Tekirdağ’da göçmenlerle dayanışanlar buluştu

15.09.2019 - 13:32
Haberi paylaş

“Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır” kampanyası, Tekirdağ’da göçmenlerle dayanışmak için bir panel düzenledi.

“Sınırlar açılsın, göçmenlere özgürlük” başlıklı panelde akademisyen Ammar Kılıç, insan hakları aktivisti ve avukat Halim Yılmaz ile Hepimiz Göçmeniz kampanyası aktivisti Yıldız Önen konuşmacı olarak yer aldı.

İlk olarak sözü alan Ammar Kılıç, bu coğrafyanın son 200 yılda yaklaşık 6 milyon kişinin geldiği, göç yolları üzerinde bir konum olduğunu hatırlatarak, Batılı devletlerin Suriye krizinden sonra Türkiye’ye rüşvetler vererek Suriyelilerin kendi topraklarına gelmesini engellemeye çalıştığını söyledi. Türkiye’nin savaş ve sınır politikasının Suriyelilerle ilgili tartışmanın yoğunluğunu etkilediğini belirtirken, göçün sağlıklı yönetilemediğini dile getirdi. Demografik değişimin insanların psikolojisinde değişime yol açtığını ifade eden Kılıç, Afganların, Iraklıların ve İranlıların da yoğun olarak Türkiye’ye sığındıklarını söyleyerek bunların sorunlarından bahsetti.

Dayanışma vurgusu

Ammar Kılıç, “Ne yapılmalı?” sorusuna yanıt verirken ise yardım ilişkisi kurmamak gerektiğini, göçmenleri acınacak bir nesne olarak görmememiz gerektiğini dile getirerek, dayanışma ve dostluğun yükseltilmesi gerektiğini söyledi.

Halim Yılmaz ise okul nedeniyle, iş nedeniyle, para kazanmak için, savaştan veya zulümden kaçmak için göçmenin insanın doğasında olduğunu, göçün tarihinin insanlığın tarihi kadar eski olduğunu aktardı.

Yılmaz, Türkiye’de göçmenlerle ilgili işlemlerin daha önce emniyet genel müdürlüğünde olduğunu, 2014 yılında Göç İradesi’nin kurulduğunu belirterek, önceki yıllarda AİHM’de Türkiye’nin mültecilere yönelik tutumuyla ilgili çok sayıda olumsuz karar verildiğini hatırlattı.

İstihdamda eşitlik

Göçmenlerin var oldukları her yerde, kendilerine yapılan masraflardan çok fazlasını o ülkenin ekonomisine kattıklarını söyleyen Halim Yılmaz, göçmenler gönderildiği takdirde Türkiye’de inşaat, tarım ve tekstil sektörlerinin çökeceğini belirtti. Göçmenleri “ucuz iş gücü” olarak kullanmayı savunmadığını ek olarak dile getiren Yılmaz, devletin göçmenlerin çalışma hayatına eşit koşullarda katılımını sağlaması, bunun için de çalışma izninin kolaylaştırılması ve asgari ücretin altında çalışmanın yasaklanmasının gerekli olduğunu ifade etti.

Büyük emperyalist ülkelerin, göçmenliğe genellikle kendileri sebep olmalarına rağmen, göçmenleri çeper ülkelerde tutup sadece kalifiye insanları kabul etmek istediklerini vurgulayan Halim Yılmaz, Türkiye’deki milyonlarca insanın Suriye’deki savaş bitmeden gitmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, ancak yine de çok sayıda insanın burada bir hayat kurduğunu ve kalacağını söyledi. Bize düşenin insanlığı savunmak olduğunu dile getiren Yılmaz, devletin de planlı bir göç politikası inşa etmesinin önemlini vurguladı.

Esad rejimi ve göçü yaratan şiddet

“Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır” kampanyasından Yıldız Önen, Suriyelilerden sürekli “sorun” gibi bahsedildiğini, oysa bunların daha iyi koşullarda nasıl yaşayabilecekleri üzerine düşünmemiz gereken, savaştan kaçmış insanlar olduklarını hatırlattı. Türkiye’ye kaçan sığınmacıların dörtte üçünün şiddet gördüğünü dile getiren Önen, göçün asıl nedeninin Suriye’deki ayaklanmaya Esad rejiminin katliamlarla yanıt vermesi olduğunu ve böyle bir yere insanları geri göndermekten bahsetmemek gerektiğini söyledi.

Sultanbeyli’de Mülteciler Derneği’nin faaliyeti olan Mülteciler Toplum Merkezi’ni örnek olarak gösteren Yıldız Önen, ırkçı atmosferi değiştirmek için göçmenlerle ilgili yalanlara karşı doğru bilgileri savunan çalışmaların son derece önemli olduğunu belirtti.

Siyasi partilerin, medyanın ve herkesin tepeden aşağı göçmenlere karşı nefreti kışkırttığını belirten Önen, ırkçılığı arttıranın bu bilinçli propaganda olduğunu ifade etti. 31 Mart’tan itibaren AKP’nin de bu konuda önceki dönemin söylemini terk ettiğini hatırlatan Yıldız Önen, bizim birinci söylemimizin mültecilik hakkının tanınması talebi olması gerektiğini ifade etti.

Göçmenlerle dayanışmadan demokratik muhalefet inşa edilemez

Süleyman Soylu’nun kalkıp kapı kapı dolaşarak medya kanallarına yanlış bilgi verdiğini belirten Önen, Türkiye’nin göçmenler için aldığı paralar ve harcamalar konusunda şeffaf olmadığını aktardı.

Yıldız Önen, mesele misafirlik, hayırseverlik veya kardeşlik değil “haklar” ekseninde ele alınırsa çözümler üretilebileceğini söyledi. Sosyal medyada ve her yerde bizim tarafımızın da sesinin çıkmaya başladığını ve geri adımlar attırabildiğimizi dile getirdi.

Salondan yapılan katkılarda da göçmenlerle dayanışmayı inşa etmenin AKP-MHP ittifakına karşı demokratik muhalefetin ayrılmaz bir parçası olduğu, kayyumlara karşı çıkarken göçmenleri savunmamanın veya göçmenleri savunurken kayyumlara karşı çıkmamanın hata olacağı kaydedildi.

Bültene kayıt ol