Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) genel seçim sonuçlarına ilişkin bir yazılı açıklama yayımladı.
Açıklama şöyleydi:
"7 Haziran seçimlerinin kesinleşmeyen sonuçlarına göre, HDP yaklaşık yüzde 13 oranında oy alarak meclise girdi.
Her şeyden önce, bu müthiş bir politik başarıdır.
Bu, tüm ezilenler, dışlananlar, yok sayılanlar açısından muazzam bir zaferdir.
Seçimlerin en önemli sonucu, HDP’nin barajı kelimenin tam anlamıyla parçalaması, 12 Eylül darbesinin yasakçı, ırkçı zihniyetini tarumar etmesidir.
Seçimlerin ikinci sonucu, iktidar partisi AKP’nin benzersiz yenilgisidir. Doğru, AKP yine birinci partidir ama 2011 seçimlerine göre yaklaşık yüzde 15 oy kaybetmiştir.
Erdoğan’ın başkanlık hayalleri suya düşmüştür.
AKP, nobranlığının, kibrinin, sağcılaşmasının, yasakçılığının, rantçılığının, polise emir vererek işlettiği cinayetlerin, Soma’da 301 madencinin ölmesine neden olan neoliberal sermaye yanlılığının, Roboski’nin, Berkin Elvan’ın annesini yuhalatmanın, çözüm sürecini sonlandırmanın, "Kürt sorunu yoktur" açıklamalarının, Gezi direnişine hunharca saldırmasının, Erdoğan’ın bulaştığı yolsuzlukların, İç Güvenlik Paketi gibi yasakçı uygulamaların, Ergenekoncuları serbest bıraktırmanın, yargıyı kendine bağlı hizmetkârlara dönüştürme çabasının, nefret söylemini yaygın bir şekilde kullanmanın sonucunda benzersiz, çok ağır bir mağlubiyet aldı.
Seçimler, AKP tabanının şımarık, sağcı ve ukala AKP liderliğinden koptuğunu gösteriyor. Bu kopuş şüphesiz daha da hızlanacak.
7 Haziran, AKP’nin tüm Türkiye’de gerilemesinin yanı sıra, Kürdistan’da silinmesine tanık olduğumuz bir gün. Abdullah Öcalan’ın başlattığı çözüm sürecini başkanlık hırsı nedeniyle bozan Erdoğan, sadece seçimlerde yaşanan gerginliğin değil, AKP’nin yenilmesinin de ilk sorumlusudur. Batıda AKP’ye oy veren işçi ve emekçilerin bir bölümünün AKP’den kopması gibi, Kürdistan’da da AKP’den medet uman kitleler AKP’den kopmaya başladılar.
Emin olalım ki bu kopuş hızlanarak devam edecek.
Erdoğan, parlamenter sistemin bekleme odasına alındığını söylüyordu. Suç işleyerek meydan meydan geziyordu. Şimdi, Erdoğan’ın başkanlık hayalleri bekleme odasına bile değil, buzluğa kaldırıldı. Bunun yerine HDP eşitlik, adalet ve en önemlisi barış özleminin ne kadar güçlü olduğunu kanıtladı, barajı paramparça etti ve meclise girdi.
Bu aynı zamanda, barış sürecini başlatarak siyasetin normalleşmesine büyük bir katkı sunan Abdullah Öcalan ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin de zaferidir. Bu hareket, seçim kampanyası boyunca defalarca saldırıya uğramasına, Erdoğan’ın hakaretlerine maruz kalmasına rağmen, çatışmayı değil barışçıl demokratik siyaseti kesintisiz olarak sürdürdü, bu sayede bütün provokasyonları boşa çıkarttı. Bir yandan barış sürecine sahip çıkan parti olduğunu, öte yandan da çatışma ve nefret dilini kullananın AKP ve Erdoğan olduğunu kanıtlayarak çok önemli bir başarıya imza attı. Mevcut ırkçılığa, milliyetçiliğe ve devlet geleneğine rağmen Abdullah Öcalan’ın yoldaşlarının Türkiye’de siyasetin merkezine girmesi, egemen sınıflar açısından büyük bir yenilgidir.
Seçimin bir öteki sonucu da, CHP’nin aldığı sonuçtur. CHP’yi kaçınılmaz bir kriz bekliyor. Ana muhalefet partisinin, iktidar partisi bu kadar oy kaybederken yerinde sayması, CHP’nin Türkiye’nin temel politik tartışmalarından kaçınarak sürdürdüğü politik seçim kampanyasının ne kadar sığ olduğunu açığa çıkartmıştır. CHP liderliği derhal istifa etmelidir.
Seçim sürecinin tek olumsuz sonucu, MHP’nin oylarını artırması olmuştur. Sıçrama yapamasa da, aldığı oylarla MHP'nin muhtemel bir koalisyonun ortağı olması ihtimaline karşı şimdiden uyanık olmak gerekir.
Önümüzdeki dönem, siyasi olarak hepimizi istikrarsızlık bekliyor. Ama bizler bu istikrarsız koşullara çok daha güvenli, çok daha umutlu, çok daha kazanma gücüyle dolu olarak giriyoruz. Egemen sınıf ise bu dönemi çatlaklarıyla, siyasal bölünmüşlüğüyle, kendine güvensizliğiyle karşılayacak. AKP’yi büyük bir kriz bekliyor. CHP’yi büyük bir kriz bekliyor. Hükümet kurma konusunda kriz, tüm egemen sınıf partilerini bekliyor.
Umudumuz çok büyük. Şimdi bu zaferin tadını çıkartma zamanı. Şimdi, mecliste 100. yılında "Ermeni soykırımını tanıyorum" diyen bir partimiz var ve 6 milyondan fazla oy almış durumdayız.
Kendimize güveniyoruz.
İş cinayetlerine, kadın cinayetlerine karşı olanlar; çözüm sürecini, barış sürecini, grev hakkını, yaşanabilecek bir ücreti, sendikalaşma hakkını, halkların kardeşliğini savunanlar, şimdi çok daha güçlü. Diyarbakır HDP mitinginde bombaları patlatanlar, bu bombaları savunanlar, bu bombaların patlayacağı iklimi yaratanlar kaybetti.
Bombalara, saldırılara, şiddete, aşağılamalara rağmen haklı olanlar, eşit koşullarda kardeşlikten yana olanlar kazandı.
Bu defa balkona çıkamayan Erdoğan’a bir mesajımız var: Şimdi konuşma sırası bizde! Ve bu daha başlangıç!
Meltem Oral-Şenol Karakaş
DSİP Eşsözcüleri
08.06.2015"