Yunanistan'daki referandumda "Hayır" oyu açık ara farkla kazandı. DSİP Eşsözcüleri Meltem Oral ile Şenol Karakaş ve Başlangıç dergisinden Foti Benlisoy'a sonuçlara ilişkin görüşlerini sorduk.
Yanıtlar şöyleydi:
Meltem Oral (DSİP Eşsözcüsü):
"Bugün, uzun soluklu bir mücadelenin önemli aşamalarından biri kat edildi. Bu mücadele, 2008'den bu yana kendisini Avrupa'nın efendisi olarak gören Avrupa Birliği kurumlarının ve IMF'nin yoksulları daha da yoksullaştıran politikalarına karşı yürütülen bir mücadele. Üstelik referandum sonuçları, yıllardır sokakta olup bitenlerin sadece istatiksel bir yansıması. 30'dan fazla genel greve imza atan Yunanistan işçi sınıfı, yıllardır işten çıkarmalara, yaşam standartlarının düşürülmesine ve maaşlarının kesilmesine karşı kararlı bir kavga veriyor. Yunan halkı uluslararası medya tarafından oluşturulmaya çalışılan algıdaki gibi 'önce çalışmayıp borçlanıp şimdi de ödemeyeceğim diyen şımarık bir çocuk' değil. 'Bankaların borcu için daha fazla arabada yaşamaya mahkûm değilim' diyen ve kendi kaderini kendi mücadelesiyle belirleyen örgütlü bir işçi sınıfı. Yunanistan işçilerinin mücadelesiyle dayanışmalıyız. Onlardan ilham almalıyız ve öğrenmeliyiz. Neoliberal politikaların sürdürülebilir olmadığı gerçeği Yunanistan'da sadece ortaya kondu. Sorunun çözülmesi için İspanya'dan Türkiye'ye, İngiltere'den İtalya'ya ve dünyanın dört bir tarafına uluslararası işçi sınıfının mücadelesini ortaklaştırmalı ve büyütmeliyiz."
Foti Benlisoy (Başlangıç dergisi):
"Yunan emekçileri, IMF ve AB’nin dayattığı yapısal uyum programına çok güçlü bir “hayır” dedi. Bu sadece Yunan işçi sınıfı için değil, bütün Avrupa emekçileri için büyük bir zaferdir. Sermayenin, medyanın, AB yetkililerinin bilinçle kışkırttığı korku iklimine rağmen “hayır” oylarının “evet” karşısında ezici bir zafer elde etmesi, Yunan emekçilerinin kaderlerine sahip çıkmak için nasıl bir kararlılık içerisinde olduğunu göstermiştir. Referandumla aylar süren müzakere parodisi son bulmuş, halk yeniden kendi kaderini ellerine almak için sahneye çıkmıştır. Syriza liderliğinin bu sonucu yanlış yorumlamaması gerekir. Bu zafer hükümete, AB ve IMF ile kotaracağı daha “ılımlı” bir yeni kesinti programı için verilmiş bir açık çek değildir. Bu yoksulluğa, işsizliğe, krizin bedelinin emekçilere ödetilmesine, krizden emeğin ucuzlatılıp güvencesizleştirilmesiyle çıkılması şeklindeki sermaye saldırısına verilmiş bir “hayırdır”. Bu “hayırın” devamı, sokaktaki, okullardaki, iş yerlerindeki, meydanlardaki mücadelelerle gelecektir."
Şenol Karakaş (DSİP Eşsözcüsü):
"Ortalıkta dolaşan hayaletten daha fazla bir şey!
Yunanistan’da işçi sınıfı bir zafer daha kazandı. Syriza’yı iktidara taşıyarak bir zafer kazanmıştı. AB finans merkezlerine ve tefecilerine karşı referandumda ezici bir “Hayır” oyu vererek bir zafer daha kazandı. Öncesinde, egemen sınıfın krizin faturasını işçilere ve yoksullara yükleme programlarına karşı sayısız grev, işyeri işgali ve genel grevle muazzam bir deneyim kazanmıştı. Bu deneyimler, Yunanistan’da işçi sınıfının boyun eğmemesini, tersine hem kendi egemen sınıfına hem de küresel sermayenin en önemli bloğu olan AB egemen sınıfına güçlü bir tokat atmasını sağladı.
Kriz bitmedi. Farklı bir boyut kazandı. Hem Syriza hem de işçi sınıfı çok önemli bir eşiği geçti ve şimdi kara kara düşünme sırası Avrupa’nın burnundan kıl aldırmayan lordlarıyla Yunanistan sağında.
Bütün kibiri bir yana bırakıp, Yunanistan’da süren düpedüz sınıf mücadelesinden, yoldaşlarımızın sürdürdüğü mücadelelerden, kararlılıktan, yıllardır çok zor koşullarda sürdürdükleri meydan okumadan öğrenmemiz gerekiyor. Bir yandan öğrenmeye çalışırken, bir yandan da 13 yılda 8 kez grev ertelenmesinin yaşandığı kendi koşullarımızda, son bir yılda süren işçi hareketlerinin daha birleşik bir karakter kazanması için mücadele etmeliyiz. Metal sektöründe yaşanan direniş dalgasının bir başlangıç olduğu çok açık. Muktedirlerin Türkiye’de de, Yunanistan’daki sınıf kardeşlerimizin gururla “hayır!” dediği programın bir benzerini dayatacağı çok açık. Bu gece kalbimiz Yunanistan’da attı. Referandum zaferi, tüm dünya işçi sınıfı adına kazanıldı. Şimdi İspanya’da Podemos’un işi çok daha kolay, şimdi tüm kemer sıkma politikalarına karşı direnen tüm dünya ezilenlerinin işi çok daha kolay.
Ama şimdi zaferin tadını çıkartırken, Yunanistan işçi sınıfıyla acil bir dayanışma programını önümüze koymalıyız. Bu dayanışma programının ilk adımı, 7 Haziran’da HDP’nin kazandığı zaferle, kendi iç çelişkileri ve siyasal istikrarsızlığı daha da derinleşen egemen sınıfa karşı daha kitlesel, kazanmaya kararlı, birleşik bir mücadele örgütlemek olmalı. Kendi egemen sınıfımıza, Türk milliyetçiliğine attırdığımız her geri adım, Yunanistan işçi sınıfıyla, yoksullarıyla dayanışmada kilit bir rol oynayacak. Liberalizmin Avrupa Birliği projesi çökmüştür. Çöküş hâlindeki tefeciler, Yunanistan’dan intikam almak için planlar yapmaya başlamıştır. Biz de planlarımızı yapmalıyız, kapitalist Avrupa Birliği’ne karşı işçilerin Avrupa Birliği’ni örgütlemek için çok avantajlı bir konumdayız.
HDP’nin bambaşka etkenlerce belirlenen zaferi, Yunanistan’da referandum zaferi, sırada Podemos bekliyor. Artık korkarlar mı, titrerler mi, kendileri karar versin!"