#HepimizGöçmeniz: Yalanlara karşı gerçekleri savunma çağrısı

26.11.2019 - 09:36
Haberi paylaş

“Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır” kampanyası ve Uluslararası Mülteci Hakları Derneği’nin öncülüğünde çok sayıda aydın, akademisyen, aktivist ve STK bugün göçmenlerle dayanışmak için bir araya geldi.

Düzenlenen basın toplantısında, Suriyeli göçmenlerle ilgili dolaşıma sokulan yalanlara karşı gerçeklerin açıklandığı, 11 ayrı ismin konuştuğu videolar tanıtıldı.

Basının yoğun ilgi gösterdiği toplantıya Mülteciler Derneği, Suriyeli Dernekler Platformu ve Medipol Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi de katılarak destek verdi.

Eşitlik ve özgürlük talebi

Göçmenlerle dayanışanlar adına ortak basın açıklamasını Hepimiz Göçmeniz kampanyasından Yıldız Önen okudu:

“Değerli basın emekçileri,

Türkiye’deki göçmenlere yönelik ayrımcılık ve ırkçılık 2019 yılında da devam etti. Milyonlarca insanın buradaki varlığının sorgulanması ve sakıncalı bulunması gerektiğine dair basınç arttı. Göçmenlerin günlük hayatlarında yaptıkları daha fazla sorgulandı. Dillerini bilmedikleri bir ülkede, alışık olmadıkları bir kültürle karşılaşan insanlar hedef gösterilmeye devam edildi.

Suriyelilerin bayramlardaki çatışmasızlık ortamını fırsat bilerek sınırın diğer tarafına geçip birkaç gün sonra geri gelmeleri, sanki tatile gidiyorlarmış gibi bir havayla, onların Türkiye’den geri gönderilmelerine bahane edilmek istendi. Göçmenlerin yılbaşında Taksim’de birçok insan gibi eğlenmek istemeleri suç gibi gösterilmeye çalışıldı. Yerel seçimlerdeki atmosferin ardından, kimi belediyeler, göçmenlerin sahillere girişini yasaklamaya çalıştılar. Kamuoyunda oluşan yoğun tepki olmasaydı, bu yasaklar yaygınlaşma eğilimindeydi.

Ancak siyasiler ve medya eliyle yukarıdan aşağı pompalanan yalanlar sonuçlarını vermeye başladı. Temmuz ayından itibaren, İstanbul’da kaydı olmayan göçmenler, kayıtlı oldukları şehirlere yollanmaya veya sınırdışı edilmeye başlandı. Kayıtlı göçmenler bile gönderilebiliriz korkusu ile evlerinden çıkamaz hâle geldiler.

İçişleri Bakanlığı’nın Ekim ayı sonunda yaptığı açıklamaya göre, 365 bin göçmen, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarının yapıldığı bölgelere geri döndüler. Her ne kadar bunların “gönüllü” geri dönüşler olduğu söylense de, insan hakları örgütlerinin raporlarına ve medyaya yansıyan bilgiler, çok sayıda kişinin istek ve iradesi dışında geri gönderildiğini ortaya koyuyor.

12 Temmuz-15 Kasım arasındaki denetimlerde ise 43 bin göçmen sınırdışı edilmek üzere Geri Gönderme Merkezlerine, 6 bin 500’e yakın Suriyeli göçmen ise kayıtlı oldukları Geçici Barınma Merkezlerine yollandılar.

Ne göçmenlerin Suriye’de gönderildikleri bölgeler, ne de Suriye’nin herhangi bir yeri güvenli şu anda. “Hepimiz Göçmeniz” kampanyası olarak, geri göndermeler ilk başladığında, yine İstanbul’da geniş katılımlı bir basın toplantısı düzenleyerek görüşlerimizi ifade etmiştik. Kampanyamıza katılan tüm kurum ve bireyler olarak geri göndermelere Suriye'de kalıcı ateşkes ilan edilmeden ve göçmenler kendileri kendi rızalarıyla dönme kararı vermedikleri sürece karşıyız ve böyle bir gelişmeye izin verilmemelidir. Rusya ve rejim güçleri sürekli sivil yerleşim yerlerini bombalamaya devam ederken bu insanları can güvenliğinin olmadığı bölgelere geri göndermek en bariz insan hakları ihlalidir.

