DSİP Eşsözcüleri: “AKP'den kopuşları hızlandırmalıyız”

18.06.2015 - 21:19
Haberi paylaş

Sosyalist İşçi gazetesi, yeni sayısında DSİP Eşsözcüleri Meltem Oral ve Şenol Karakaş’la seçimden sonraki yeni mücadele dönemini konuştu.

Röportaj şöyleydi:

Seçim sonuçları ezilenlere hangi mücadele kapılarını araladı?

Meltem Oral: Seçim sonuçları, öncesinde başlayan ve giderek artan istikrarsızlıktan ayrı düşünülemez. Biz, seçimlerden sonra bu istikrarsızlığın tırmanacağını, şiddetleneceğini öngörüyorduk. Öngörülerimizi bile aşan bir düzeyde bu istikrarsızlık. Sadece AKP’nin hükümetten düşmesi değil istikrarsızlığın nedeni; AKP’nin uzun bir süredir çok başlı, çelişkili, kendi içinde gergin bir profil çizmesi. Allak bullak olmuş bir egemen sınıfla karşı karşıyayız. Seçimlerin ardından sıkıntısı artan bir egemen siyaset anlayışıyla karşı karşıyayız. Hükümet kuramıyorlar. Bir uzlaşma sağlayabilseler bile, bu uzun ömürlü bir hükümet olmayacak. Çok açık. Geçici bir koalisyon olacak. AKP bölünmüş durumda, egemen sınıf bölünmüş durumda. İdeolojik düzeyde, siyasal düzeyde, ekonomi alanında, devlet bürokrasisinde tam bir dağınıklık içindeler. AKP’li yıllar şeklinde özetleyebileceğimiz, sınıflar arasında istikrar ve egemen sınıfla işçi sınıfı arasında dengeli bir ilişki olarak tarif edebileceğimiz dönemin sonuna gelip bambaşka bir döneme girdiğimizin ilanıdır 7 Haziran seçimleri.

Şenol Karakaş: Bu istikrarsızlık, ekonomik büyümenin yavaşlaması, işsizliğin artışı, gıda fiyatlarının yükselmesi, Erdoğan’ın kendi tabiriyle ekonomide son üç yıldır süren patinajla doğrudan bağlantılı. Doğrudan bağlantılı olduğu bir etken de Gezi direnişi. AKP, Gezi direnişiyle birlikte tabiri caizse çerçeveyi dağıttı. Gezi direnişi AKP’yi sarsarken, egemen sınıf içindeki bölünmüşlüğü de derinleştirdi. Gezi, kendisinden önceki tüm mücadelelerin birikiminin bir ürünü olarak istikrarsızlık yaratırken, istikrarsız Türkiye, Gezi direnişine benzesin benzemesin, büyük mücadelelere gebe. Eski Türkiye sona erdi. Sadece AKP’li yılların Türkiyesi değil, 1980 darbesinden beri şekillenen Türkiye sona erdi. Bu Türkiye’de söz hakkı, diğer toplumsal güçleri birinci elden etkileme şansı örgütlü işçi sınıfının ellerinde. Son bir buçuk yıldır artan işçi eylemleri, “Yeni Türkiye”nin AKP ideologlarının sandığı gibi bir yeni siyasi ortam değil, işçi sınıfının siyaseti ve güç dengelerini etkileyeceği bir mücadele dönemini işaret ettiğini gösteriyor. Bu toplumda müthiş bir mücadele isteği var. Sayısız eylem, platform ve irili ufaklı direniş var. Bu sürece hazırlıklı olmayanlar politik zamanın dışına itilecekler.

Peki bu gelişmelerin içinde Kürt sorununda çözüm sürecinde hangi adımlar atılabilir?

Meltem Oral: Seçim sonuçları, özellikle Kürdistan’da HDP’nin AKP’yi tabela partisi hâline indirgemesi, çözüm sürecinin güvenli ellerde olduğunu kanıtlıyor. Çözüm sürecine ihanet etmeye devam edenler, seçim sonrası Kürdistan haritasını dikkate almak zorundalar. Bizler, MHP’li bir koalisyon bile kurulsa, belki bir süre çözüm sürecinde sertleşme yaşanabileceğini ama egemen sınıfın süreçten vazgeçemeyeceğini düşünüyoruz. Herkesin kırmızı çizgileri varken modaya uyup ben de bizim kırmızı çizgimizi ifade edeyim: Çözüm sürecine köstek olacak tüm hükümet ihtimallerine karşıyız ve herkesi şimdiden barış için mücadele etmeye çağırıyoruz.

