Sosyalist İşçi gazetesi, akademisyen, yazar ve DSİP Merkez Komitesi üyesi Bülent Somay’a 7 Haziran genel seçimlerinde tavrını sordu.
Sosyalist İşçi'nin röportajı şöyleydi:
HDP’ye oy vermemenin nasıl bir gerekçesi olabilir?
Bülent Somay: Birçok gerekçesi olabilir. HDP’nin etnik odaklı bir politikadan sınıf (ya da genel olarak özgürlük) odaklı bir politikaya geçemediğini düşünüyor olabilirsiniz. HDP’nin, neo-liberal politika anlayışı ile kendi politik konumunu yeterince ayrıştıramadığına, kendi etnik konumlanışı açısından Ortadoğu’daki ABD saldırganlığına karşı yeterince kararlı bir duruş sergileyemediğine inanıyor olabilirsiniz. HDP’nin “Çözüm Süreci”nin selametini düşünerek AKP oportünizmine, keyfiliğine ve kibrine karşı yeterince direnemeyeceğini, hatta onunla uzlaşmaya gitme yolları aradığını ya da arayabileceğini de düşünüyor olabilirsiniz. HDP’nin ideolojik yapısını eklektik, tutarsız bir yamalı bohça olarak görebilirsiniz. HDP’nin örgütsel iç tutarlılığı olmadığına, politikalarını deneme-yanılma yöntemiyle ve el yordamıyla bulduğuna inanabilirsiniz. HDP’nin iç yapılanmasında demokrasiyi ancak fırsat buldukça işletebildiğini, kriz anlarında hala “tek lider/tek merkez” odaklı bir yapılanma içinde olduğunu düşünebilirsiniz. Bütün bu saydıklarım doğru olabilir, olmasalar bile her birinin içinde doğruluk payları barınabilir, ya da en azından böyle olduğundan şüphelenmemiz için her birimizin geçerli nedenleri olabilir.
Peki öyleyse neden HDP’ye oy vermeliyiz?
Bülent Somay: Churchill demokrasi için, “Demokrasinin en berbat yönetim biçimi olduğu söylenmiştir; öyledir de—bugüne kadar denenmiş olan tüm diğer yönetim biçimleri hariç,” demişti. Aynı şey bugün HDP için de söylenebilir. HDP yukarıda saydığım tüm kusurlara sahip olabilir, ama gene de bugün varolan (ve bugüne kadar Türkiye’de varolmuş olan) tüm diğer parlamenter seçeneklerden daha iyidir. Bu yüzden HDP’ye oy vermeliyiz. HDP’nin barajı geçmesi, 1982 darbe Anayasasını mecliste yapılacak tüm değişikliklerden, tüm komisyonlardan, tüm Anayasa uzmanlarının görüşlerinden ve bu konuda yapılacak tüm uzlaşma ve anlaşmalardan çok daha kesin ve geri dönüşsüz bir biçimde geçersiz hale getirecektir. Bu yüzden HDP’ye oy vermeliyiz. HDP’nin barajı geçmesi ve parlamentoda güçlü bir grupla temsil edilmesi, hem Barış Sürecinin, hem de Türkiye’nin tümü için kurulmaya çalışılan güvenlik odaklı otoriter rejimin engellenmesinin tek güvencesi olacaktır. Bu yüzden HDP’ye oy vermeliyiz. HDP’nin barajı geçmesi CHP’yi (ya da en azından CHP içindeki bir grup insanı) bile milliyetçilikten ve darbecilikten uzak bir politika arayışına yöneltecektir. Bu yüzden HDP’ye oy vermeliyiz. HDP’nin barajı geçmesi, AKP’ye oy verme dışında bir seçenek göremeyen emekçi kitlelere başka bir politikanın mümkün olduğuna inanma fırsatı verecektir. Bu yüzden HDP’ye oy vermeliyiz. En nihayet, HDP barajı geçerse AKP’nin mecliste salt çoğunluk sağlaması bile tehlikeye girecektir. Her şey bir yana, on beş yıla yakındır kendilerini yenilmez, yaralanmaz, dokunulmaz sananların, kibirlerinden yanlarına varılmayanların, küstahça bir kendine güvenle buyruklar, vecizeler ve alaylar yağdıranların yüzlerindeki o biçare, acıklı ve acınası ifadeyi görebilmek için HDP’ye oy vermeliyiz.