AKP liderliğinde dün Bülent Arınç'ın Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirileriyle başlayan gerginlik sürüyor.
Çözüm sürecindeki muhatabı Kürt hareketini bölmek için uğraşan AKP, kendisi bölündü. Süreçle ilgili fikir ayrılıkları kamuoyu önünde tartışılmaya devam ediliyor.
Tayyip Erdoğan'ın "İzleme Heyeti'ne olumsuz bakıyorum" sözleri üzerine dün Bülent Arınç sert çıkmıştı.
Erdoğan bunun üzerine "Ben saksı değilim" dedi. Dolmabahçe'de Akdoğan ve HDP heyetinin ortak açıklama yapmasını ve Öcalan'ın 10 maddesini eleştirdi. İzleme komitesi için de 'Ada'nın meşruiyetini artırma adımıdır' dedi.
Erdoğan şöyle konuştu:
"Ben oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin Başbakan Yardımcısı ile şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini ben şahsen doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, iki ayrı metin deklare edilmiyordu. Böyle bir şey hiç yaşanmamıştır. Bunu doğru bulmuyorum."
İki ayrı metin okunmasını eleştiren Cumhurbaşkanı, bildirilerin içeriğine dair de şu eleştiriyi getirdi:
"Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Metni incelersek oradaki konuların çoğunun demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yok. Hala yeni yeni talepler ortaya çıkıyor.
Daha sonra Başbakan Yardımcımızın yaptığı bir açıklama var. Onların tamamen aksine. Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok. O zaman neyi görüştüler? Buna ortak bir deklarasyon diyebilir misiniz? Böyle bir şey var mı?"
Gazeteciler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hükümetin çözüm süreci konusunda sürekli istişare halinde olduğunu söyleyince Erdoğan itiraz etti:
"Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor diye bir şey yok. Yani olaya böyle abartılı yaklaşım doğru değil. O dediğiniz başkanlık sistemine geçmeden olmuyor. Orada kendi tasarruflarını kullanmışlar. 'Hayırlı olsun' demek düşer bana. Ama ben de, bu durumdan rahatsız olduğumu söyleme hakkına sahibim."
Erdoğan, izleme heyetine dair düşüncesini ise şöyle özetledi:
"Akil insanları kuran benim. Ama Ada'ya bir de böyle bir ekibin gönderilmesini yanlış buluyorum. Bir ara şu çıktı: 15 kişi gitsin, 10 kişi gitsin. Bu ayrı bir felakettir. Bu Ada'nın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikeli bir adımdır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin Başbakanlığı döneminde de akil insanlardan böyle bir grubun gönderilmesinin gündeme geldiğini ancak o zaman da bunu doğru bulmadığını söylediğini belirtti.
Bunun istismara açık bir yöntem olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, "Nitekim, yine aynı şekilde, buna katılmadığımı söylüyorum. Niye katılmıyorum? Çünkü birileri hep bundan geçmişte prim yapmışlardır" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:
"Mesele, İmralı'nın ne dediğini öğrenmek değil mi? Bunu öğrenmek için bunun siyasi temsilcisi olan parti üç temsilci seçiyor ve muntazaman kendisiyle konuşuyorlar. Başkalarının da gitmesine ne gerek var? Mesele, bilgi almak ve mesaj vermekse zaten bu yapılıyor."
'Bir de zorunlu mu olsun?'
Bayramoğlu ayrıca Erdoğan'ın, kendisine yöneltilen "Özerklik ve anadilde eğitim gibi talepleri aşırı mı buluyorsunuz" sorusuna da şu yanıtı verdiğini söyledi:
"Eğitim sistemimizin içine anadil seçmeli ders olarak konuldu mu? Bitti. Daha ne olacak? Bir de zorunlu mu olsun diyorsunuz? Olabilir mi böyle bir şey? Bu ülkenin resmi bir dili var. Bu istemelerin ardı arkası kesilmez."
Arınç yine yanıt verdi
Bu açıklamalar üzerine, Başbakan Yardımcısı Arınç, Cumhurbaşkanı'na yönelik eleştirisini bugün de sürdürdü "Cumhurbaşkanını seviyoruz, gücünü biliyoruz ama unutmayın bu ülkede bir hükümet var" dedi.
Selvi, Arınç'tan yana
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi'den destek geldi. CNN Türk'te "Ne Oluyor?" programında Şirin Payzın'ın konuğu olan Selvi, "Arınç'ın açıklaması bilgiye dayanan bir açıklama. Katılıyorum. Açıklama önemli ve değerli" dedi.