Şenol Karakaş: Bazı insanlar bu konuda hiçbir utanma duygusuna sahip değiller. Çözüm sürecini Kürt halkının önüne bir şantaj aparatı olarak getiriyorlar. Çözüm sürecinin garantisi AKP’ymiş gibi. Bunu yapanlar, Dolmabahçe mutabakatını kimin sonlandırdığını düşünmeliler. Kim o kadar süreç görüşmesinin ardından “Kürt sorunu çözülmüştür” açıklamasını yaptı? Kim seçim kampanyası boyunca Kürt hareketini aşağıladı, hakaret etti? Kısacası çözüm sürecini kim bozdu? Kürt hareketinin bozmadığı açık. Kürt hareketi Abdullah Öcalan’ın belirlediği yönde ve yerde duruyor hâlâ. Bu yerin politik olarak ne kadar doğru bir yer olduğunu seçim sonuçları açığa çıkarttı. Kürt halkı çözüm sürecinden yana olan partiyi destekledi, çözüm sürecini bozan partiyi ise cezalandırdı. Çözüm sürecinin kaderini Erdoğan’ın başkanlık hayallerine endeksleyenler, işte şantajcılar bunlar. Bu süreç, Erdoğan’ın herhangi bir hırsına endekslenebilir mi? Kürt halkı açısından sürecin nihaî amacı siyasal statüko elde etmek. Bunun ise siyasal demokrasinin sınırlarının genişlemesi anlamına geldiği çok açık. HDP’nin Diyarbakır mitingi bombalandı. Aynı saatlerde Erdoğan, kendi mitinginde hâlâ Kürt hareketine öfke kusuyordu. Sadece Kürdistan’da yaşayan yoksullar değil, Batı’da yaşayan yoksullar da Erdoğan’ı cezalandırdı. Çözüm sürecini askıya alanın başına neler geldiğini 7 Haziran gösterdi. Hangi koalisyon olursa olsun, ağırdan alarak da olsa süreci devam ettirmek zorunda. Yoksa bizim istikrarsızlık olarak tanımladığımız süreç  bambaşka biçimler alarak derinleşir. Devlet ve egemen sınıf karar verecek. Kazananı olmayacak bir savaşı tercih ederlerse, savaşı başlatanlar olarak mağlup olacakları çok açık.

Siz önümüzdeki dönemde hangi politikaları öne çıkartacaksınız?

Meltem Oral: Kuşkusuz önce barış için büyük kalabalıkların sokağa çıkması için mücadele edeceğiz. Yeni dönemin dayattığı acil ihtiyaçlardan biri, işçi sınıfı hareketinin birliği. Bir Antikapitalist Blok’un inşa edilmesi, tüm mücadeleler içindeki antikapitalist özün açığa çıkması ve hareketin temel niteliği hâline gelmesi için çalışacağız.

Şenol Karakaş: İklim değişimini durduran küresel hareketin parçası olmak, nükleer santral yapımını durdurmak, barış kampanyası yapmak, kıdem tazminatını korumak, grev yasaklarını engellemek, iş cinayetlerini durdurmak, kadın cinayetlerine karşı büyük bir hareket örgütlemek, emekçilerin bütçeden daha fazla pay almasını sağlamak için yeni bir Emek Platformu’nun örgütlenmesine yardımcı olmak, Ermeni soykırımıyla nihaî bir yüzleşmenin gerçekleşmesini sağlamak, ırkçılıkla, her türden Nazizm özentisiyle mücadele etmek ve tüm bu başlıklarda mücadeleyi birbirine bağlayacak bir Antikapitalist Blok’un, binlerce aktivistin hareketinin örgütlenmesine yardımcı olmak.

Meltem Oral: Biz daima küresel antikapitalist hareketin bir parçası olduk. Her zaman dünya çapında mücadelelerden ilham aldık, bu hareketi etkilemeye çalıştık. İstikrarsız koşullarda dinamik, esnek, herkesle beraber bir kitlesel hareket örgütlemek ve radikal, yeni bir sol muhalefet inşa etmek bizim en temel hedeflerimiz.

Bültene kayıt ol