“Çin modeli” adı altında eli sopalı neoliberalizmi dayatan Erdoğan yönetimine göre ekonomi 6 ay sonra düzelecek. Bu süre zarfında sabretmemizi, fedakârlık yapmamızı istiyorlar.
Muhalefetteki yaygın fikir 6 ay sonra bir erken seçim olacağı. Erken ya da 1,5 sonra zamanında seçime işaret ederek, emekçilere sandığı gösterip, beklemelerini öneriyorlar. İktidar nasıl olsa gidecek, bize oy verin yeter diyorlar. Muhalefetin başını çeken sermaye partilerinin yanı sıra seçimlere girmeye hak kazanmış irili ufaklı sol partiler de ittifak kurma telaşında.
Başkanlık rejimini krize sürükleyen yüzde 50+1 çoğunluk seçim ittifaklarını zorunlu kılıyor. Fakat HDP seçmenlerinin oyları olmadan meclise gidemeyecek küçüklükteki partiler için böyle bir zorunluluk olmadığı halde seçim ittifaklarını başlıca gündem olarak görmekte ve emekçilere yine sandığı göstermekteler.
Büyük bir ekonomik krize yuvarlandığımız bugün, işçilere fedakârlıklık yapmalarını söylemek yüzsüzlüktür. Açgözlü patronların iktidarı AKP, bile bile işçileri fakirleştirirken ne fedakârlık ne de seçimle kurtuluş için 6 ay bekleyemeyiz. Kaldı ki olası bir seçimde AKP+MHP ittifakının yenilgisi garanti de olmadığı gibi iktidar el değiştirince ekonomik ve siyasi krizin biteceğini söylemek de mümkün değil.
Bu zorlu süreç içinde gelişen ve kazanan bir dizi mücadele ise işçi sınıfının tüm kesimleriyle birlikte seçimleri beklemeden bugün haklarımız için mücadelenin, birleşik mücadelelerin büyütülmesinin gerekliliğini ortaya koyuyor.
Avukatların inatçı mücadelesi
Yargıyı kontrol eden iktidarın, savunmayı bölmek ve zayıflatmak için yaptığı atak avukatların yaptığı çok sayıda eylem ve Baroların Ankara yürüyüşünün ardından gelen TBB seçimleriyle püskürtüldü.
Bütünüyle antidemokratik koşullarda ve zorlaştırılmış delege sistemiyle yapılan Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde yok edilmek istenen ve avukatları temsil eden Barolar kazandı.
İktidarın kuklası Feyzioğlu’nun gidişi, iki yıldır sürdürülen bir mücadelenin ve bu mücadele içinde kurulan avukatların birliğinin eseridir.
Sağlıkçılar birleşti
Pandemiyle savaşın ön cephesinde fedakârca savaşan sağlık çalışanlarını bölme girişimi, son yılların en büyük mücadelelerinden birinin başlamasına neden oldu.
Doktorlara ek zam denirken, 38 ayrı branşta çalışan sağlıkçıların ücretlerini artırmayan iktidara karşı sağlıkçılar statü vb. ayrımı yapmadan birleşti. 6 Kasım grevi, Türkiye’nin en büyük hastanelerinde farklı sendika, oda ve derneklerde örgütlenmiş sağlık emekçilerinin birliğine sahne oldu. İktidar intikam alırcasına doktorlara ek zam teklifini geri çekerken, sağlık kuruluşlarından grev ve birleşik mücadele sesleri yükseliyor.
İşçi hareketindeki kıpırdanma
Otoriter yönetim altında ekonomik krizin faturasını her gün ödeyen işçilerden mücadele sesleri yükseliyor.
12 Aralık’ta yapılan DİSK’in Kartal İşçi Mitingi, binlerce işçinin katılımına sahne oldu ve asgari ücret 5200 talebi savunuldu.
Metal işkolunda en fazla üyeye sahip olan Türk Metal sendikası, patronların düşük ücret dayatması karşısında masadan kalktı. Bu, tabandaki öfkenin bir sonucudur.
Seçim ittifakına değil işçi mücadelelerinin, kadın ve LGBTİ+ hareketlerinin, Türkiye’nin dört bir yanında süren çevre ve iklim mücadelelerinin ittifakına acilen ihtiyacımız var.
Avukatların ve sağlıkçıların mücadelede birleşmeleri, tüm işçilere örnek olmalı ve sendikalar, emek örgütleri birleşik mücadeleye aşağıdan zorlanmalı.
Aşağıdan gelişen mücadeleler ne kadar büyür ve birleşirse, AKP+MHP ittifakının gidişi o kadar mümkün olacaktır. Birleşik mücadele sayesinde erken ya da geç seçimin ardından işçilerin talep ve kazanımları korunacaktır.
(Sosyalist İşçi)