, kafasında en ufak bir soru işareti olanları dahi ikna etmek istediklerini, bu yüzden neden HDP'ye oy verilmesi gerektiğini tartışacaklarını dile getirdi.
"Baş terörist devlet"
Daha sonra söz alan gazeteci Necmiye Alpay, terörizmin tanımını yaparak, “Terör, terörizm, terörist, bütün devletlerin kullandığı bir kriminalize etme ve şeytanlaştırma yöntemidir. Bu yöntem ile devlet bütün suçlarını, hatalarını örtbas edip, kendini aklaştırıyor” diye konuştu. Terörizm kavramının Türkiye’de en fazla PKK için kullanıldığına dikkat çeken Alpay, halk olarak herkesin bu sıfatın altında kaldığını dile getirdi. Necmiye, “Bu şeytanlaştırmayı bizzat baş terörist olarak devlet yapıyor” diyerek, bu kavramların üzerinde ısrarla durulmasının gerekliliğine dikkat çekti.
"AKP'nin amacı barışı inşa etmek değil"
Yazar Cafer Solgun, Kürt sorununun günümüze büyüyerek ve ağırlaşarak geldiğinin altını çizerek, “Kürt sorununa karşı devletin tutumu hiçbir zaman esnemedi. Sürekli vahşetle, ölümle, zorbalıkla Kürt siyaseti bastırıldı. Fakat bu tutum PKK ile halkın bütünleşmesine zemin oluşturmuştur. PKK’nin var olmasını sağlayan, Kürtlere yönelik inkâr politikası olmuştur” şeklinde konuştu.
90’lı yıllarda Kürtlere karşı devletin takındığı tutumun sistematik olarak ilerlediğini ifade eden Cafer, “AKP’nin amacı barışı inşa etmek değil, barışı bir taktik olarak kullanmak olmuştur. Çözüm süreci ile istedikleri barış değil, sadece örgütün safları bırakmasıydı. AKP’nin hedefi terör ve terörist kavramlarını güçlendirerek, Türk ulusal hareketini güçlendirmek, kendi meşruiyetini ve varlığını devam ettirmektir. Bizim elimizdeki tek silah, tek yöntem barıştır” ifadelerini kullandı.
"Totaliterizme karşı HDP"
Akademisyen Ferhat Kentel, Türkiye devletinde totalitarizmin her zaman bir rejim olarak karşımıza çıktığına değinerek, “Kürt hareketi her zaman bu totalitarizme karşı direniş göstermiştir. AKP kendi sınıfını yarattı. İçinde yolsuzluklarla ve kayırmalarla bu sınıf yaratıldı. AKP devletleşti. Bu da totalitarizmi bu süreçte güçlendirdi” dedi. Totalitarizmi “insanlara bir şeyi söylettirmemek değil, bir şeyi söylettirmek mecburiyeti” olarak tanımlayan Kentel, “7 Haziran’da totalitarizme karşı HDP bir umut oldu. Oyumuz umuda, totalitarizme karşı oyumuz HDP’ye” şeklinde konuştu.
"Umut için HDP"
Yazar Alev Karaduman, AKP’nin ortaya çıkış sürecinin kendisinin gençlik çağlarına denk geldiğini dile getirerek, “AKP döneminde organize bir devlet terörü var. Başımıza her şey gelebilir. Tam da bu kaygının karşısında bir umut olarak HDP göründü. HDP’nin bizi komşumuza, komşumuza bizi anlattığını gördük. HDP halkları kaynaştırmaya çalışıyor. Tek dil, tek, yürek, tek kalpten ziyade çok yürek, çok kalp, hep beraber diyen HDP’nin desteklenmesi gerekiyor. HDP demek kalbi umut için atmak demek” dedi.
"Ankara’daki patlama Kürt halkına yönelikti"
DSİP Eşsözcüsü Meltem Oral, Ankara Katliamı sırasında olay yerinde olduğunu belirterek başladığı sözlerine, “Bu mitingi gerçekleştirebilseydik, Kürdistan’dan uzanan o eli batı tutmuş olacaktı” diyerek devam etti. Yıllar sonra günümüzde yaşanan katliamlar için hala “Hesap soracağız” denmemesi gerektiğini dile getiren Oral, “Ankara’daki patlama özellikle Kürt halkına yönelikti. İşçilere yönelikti. Aynı zamanda batıya uzatılan ele bir saldırıydı. Kürt halkına verilen desteğe saldırıydı” dedi.