Hepimiz Göçmeniz aktivisti Hacer Yeşilçay: Kendi dayanışma ağımızı kurmalıyız

28.03.2020 - 14:24
Haberi paylaş

Marksist.org olarak Hepimiz Göçmeniz, Irkçılığa Hayır Platformu aktivisti Hacer Yeşilçay ile salgın sırasında göçmenlerin yaşadıklarını konuştuk.

Marksist.org: Göçmenlerle yakından ilgileniyorsunuz, korona virüs salgınından sonra durumları nasıl, gözlemleyebildiniz mi?

Aktivist Hacer Yeşilçay: İzmir’de göçmenlerle sürekli iletişim halindeyim. Onları ziyaret ediyorum. Virüs salgını sonrası göçmenlerin durumu daha da kötüleşti. Artık hiç gelirleri yok, gündelik işlerde çalışamıyorlar, çünkü sokağa çıkmaları istenmiyor.

Yukarıdaki fotoğrafı en son ziyaretimde çektim. Durumları oldukça kötü. Benim tahmin ettiğimden de kötü. Birkaç arkadaş 1.000 TL yiyecek alıp onlara dün akşam dağıttık. Borç ile alışveriş yaptık. Daha sonra Hepimiz Göçmeniz Platformu aktivistlerinden para toplayarak borcu kapattık. Hemen hemen tüm kuru gıdalarını aldık, 5 aileye tüp parası verdik.

Göçmenlerin kaldığı evlerde en az 4-5 çocuk var, her bir evde en az 12 kişiler. Biz mis gibi evlerimizde otururken içim hiç rahat değil. Kim bilir böyle kaç ev vardır. Bu feci yerlere “keşke bizim de olsa” diye bakan, muşamba evlerde kalan kaç başka göçmen vardır, hayal bile edemiyorum.

200- 300 göçmen aynı bölgede bu evlerde yaşamaya çalışıyorlar. Bu benim ulaşabildiğim sayı, muhtemelen daha fazla sayıda göçmen var buralarda. Genel olarak bu bölgedeki göçmenlerin sayısı epeyce fazla.

İktidarın bu salgın günlerinde göçmenlere bakışı nasıl, tedbir alıyorlar mı?

İktidar insanlara “evde kal” diyor, ama insanlar evde kalırsa hayatlarını idame etmeleri için gerekli olan tedbirleri almıyor. Bu insanların çoğu gündelikçi, çalışmadıkları zaman gelirleri yok. Herhangi bir birikimleri de yok, bu süreç onlar için çok kötü geçiyor.

Bugünlerde elbette hepimiz evde kalmak istiyoruz. Ama evde kalamayıp mecburen işe gitmek zorunda olanlar bile göçmenlere göre şanslı sayılırlar. Şu anda böyle kötü bir süreç yaşıyor, göçmenler.

Göçmenler nasıl koşullarda yaşıyorlar?

Şu anda İzmir’de, sınırlarda veya pek çok başka yerde sığınacak evi dahi olmayan veya onlara ev diye kiralanan kulübeden bozma yerlerde barınan on binlerce düzensiz göçmen var. Onlar, hepimizin evde kalmak istediği bu günlerde iş kovalayan yoksulların içinde yerlerini alıyorlar.

Göçmenler, ülkelerindeki savaş ve çatışmalardan kaçıp yollara düştüler, çok zorluklar çekerek Türkiye’ye kadar geldiler. Burada, şubat ayının sonunda iktidarın “sınırları açtık” söylemine kanıp, bugüne kadar biriktirebildikleri ne varsa, onları da Ege Denizi'ne ve/veya Meriç Nehri'nin sularına bırakıp geri döndüler. Şimdi herkesin virüs kapma korkusu yaşadığı bu günlerde göçmenler ve çocukları aç kalma gerçeğiyle yüzleşiyorlar.

Göçmenlerle dayanışma için neler yapmalıyız, ne önerirsiniz?

İktidar, egemen sınıflar, kapitalistler bizlerden kendi OHAL’imizi ilan etmemizi ve herkesin kendisini kurtarmasını istiyorlar. Bu doğru değil, bizler sadece kendimizi koruma altına almakla yetinmemeliyiz.

Kendi dayanışma ağımızı kurmalıyız, göçmenlerin de en az bizim kadar dezavantajlı ve dayanışmaya ihtiyaç duyduklarını bilmeliyiz, bunu bütün topluma duyurmalıyız.

Teşekkür ederiz.

Bültene kayıt ol