Mavi Vatan tezi çökerken

29.09.2020 - 11:09
Haberi paylaş

Bloomberg, Erdoğan'ın Macron'dan, Türkiye'nin Avrupa hava savunma sistemi SAMP-T'ın üretimine dahil olmasını talep ettiği haberini yaptı.

Macron’un reddettiği söylenen talebin dile getirildiği görüşmeden 13 gün önce, Erdoğan Macron’a şöyle sesleniyordu:

"Önce Türk milletiyle uğraşma, Türkiye ile uğraşma. Afrika'nın tarihi adeta Fransa'nın tarihidir. Cezayir'de bir milyon insanı öldüren sizsiniz. Siz bize insanlık dersi veremezsiniz önce bunu öğren. Bunu ben bizzat kendisine söyledim. Bak dedim senin tarih bilgin yok, senin bunları öğrenmen lazım. Biz ise Afrika'da bir insanın burnunu kanatmadık. Koronavirüs sürecinde 150'ye yakın Afrika ve dünya ülkelerine biz desteğimizi verdik. Ey Macron sen ne yaptın? Şu anda dirsek teması içinde oldukların ne yaptı? Sen onu söyle." 

Erdoğan’ın bu konuşmayı yaptığı Yassıada’da 12 Eylül’de düzenlenen sempozyumda, Devlet Bahçeli de söz alarak şunları söylemişti: “Cumhur iradesi vesayetin korkuluklarını milli birlik ve kardeşliğin kuvvetiyle devirecektir. Bilhassa Macron bunu bilmeli, Miçotakis bunu duymalı, bölgesel ve küresel ihanet şantiyesinin iş birlikçi failleri bu irade gücünü akıllarından asla çıkarmamalıdır. Millet iradesi yalnızca Allah'ın himayesine girer. Bunun dışındaki her himaye, her vasilik yıkılacaktır."

Oruç Reis Antalya Limanı’na dönerken

Bu dış politikada 40 yılda bir kullanılan aşırı sert üslubun 13 gün sonrasında Erdoğan’la Macron’u buluşturan gerçek, Mavi Vatan tezi olarak ifade edilen stratejinin beklentilerin tam tersi bir sonuç doğurması oldu. 

Türkiye’nin güvenliğinin Türkiye’nin dışında deniz sularındaki askeri varlığına bağlı olduğu, Mavi Vatan tezinin esasını oluşturuyor. Bu tezin, büyük emperyalist güçlerin aralarındaki çelişkiler nedeniyle hegemonya kurmakta zorlandıkları alanlarda, bölgesel güç olmak isteyen ülkelerin fırsatçılığının Türkiye versiyonu olduğunu söyleyebiliriz. Askeri ve ekonomik olarak daha güçlü olan ülkelerin ya da blokların arasındaki çatlaklar, ABD’nin AB ülkeleriyle, AB ülkelerinin kendi aralarında ve İngiltere’yle, Çin ve Rusya’nın bütün batı blokuyla çelişkileri, İsrail, Mısır, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere hareket serbestisi veriyor. İşte Mavi Vatan tezi bu hareket serbestisine milli bir ideolojik temel sağlamayı amaçlayan bir ideoloji.

Bu tez, giderek Rusya’dan S-400 savunma sistemi satın almaya, Rusya’yla Akkuyu’da nükleer santral yapılması anlaşmasına kadar indirgendi. 2019 yılında Doğu Akdeniz’de savaş gemileriyle yapılan gövde gösterisinden geriye, Türkiye’nin hızla yalnızlaşması, sürdürülür olmaktan çıkan bir strateji, kırılgan bir ekonomi, karşı tarafta sürekli kendisi aleyhinde bloklaşmalar yaratan üsluptan geriye çekiliş ve Macron’la 13 gün sonra yapılan görüşmede füze savunma sistemine dahil olma talebi kaldı.

ABD, Fransa öncülüğünde AB ülkeleri, Doğu Akdeniz’de “oyuna dahil olan” Mısır, İsrail, BAE, Suudi Arabistan gibi ülkeler ve hatta Avraysa teorilerini savunanların yakınlaşmak için yapmadıklarını bırakmadıkları Rusya, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin karşısında hemen hemen bir blok gibi durmaya başladılar.

Mavi Vatan tezi, dev askeri-sanayi komplekslere sahip olan emperyalist ülkelerin çelişkilerinden faydalanmak için fırsatçı bir ideoloji olarak kabul görse de, sadece Türkiye’nin askeri güç kullanma yeteneği taşıdığına ve askeri kapasitesinin baş edilmez olduğuna dair gerçek dışı görüşleri de alttan alta yayıyordu. Televizyonlarda bu tür uzmanların Fransa’nın savaş gemilerine Türkiye’nin el koyma yeteneğinden, bakkaldan çikolata almaktan söz eder gibi konuşmaları, bu görüşe duyulan cahilce güvenden kaynaklanıyordu.

Sonuçta kimse kimsenin savaş gemisine el koyamadı ama, Türkiye’nin bölgesel güç olma arzusuyla askeri ve ekonomik gücünün gerçekleri arasındaki büyük fark açığa çıkmış oldu.

Bu fark olsun ya da olmasın, demokratlar, barıştan yana olanlar, Türkiye’nin dış politikasının “günün sonunda” Azerbaycan-Ermenistan gerilimine dahil olup Ermenistan’a yönelik sert bir dil kullanımına dönüşmesine karşı olmalıdır. Herkese savaşlara karşı olmanın önemini hatırlatmakta fayda var. Türkiye tüm çevre ülkelerle eşit-demokratik-diyaloğa dayalı barışçıl ilişkiler kurmalıdır. Mavi Vatan tezi karaya otururken bunu bir kez daha hatırlamak özel bir öneme sahip.

Bültene kayıt ol