Öğretmenlerin de hayatı değerli

09.09.2020 - 12:40
Haberi paylaş

Korona salgınına rağmen okullar açılıyor. Eğitim-Sen üyesi bir öğretmen okullardaki koşulları ve eğitim sistemindeki karmaşayı yazdı.

Covid-19 salgını nedeniyle geçen mart ayından beri kapalı olan okullarımız seminer ve telafi eğitimleriyle tekrar başladı. Gözümüz, kulağımız MEB’den gelecek haberlerde oldu. Acaba seminerlerde okula gidecek miydik? Telafi eğitimi uzaktan mı olacaktı? yoksa seyreltilmiş halde yüz yüze mi olacaktı? Bu süreçte ek ders ücreti alabilecek miydik? Cumartesi günü bizi çalıştıracaklar mıydı? Geçen dönem uzaktan eğitimi hiç alamayan ve geri kalan öğrencilerimiz bu sene ne yapacaklardı gibi onlarca soru kafamızda dönüp duruyor. Geçen hafta okulumuza gelen ilçe şube müdürü bile öğretmenler tarafından sorulan sorulara cevap veremedi. 

Aylardır yapılan hazırlıkları okullara gittiğimizde göremedik. Temizlik ve dezenfeksiyon yapılmamış, maskeler, dezenfekteler alınmamış ve sıralar gerekli mesafelere uygun düzenlenmemişti. Sınıflarımız geçen mart ayında bıraktığımız gibi duruyordu. Okul aile birliği okula kayıt masasını açmış ancak kayıt yaptıran öğrenci çok az, dolayısıyla katkı payı da yok. Personel atamaları yapılmamıştı. Güvenlik görevlisi olmadığı için okuldan içeri maske, dezenfekte, ateş ölçme gibi önlemler alınmadan veliler, okul araç-gereç, kitap, forma vs satan kişiler istedikleri gibi okullara giriş, çıkış yaptılar. Bu sırada öğretmenler de okuldaydı. Bizim sağlığımızı kimse düşünmüyor, öğretmenler değersizlik duygusu yaşıyor. Okul müdürümüz elindeki parayla sınıflara pedallı çöp kutusu aldı. Kamuda memurlara getirilen esneklik yönetmeliğine göre dönüşümlü olarak okullarda bulunuyoruz. Birçok arkadaşımız çocuğunu bırakacak bir yer bulamadı. Çocuklarını yanlarında da getiremiyorlar. Çünkü birçoğunun uzaktan eğitimi başladı. Bu sürece ek ders ücretinin ödenmeyeceği de çok büyük bir ihtimal olarak konuşuluyor.

 Bir de bunlar yetmiyormuş gibi öğretmenler pandemi döneminde en çok yıpratılan kesim oldu. Maaş alıp evde yatıyorlar, işe gitmiyorlar, sahillerdeler … gibi sosyal medyada hedef haline getirildiler. 31 Ağustos’dan beri okula gidiyoruz. Uzaktan eğitim derslerimiz de başladı. Dersi veriyoruz, hazırlanıp koşarak evden çıkıp okullara gidiyoruz. Toplu taşıtlara binip okula geliyoruz. Okulda yaptığımız bir şey de yok. Boş boş oturuyoruz. Anlamıyoruz, bir meslek grubu için yapılan olumlu düzenlemeleri herkesin destekleyip diğer hizmetler için de düzeltilmesini istemek varken tam tersi bir durumu yaşıyoruz. Öğretmenler evde algısı gerçekten işe yaramıştı. Okul müdürümüz bile sahillerde olduğunuz yeter, siz devlet memurusunuz tabii işinizin başında olacaksınız dedi. 

Halbuki kimsenin anlamadığı öğretmenler okullarında, sınıflarında yüz yüze eğitim vermeyi herkesten daha çok istiyor. Bizler öğrencilerimizi çok özledik. Ancak okullarda sağlık, hijyen önlemlerinin alınmasıyla bunun mümkün olacağını var gücümüzle anlatmaya çalışıyoruz. Eğitim-sen 31 Ağustos’tan beri sesini duyurmaya çalışıyor. “Önlem alın, okullarda vaka sayısı çoğalıyor” diye. Yapılacak iş çok basit. Eğitime kaynak ayırıp, okul bütçelerini arttırmak, personel ve öğretmen sayısını artırmak, pandemiye karşı önlemler kapsamında araç-gereçleri temin edip, derslik alanlarını mesafeye göre oluşturmaktır. Ayrıca vaka sayısının belli bir sayının altındaysa bilim insanlarının kararına göre yüz yüze eğitimin olacağını artık herkes biliyor. Ancak vaka sayısı kontrolsüz bir şekilde hızla yükseliyor. Öğretmenler neden kendilerini riskli bir çalışma ortamına soksunlar? Hepimizin sağlığı ve hayatı çok değerli.

Bültene kayıt ol