'Yeni Ekonomi Modeli' krize çözüm olabilir mi?

23.12.2021 - 11:14
Haberi paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan pazartesi akşamı "Dövize endeksli mevduat" planını ilan etti. Böylece saatler içinde dolar 18 liradan 12 liraya kadar indi.

İlk açıklamalarda vatandaşların döviz sattığı söylendi. Hâlbuki bankaların kapalı olduğu, işlemlerin sadece dijital olarak yapılabildiği bu saatlerde insanların bu işlemleri yapabilmesi çok kolay değildi.

Aradan geçen iki gün içinde, 20 Aralık Pazartesi ve 21 Aralık Salı günlerinde Merkez Bankası bilançolarından 7 milyar doların eksildiği anlaşıldı.

Geçen haftalarda ilan ederek açık bir şekilde kura müdahale eden Merkez Bankası, bu defa eski alışkanlığına geri dönmüş, arka kapı yöntemi ile kamu bankaları, bazı özel bankalar ve yurt dışı hesapları aracılığı ile döviz satmıştı.

Böylece “Erdoğan konuştu, kur düştü” algısını güçlü bir şekilde oluşturmak için Merkez Bankası ve bazı bankalar önemli bir rol oynadı. Anadolu Ajansı da döviz büfeleri önündeki kuyrukları gösterip, “vatandaş döviz bozduruyor” haberi yaparak algı güçlendirme çabasına katkılarını sundu. Oysa dövizin düşmesinde, gece saatlerinde açık olan birkaç döviz büfesinin etkili olabileceğini ileri sürmek tam bir komedi.

Merkez Bankası Aralık ayında döviz satış müdahalelerine başladı, 21 günde 17 milyar dolar satış yaptı. Brüt döviz rezervleri 21 Aralık gün sonu itibariyle 113 milyar dolara gerilemiş durumda.

Peki, bu ekonomi modeli nereye kadar işler. Merkez Bankasının elinde sadece ödünç döviz var, dolayısıyla sürekli döviz bozdurarak piyasayı baskılayamaz. 

Döviz hesaplarında bir çözülme yaşanmaz, çünkü önümüzdeki günlerde Türkiye ekonomisindeki sıkıntıların yanı sıra, dünya ekonomisindeki bazı gelişmeler nedeniyle de dolarda yükseliş bekleniyor. Dövize endeksli hesap, döviz hesabının yerini tutmaz.

Bu ay resmi enflasyonun en az yüzde 35’lere yükselmesi bekleniyor. Zamlar bütün hızıyla devam ediyor. Dövizin düşmesi nedeniyle ucuzlaması beklenen tek ürün akaryakıttı, ama hükümetin açıklamasına göre akaryakıtta da indirim yapılmayacak, inen bedel ÖTV olarak tahsil edilmeye devam edilecek.

Türkiye’nin CDS primi bu hafta 624’ü geçti. Yani kamu, özel bankaları, şirketler vb tüm kurumlar buldukları her borç için fazladan yüzde 6,24 ödüyorlar. Bu kadar yüksek CDS, borçlarını ödemekte güçlük çeken Arjantin gibi ülkelerde söz konusu. 

Erdoğan’ın ekonomi modeli yoksulluğu artırıyor

Erdoğan’ın ekonomi modeli, pimi çekilmiş el bombası gibi toplumun ortasına atıldı. Model patlayacak, uzun vadede Hazineyi iflasa götürecek, enflasyonu artırmaya devam edecek, bu da yoksulluğun daha da yaygınlaşmasına yol açacak.

Erdoğan, yeni açıkladığı tedbirlerle aslında örtülü faiz artırımına gitmiş oldu. Hem de faiz ödemelerinin yükünü bankalara değil Hazineye yükledi. Böylece emekçilerin ödediği vergiler bankalarda parası olan bir avuç zengine aktarılacak.

Bu ekonomi modeli ile enflasyonun azaltılması mümkün değil. TÜİK’in aralık ayı başında açıkladığı yüzde 24 enflasyon, önümüzdeki 3 ay içinde muhtemelen yüzde 40’lara çıkacak. Gerçek enflasyon ise şimdiden yüzde 100’lere ulaşmış durumda. 

Bu enflasyonist ortamda emekçilerin büyük bir çoğunluğu aşırı yoksullaşma ile karşı karşıya. Verilen asgari ücret zamlarının herhangi bir sorunu çözmesi mümkün değil. Çünkü bu zamlar kısır döngü halinde hemen enflasyona yansıyacak ve kısa sürede anlamını kaybedecek.

İşçi sınıfı ekonomik hakları için mücadele ediyor

İşçi sınıfı; hükümetin yoksullaştıran, aç bırakan ekonomi politikalarına karşı eylemlerine devam ediyor. DİSK ve KESK mitingler düzenliyor. Emekliler basın açıklamaları yapıyor. 

Şişe-cam işçileri toplu sözleşme taslağındaki zam taleplerini iki katına çıkardılar.

Toplu sözleşme görüşmeleri devam eden, görüşmelerde uyuşmazlık yaşayan Türk Metal ve Birleşik Metal-İş sendikaları fabrikalarda eylemlere başladılar. 

İşçilerin, memurların, emeklilerin ekonomik haklar mücadelesinin gücü, işçi sınıfının krize karşı durumunu belirlemesinde çok önemli olacak. 

Hükümetin ekonomi politikalarının Türkiye’yi  Çin mi, Arjantin mi, Venezüella mı yoksa Şili mi yapacağını, işçi sınıfının mücadelesi belirleyecek.

Bültene kayıt ol