Bugün bu görüşlerimizi tekrar ederken yeni kampanyamızı duyurmak istiyoruz. Göçmenlerin Türkiye’de hangi koşullarda yaşadıkları konusunda farkındalık yaratmaya yönelik bir kampanya başlatıyoruz.

Suriyeli göçmenlerle dayanışma çağrısı: “İstanbul hepimize yeter”

Özellikle Suriyeli göçmenler bağlamında ayrımcılık ve ırkçılık, sosyal medyada ve başka mecralarda dolaşıma sokulan bir dizi gerçek dışı bilginin önyargıları pekiştirmesinden besleniyor.

Suriyelilerin devletten maaş aldıkları, dükkân açan esnafların vergi vermediği, istedikleri üniversiteye sınavsız girdikleri, öğrenci olanların devletten burs aldıkları, hastahanelerde sıra beklemedikleri, elektrik-su-doğalgaz faturası ödemedikleri, seçimlerde oy kullandıkları gibi birçok gerçek dışı iddia, yıllardır bıkmadan usanmadan tekrarlanıp duruyor. Göçmenlerle ilgili faaliyet yürüten STK, dernek ve platformlar olarak bu yalanlarla mücadele etmek için yoğun bir çaba gösteriyoruz. Bu kez de, hazırladığımız videolarla bu anlatılanların gerçek olmadığının altını çizmek istiyoruz.

Göçmenlerle ilgili asıl harcamaların BM ve AB’den sağlanan fonlar ile yapıldığının altını çiziyor ve göçmenlere Türkiye yurttaşlarına nazaran ayrıcalıklı davranıldığı iddiasının tamamen yanlış olduğunu bir kez daha yeniliyoruz.

Ayrımcılığa, ırkçılığa ve yalanlara karşı göçmenlerle dayanışma içerisindeyiz. Tıpkı kendimiz için olduğu gibi, onlara sağlanan hizmetlerin de iyileştirilmesini ve en yoksulların faydalanabileceği şekilde ücretsiz olmasını talep ediyoruz.

Suriyelilerin çalışma hayatında, kaçak, güvencesiz, ağır sömürü koşullarında yoksulluğa mahkûm edilmelerine karşı çıkıyoruz. Kasım ayında 3 bin 419 işyerinde yapılan denetimlerde, 265 civarında göçmen işçinin, bunun yanında 906 Türkiye vatandaşının kaçak çalıştırıldığı ortaya çıktı. Kaçak işçi çalıştırmanın faturasının emekçilere kesilmesi, onlara yönelik yaptırımlara gerekçe yapılması doğru değil. Suriyeliler de ekonomiye, çalışma hayatına Türkiyeli işçilerle eşit koşullarda katılabilmeliler.

Bunlar ve daha pek çok yalanı teşhir etmek için hazırladığımız videoların, göçmenlerle ilgili önyargıların kırılması konusunda faydalı olacağını umut ediyoruz.

Göçmenlerin geri dönüşlerinin durdurulması, Türkiye’de eşit haklar temelinde sosyal hayata katılabilmeleri, sağlık eğitim barınma gibi hizmetlerde insanlık onuruna yakışır bir konuma kavuşturulmaları, çalışma hayatında eşitliğin sağlanmasını talep ediyoruz.

Özgürlüklerden yana olan herkesi bu çabaya omuz vermeye, ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı göçmenlerle dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz.

9 yaşındaki bir çocuğu intihara sürükleyen yaşam koşulları değişmelidir. Göçmenlerle bağlar kuran bir toplum, kendi sorunlarını halletme konusunda da daha güçlü olacaktır.

Bu günden itibaren videolarımızı #HepimizGöçmeniz hastagı ile sosyal medyadan paylaşacağız. Bunu yaygınlaştırmamıza yardımcı olmanızı bekliyoruz.

