Salgın yayılıyor, hükümet seyrediyor

11.09.2020 - 07:49
Haberi paylaş

Sağlık çalışanları salgınla mücadelede giderek daha fazla yoruluyor. 

Pek çok sağlık çalışanı ağır iş yükü nedeniyle istifa ediyor. Baştan beri sağlık meslek örgütlerinin ısrarla talep ettiği; işyerleri dahil tüm hayatın en az 1 ay süre ile kapatılması gerçekleşmedi. Bu yapılsaydı, salgın bu kadar büyümeden önlenebilirdi, dünyada pek çok ülke bunu başardı. 

Bütün işyerleri bir süre kapatılmalıydı, yapılmadı

Ama Türkiye’de ekonominin durdurulmaması gerekçesi ile iş yerleri kapatılmadı, salgının en etkili olduğu dönemde en az 11 milyon işçi işe gitmeye devam etti. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği günlerde bile, pek çok işyeri toplumsal bir gereklilik olmamasına rağmen özel izinlerle üretimini sürdürdü. 

Normalleşme erken başladı

1 Hazirandan sonra, patronların baskısı ile ilk önce AVM’ler, turizm işletmeleri açıldı. İnsanlar tatile gitmeye teşvik edildi, krediler verildi. Sonra toplu bulunulan yerler, camiler, kahvehaneler açıldı. Ardından düğün salonları, eğlence yerleri açıldı. 

İnsanlar toplu yapılan aktiviteler için teşvik edildi

Ayasofya’nın cami olarak açılışına Türkiye’nin dört bir yerinden binlerce insan getirildi. Karadeniz’de binlerce insan, otobüsten fırlatılan çay paketlerini almak için omuz omuza durmak zorunda kaldı. Merkezi sınavlara milyonlarca öğrenci girmek zorunda kaldı. 31 Ağustosta okulların açılmasına hazırlık gerekçesi ile 1 milyon öğretmen okullara getirildi.

Salgın kontrolden çıktı

Bütün bunların sonucu ortada: Salgın kontrolden çıktı. Hastalık pik yaptığı Nisan Mayıs aylarındaki gibi etkili olmaya başladı. Bugün yaşadıklarımızın, önceki durumdan farkı şu: İlk dalgada sağlık çalışanları daha moralliydi, daha dinamikti. Ayrıca insanlar mali olarak daha güçlüydü. Şimdi ise sağlık çalışanları yoruldu ve hastalandı. İnsanlar işsizlikten kırılıyor, paraları, birikimleri tükendi, aç kalıp ölmekle, koronadan ölmek arasında sıkışmış durumdalar.

Sağlıkçıların yüzde 3’ü hastalığa yakalandı

Diyarbakır Tabip Odası açıkladı, 600 sağlık çalışanına korona teşhisi konmuş durumda. Bütün Türkiye’de 30 binden fazla sağlık çalışanı (toplam sağlık çalışanının yüzde 3’ü) korona hastalığına yakalandı, 100’e yakın sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Artık her gün sağlıkçıların ölüm haberlerini alıyoruz.

Erdoğan hastalıktan korunuyor, ama halk kaderiyle baş başa

Erdoğan ve yakın çevresi, Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayında hastalıktan çok sıkı korunuyor. Ama hastalık, başta sağlık çalışanları olmak üzere, siyasi parti yöneticilerinden, belediye başkanlarına, işçilerden, esnafa her yere hızla yayılıyor.

Sürü bağışıklığı, 1 milyon kişinin ölümünü göze almak demektir

İktidar medyasında “sürü bağışıklığı”nın uygulandığı yazılıyor. Sürü bağışıklığı demek, Türkiye’de yaşayan 85 milyon insanın çoğunluğunun hastalığa yakalanması, muhtemelen 1 milyona yakın insanın da ölmesi demektir. İktidar 1 milyon insanın ölümünün sorumluluğunu almaya hazır mı?

İşçiler her gün işe gitmek zorunda

Bu arada Cumhurbaşkanı, bakanlar ve diğer yetkililer, hastalığın yayılmasından “maske takmayan halkı” sorumlu tutuyorlar. İnsanlar her gün ekmek parası için evden çıkıp, kalabalık kitle ulaşım araçlarına biniyor. Kapalı ortamlarda, yan yana çalışılan işyerlerine gidiyor. Her gün onlarca değişik insanla iş ilişkileri nedeniyle temas etmek zorunda kalıyor. Bütün bu faaliyetin sonunda zaten hasta olmaması bir mucize. Bunun sorumlusu, insanlara en azından salgın döneminde asgari bir gelir sağlamayan hükümetindir.

Sağlık örgütlerinin sesine kulak verin

Çok geç olmadan salgına karşı sağlık meslek örgütlerinin, sendikaların önerdiği önlemlerin alınması gerekir. Aksi halde hükümetin çok önem verdiği ekonomi, öyle bir krize girer ki, sonra alınacak hiçbir önlem bir daha ekonomiyi de siyaseti de eski haline getiremez.

Bültene kayıt ol