Sosyalist İşçi gazetesi, toplumsal muhalefetin içinden HDP'yi destekleyen isimlere 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarıyla ilgili görüşlerini sordu.
Yanıtlar şöyleydi:
Yıldız Önen (Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu): "Savaş çığırtkanlarını tarihin çöplüğüne göndereceğiz"
7 Haziran seçimleri, Türkiye’nin en büyük barış eylemi oldu. Seçim süreci boyunca savaş çığırtkanlarının, çözümsüzlükten yana olanların bütün saldırılarına rağmen, toplumun büyük çoğunluğu barıştan yana olduğunu kanıtladı. Saldırılar, bombalar ters tepti ve halk ‘her şeye rağmen barış’ dedi. Her türlü karalama kampanyasına rağmen barışın gerçek savunucusunun HDP olduğu görüldü. Bu kazanım, aynı zamanda on yıllardır savaşın bitmesi için mücadele verenlerindir.
Seçimin hemen ardından açıklama yapan Yalçın Akdoğan fena hâlde yanılıyor. Akdoğan barışın teminatının ‘Çözüm süreci bitti, Kürt sorunu yok’ diyen AKP olduğunu iddia etti. ‘Çözüm sürecinin anca filmini yaparlar’ dedi. Barışın teminatı barajı yıkan milyonlardır. Artık Öcalan’la görüşmelerin başlaması, çözüm sürecinin devam etmesi, Kürt halkının taleplerinin karşılanması için daha güçlüyüz. Biz zaferimizin filmini çekerken, savaş çığırtkanlarını tarihin çöplüğüne göndereceğiz.
Kemal Başak (DSİP MK üyesi): "İşçileri ve yoksulları sola çekecek bir zafer"
6 milyon 55 bin oy ve yüzde 13,1 oran ile 80 sandalye kazanarak, Türkiye’nin en büyük şehrinde faşist partiyi geride bırakarak muazzam bir zafer kazandık. Bir kıyaslama yapmak gerekirse, 50 yıl önce Türkiye İşçi Partisi yüzde 3 oyla 15 vekil çıkarmıştı. O yüzde 3 oranındaki oyun verdiği güven, birkaç yıl sonra devasa bir işçi hareketinin, devasa bir sol hareketin ortaya çıkmasına hizmet etmişti. Şimdi, yüzde 13 oranı ile çok daha büyük, çok daha kitlesel bir sol hareketin ortaya çıkması için gereken zemin ortaya çıktı.
Kuzey Kürdistan’da AKP’yi kelimenin tam anlamıyla sandığa gömen, metropollerde AKP’nin altını oyan, seçim kampanyası boyunca muhatap olduğu cinayetlere, katliam girişimlerine karşı soğukkanlılığını koruyan, barış isteğinden geri adım atmayan Kürt halkı, bu zaferin arkasındaki temel güç. Ama örgütsüz bir halkın bu başarıyı sağlaması mümkün olamazdı, dolayısıyla PKK lideri Abdullah Öcalan’ın görüşü doğrultusunda bütün illerde seçime girme kararlılığı gösteren Kürt Özgürlük Hareketi bu zaferin mimarıdır.
Diğer taraftan alınan 6 milyon oyun kayda değer bir kısmı Batı’da yaşayan Türklerden geldi. Elbette bu “Batı” oyları içinde CHP’den gelen oylar var, ancak ilk kez oy kullanan Gezi gençliğinin de ağırlığı var.
Sokakta mücadele eden kitlelerin getirdiği bu sonuç, 7 Haziran’da HDP dışında, özellikle AKP’ye, oy veren işçileri ve kent yoksullarını da sola çekecek ölçüde bir zaferi barındırıyor.
Çağla Oflas (Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Platformu): "Ermeniler, Süryaniler, Ezidiler, Romanlar mecliste"
Seçimlerin hemen ardından, öncesindeki gerilimin ne kadar yapay olduğu ortaya çıktı. Erdoğan’ın gittikçe sağa kayarak ırkçı ve milliyetçi söylemiyle yarattığı gerilim, 6 milyon insanın halkların kardeşliğinden yana oy kullanmasıyla bir anda eridi. HDP’nin başarısı, sokakta ırkçılığa karşı mücadele edenlere güven verdi. Soykırımın 100. yılında parti programında bunu ele alan, Ermeni, Süryani, Ezidi, Roman adayları olan bir partinin başarısı, mücadeleye de yansıyacak. Ermeni soykırımının tanınması, özür dilenmesi, tazminat ödenmesi, nefret suçları yasasının çıkması, ırkçılığın cezalandırılması, milliyetçi saldırganlığın geri püskürtülmesi, Suriyeli sığınmacıların haklarının tanınması için verdiğimiz mücadele artık daha güvenli devam edecek. Üstelik bu taleplerimizin pek çoğunu kazanabileceğimize dair artık daha umutluyuz.
Ümit İzmen (Ekonomist): "Sınıfsal çıkarlar üzerinden siyaset güçlenecek"
Sevincimiz çok büyük. Bizim kuşağın ömrü hayatında yüzünün güldüğü tek seçim bu.
7 Haziran seçimleri Türkiye tarihinin en kritik seçimleri idi. Bu seçimler her şeyden önce, darbelerden medet uman siyaset tarzı karşısında doğru politika yapmanın, yani sorunları ve öncelikleri doğru tarifleyip, doğru pozisyonlar almanın önemini gösterdi. İkincisi, bu seçimler 12 Eylül anayasasına muazzam bir darbe vurdu. “İrticayı ve bölücüleri” meclis dışında bırakmak için sistemin tam kalbine yerleştirilmiş olan yüzde 10 barajı, bir bumerang gibi ters tepti.
Seçim sonuçları, Türkiye’nin önündeki en büyük önceliğin barış sürecinin devam etmesi olduğunu gösteriyor. HDP’nin oylarındaki muazzam artış kadar, artık barış sürecinin önünde engel hâline gelmiş olan AKP’nin oylarındaki erozyon da bu durumun kanıtı.
Belli ki HDP’nin oylarındaki esas artış, daha önce AKP’ye oy veren Kürtlerden geldi. Yani 7 puanlık artışın rahat 5 puanı AKP’den geldi. Belki en fazla 2 puanı daha önce CHP’ye oy veren seçmenlerden geldi. Ama daha önce CHP’ye giden bu oylara ben emanet oy demekten yana değilim. Çünkü kendi çevremdeki gözlemim, AKP döneminde CHP’ye emanet olarak verilmiş sol oyların şimdi HDP’ye kaydığı biçiminde. Şimdi önemli olan bu yüzde 13 oyu konsolide edebilmek. Bunun için de CHP’den gelen oyları olduğu ka-dar AKP’den gelen oyları da dikkate almak gerekecek. CHP seçmeni görece olarak daha yüksek gelirli, buna karşılık AKP seçmeni görece olarak daha düşük gelirli ve emeği ile çalışan kesimlerden geliyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde sınıfsal çıkarlar üzerinden siyasetin de güçleneceğini göreceğiz.