Hepimiz Göçmeniz
www.gocmeniz.org

Yalanlarla mücadele çağrısı

Basın açıklamasının okunmasının ardından söz alan Uluslararası Mülteci Hakları Derneği başkanı Abdullah Resul Demir, gerçek dışı bilgilerin yaygınlaştırılmasının tüm mültecilere yönelik ırkçı davranışları körüklediğini belirtti. Demir, “Bu tür davranış ve hareketler, ne yazık ki Suriyelilere karşı tepkileri artırmakta. Bunun en büyük örneğini Mersin’de Suriyeli bir çocuğa atılan tokatta görebiliyoruz” dedi.

Suriyeli Dernekler Platformu başkanı Mehdi Davut, göçmenlerin geri gönderilmek istendikleri “güvenli” bölgenin son bir ayda 31 kez bombalandığını dile getirdi. Türkiye’de medyada oluşturulan sanal bir Suriyeli algısından herkesin nefret ettirildiğini belirten Davut, halka birebir konuşulduğunda alınan cevaplarınsa farklı olduğunu ifade etti. Mehdi Davut, birçok Türkiye yurttaşının mahallesinde Suriyeli göçmen komşularının gönderilmemesi için kendilerine imzalı dilekçe ilettiğini vurguladı.

“Sorun göçmenler değil küresel sistem”

Hepimiz Göçmeniz platformundan Doç. Dr. Ferda Keskin, savaş, iklim değişikliği ve açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalma gibi sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu hatırlatırken, bunların sorumlusunun göçmenler değil küresel sistem olduğunu söyledi. Irk, din, etnisite, toplumsal cinsiyet gibi çok farklı alanlarda yapılan ayrımcılıklardan bir tanesinin de bugün mültecilere karşı alınan tavırda görüldüğünü dile getiren Keskin, göçmenlerle dayanışmanın her türlü ayrımcılığa karşı verilen mücadelenin bir parçası olarak ele alınması gerektiğini ifade etti. Keskin, “Herkesin dünyanın her yerine gitme, başka insanlarla bir yaşam kurma, onlarla birlikte yaşama hakkı olduğunu düşünüyorum. Bugün bu hakkı savunmak için buradayız” dedi.

Mülteciler Derneği’nden Halil İbrahim Akıncı, uzun süredir sosyal medya üzerinden yalanlara karşı doğruları savunma çalışması yürüttüklerini söylerken, göçmenlerle dayanışanların sahada çok yalnız olduklarını, dayanışmayı yükseltmek gerektiğini belirtti. Akıncı, 9 yaşında bir çocuk intihar ettiğinde konunun gündeme girebildiğini, ancak asıl olarak bunun öncesinde Suriyelilere yönelik nefretin, ayrımcılığın ve zorbalığın sorgulanması gerektiğini dile getirdi, “Hepimiz Göçmeniz” platformuna ise çalışmaları nedeniyle teşekkür etti.

(Video) İstanbul'da ırkçılığa karşı mültecilerle dayanışma eylemi

“Ayrımcılık kabul edilemez”

Medipol Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi’nden Kenan Şahin de toplantıda söz alarak, gerçekten hepimizin de bu dünyada göçmen olduğunu belirttikten sonra, “Var olan durumumuzu, bizden sonra gelen insanlara karşı ayrımcı bir yaklaşıma dönüştürmeyi kabul etmemiz mümkün değil. İnsanlar yalnızca kaygılarla değil umut için de göç ediyorlar. Göç tarih boyunca var oldu ve var olacak. Dünyayı değiştiren şeylerden biri de göçler olmuştur” diye konuştu.

Bu akşam saat 19:00’dan itibaren “Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır” kampanyasının ve Uluslararası Mülteci Hakları Derneği’nin Youtube, Facebook ve Twitter hesaplarından yalanlara karşı gerçekleri açıklayan videolar kamuya sunulacak ve #HepimizGöçmeniz hashtagiyle göçmenlerle dayanışma çağrısı yükseltilecek.

Bültene kayıt ol