Zam zulüm işkence

23.03.2022 - 11:26
Haberi paylaş

Bu hafta iktidar blokunun kurmak istediği rejimin karakterini ortaya seren üç gelişme oldu.

Birisi Adana’da dini bir grubun eylemine yapılan polis müdahalesi.

Müdahaleyi şu ana kadar savunan tek kişi, beklendiği gibi, Devlet Bahçeli. Bahçeli, yürüyüş yapmalarına izin verilmeyen kitlenin bir bölümünü kaldırıma oturtup polis coplarını kırana kadar kafalarına vuran polislere, “alınlarından öpüyorum” diye seslendi.

Süleyman Soylu, işkence görüntülerini “yanlış oldu” diyerek eleştirdi, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Orantısız güç kabul edilemez” diyerek eleştirdi.

Bu eleştiriler yetersiz. Sadece iki polis hakkında soruşturma açıldı.

Oradaki kolluk kuvvetlerinin amirlerinden şiddet uygulayanına kadar hepsinin görevden el çektirilmesi ve özel hıncın arkasında yatan gerekçelerin kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor.

Eylem yapan insanlara sokak ortasında yapılan işkenceye sesiz kalınamaz. Eylemi yapan vakfın savunduğu fikirlerden bütünüyle bağımsız bir durumdur bu.

Anayasal hakkını kullanan insanlara yönelik bu aşırılaştırılmış ve hınç dolu şiddet, anayasal hakkını kullanmak isteyen herkesi hedef almaktadır.

Olayı kınamak yetmez!

Tüm sorumlular istifa etmeli, işkenceciler yargılanmalıdır.

Zengin olmanın güzelliği

Haftanın öne çıkan bir diğer konusu ise iktidarın ekonomi konusuna nasıl baktığıyla ilgili. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen bir toplantıda “Kur korumalı mevduat hesabı devam edecek. 23 Mart’tan itibaren 3 ay doluyor, çıkışların olup olmayacağını göreceğiz. Yatırımcının çıkması için bir neden yok. Hazineye olan etkisi de çok düşük. Çünkü Türk Lirası en düşük durumda, daha ineceği bir yer yok, vatandaş rahat olsun.”

Bir bakanın vatandaşı rahatlatmak için ekonominin battığını böyle itiraf ettiği bir örneğe daha önce tanık olmamıştık.

Aynı bakan, yabancı yatırımcılara karşılarında hiçbir bürokratik engelin olmayacağını, ne gerekiyorlarsa yapacaklarını söyleyerek, sermaye için hiçbir kuralı tanımayacaklarını ilan etmişti.

Daha önce de “Bu ülkede genç olmak, iş adamı, iş kadını olmak o kadar tatlı ki, o kadar güzel ki” diyerek halkın borcunu ödeyememekten korkan yüzde 68’ini, 100 liraya et satın almak, biraz daha ucuza ekmek satın almak için kuyruklarda zamanını öldüren yoksulları hiç önemsemediğini göstermişti. 

Bu ülkede patron olmak çok güzel gerçekten.

Ama işçi olmak bir işkence! 

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol