Dün Suruç'taki bombalı saldırıdan kurtulan Merve Kanak, Pınar Gayıp ve Garip Çelik, katliamı anlattı.
Kanak, yaşadıkları bir yazı ile kamuoyuna duyurdu, "Ölmek mi daha iyi şimdi, yaşamak mı?" diye sordu. Kanak'ın yazısı şöyle:
"Suruç'ta akşam oldu.
Otobüste türküler söylediğimiz insanları öldürdüler. Halay çektiğimiz insanları öldürdüler. Muhabbet ettiğimiz, orada olduğuna şaşırdığımız, meslektaşımız olan insanları öldürdüler. Amara bahçesinde beraber kahvaltı ettiğimiz, gülüştüğümüz, karpuz yediğimiz insanları öldürdüler. Teori, siyaset tartıştığımız insanları öldürdüler. İdeolojisi birbirinden farklı olan ama devrim gerçekliğinin birbirlerini buluşturduğu insanları öldürdüler.
Hepimiz iyi insanlardık. Hepimiz bir hayali gerçekleştirmeye gidiyorduk. Oyuncaklarımız vardı çocuklar için üç poşet, anlatabiliyor muyum?
Yoldaşlarımızın cesetlerine basmamak için dikkatlice yürüdük. Anlatabiliyor muyum?
Kürtçe ağıtların neden bu kadar acı olduğunu öğrendim. Anlatabiliyor muyum?
Tesadüfen hayatta kalmışlar için zor bir akşam ve aklımızda yalnız bir soru: Ölmek mi daha iyi şimdi, yaşamak mı?"
"Yoldaşlarımı katlettiniz"
Saldırıdan yara almadan kurtulan Pınar Gayıp ise "Suruç yanıyor" diyerek öfkesini ve acısını dile getirdi. Gayıp, katliamdan sonra şunları yazdı: "İŞİD'in yaktığı Kobanê'yi kuracaktık, barış için gelmiştik. Canlı bomba soktunuz aramıza, barış sloganları atan yoldaşlarım şehit düştü. Yaralıları taşıdığımız araçlara gaz bombası atıyorsunuz. Polisler karşımızda gülüyor. Nasıl insanlarsınız siz? Beş dakika önce sarıldığım, hasret giderdiğim yoldaşlarımın etleri paramparça dağıldı. Suruç yanıyor. Yoldaşlarım şehit düştü, yoldaşlarımı katlettiniz."
"Cesetlerin altında kaldık"
Garip Çelik de, "Cesetler her yere yayıldı. Cesetlerin altında kaldık" diyerek katliam anını anlattı.
Çelik'in anlatımı şöyle: "Basın açıklaması için gitmiştim. Gençler basın açıklaması yapacaktı. Hangi koşullarda Kobane’ye geçeceklerini anlatıyorlardı. Tam foto çekmeye çalışırken çok şiddetli bir patlama oldu. Cesetler her yere yayıldı. Cesetlerin altında kaldık o derece şiddetliydi. Tam basın açıklaması yapılırken oldu. Patlama diyoruz ama patlamanın şekli belli değil, canlı bomba olabilir. Bu daha önce tasarlanmış. İntihar saldırısı olabilir, çözemedik. Gerçekten çok büyük bir kargaşa yaşandı. Kamera elimdeydi, insanlar şoka girdiler, sonra yaralılar taşınmaya başlandı. Ambulanslar çok geç geldi. Araçlar yaralıları almak istemedi, kargaşa çıktı. Polisler havaya ateş etti. İnsanlar ağlayarak geliyor. Sabah yolda kontrol yoktu ama sonra gelenler kontrol edildi alana gelirlerken. Planlanmış olabilir. Biz İstanbul’dan geldik. Dün yola çıkıp geldik. Amara Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yapılıyordu. Patlama olurken kameram açıktı çekim yapıyordu, alttan üste doğru patlama oldu. Mantık olarak poşet içinde veya yerde olması mantıklı gelmiyor, canlı bomba ihtimali var. Kitlenin tam ortasında oldu. İstanbul’dan birlikte geldiğim arkadaşlarım hayatını kaybetti."
(ETHA)