(Dosya) Balyoz darbe girişimi aklanamaz!

12.03.2015 - 13:18
Haberi paylaş

Bilindiği gibi 17 Aralık yolsuzluk skandalının ardından AKP, kendini bu skandaldan aklama operasyonunun bir parçası olarak yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkaranlarla darbecileri yargılayanların aynı “paralel” ekip olduğunu ve geçmişte orduya kumpas kuranların bugün de kendilerine kumpas kurduğunu söylemişti. Bunun üzerine Ergenekon, Balyoz gibi kamuoyunda “darbe davaları” olarak bilinen davaların tüm sanıkları tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış ve davalar sil baştan yeniden görülmeye başlanmıştı.

Bu gelişmelerin üzerine yeniden görülmeye başlanan Balyoz davasında mahkeme son olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak daha önce darbe delili olarak kabul edilen bütün dijital delillerin yeniden incelenmesine karar verdi.

Davanın yeniden görülme biçiminin darbe karşıtlarında yarattığı “AKP’yi hırsızlık dosyalarından aklamak için darbe davaları kurban mı ediliyor?” endişesi bugüne kadar yaşanan iki önemli gelişme ile doğrulandı. Bunlardan birincisi 2015 Şubat ayının ortalarında Anayasa Mahkemesi’nin bilirkişi raporunun sonucunda dijital delillerin çelişkili olduğu sonucuna ulaşması oldu. Halbuki bundan önce davada tam tersini söyleyen bilirkişi raporları da oldu ama artık şimdi hepimizden Balyoz’un bir darbe planı olduğunu gösteren bütün diğer kanıtları unutup, hafızamızı sıfırlayıp, sadece bu bilirkişi raporlarına inanmamız bekleniyor.

İkinci önemli gelişme ise Balyoz belgelerini edinerek darbe planının ortaya çıkmasını sağlayan Mehmet Baransu’nun geçen hafta “devletin gizli belgelerini ele geçirip yayınlamaktan” tutuklanması oldu.

Hem “gördünüz mü, bize kumpas kuranlar nasıl da yüce ordumuzu oyuna getirmişler” diyen AKP’liler hem de en başından beri bu davaların itibarsızlaştırılmasını AKP’ye karşı mücadelenin, AKP’yi itibarsızlaştırmanın aracı olarak görenler (Ahmet Şık ve Ezgi Başaran gibiler yani) her iki gelişmeyi de alkışlayarak karşıladılar. Kimse bu ülke tarihinde ilk kez darbeci gelenekle hesaplaşmak için aralanan kapının nasıl yüzümüze kapatılmış olduğunun hesabını sormadan sadece kendi haklılığı ile ilgilendi.

Balyoz davası dijital delillerden mi ibaret?

“Türkiye’nin en parlak ve eğitimli subaylarının” böyle şeyler yapabileceğini, geçmişte de yaptıklarını hatırlamak istemeyenler için bir kez daha hatırlatalım: Aytaç Yalman, Akşam gazetesi genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya’nın NTV’de katıldığı bir programda darbeyi Hilmi Özkök’ün önlediğini söylemesi üzerine kendisini arayarak, “Sana sitem etmek için arıyorum. Biraz önce seni NTV’de izledim. Hilmi Özkök için darbeyi önleyen kişi ifadesini kullandın. Aytaç Yalman’ın rolü ne, diye soruldu. Hiçbir şey söylemedin, geçiştirdin” der.

“Darbe girişimini gerçekten siz mi önlediniz?” sorusuna Yalman’ın yanıtı şöyledir: “Bilmem, Türk Ordusu tek kişi değildir. Tek Genelkurmay Başkanı da değildir. Ucuz kahramanlık kimseye yakışmaz. Türk Ordusu demek Kara Kuvvetleri Komutanlığı demektir. Hilmi Paşa’nın kaç tane tankı tüfeği vardı?”

Küçükkaya’nın ısararı üzerine Yalman, “İddianame, darbeyi Aytaç Yalman önlemiştir diyor” ve “Erken öten horozun kafasını keserler; zamanı gelince konuşurum. Bizim de kafamız gitmesin” diyerek konuşmayı bitirir.

Bu konuşmaların ardından Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan, ifadelerinin alınması gerektiği konusunda o kadar ısrar ettikleri Hilmi Özkök’e ve Aytaç Yalman’a bu tartışmanın ardından “susun” çağrısı yapması yapmıştı.

Yaşar Büyükanıt’ın yine Balyoz davasında verdiği ifadesinde “ben hayatımda böyle plan semineri görmedim” demesini, nedense Çetin Doğan’ın tutukluluğu konusunda AİHM’e yapılan başvuruda “sahte deliller” meselesinden hiç bahsedilmemesini (ya da bahsedilmişse AİHM’nin burada bir ihlal görmemesini), HSBC ve sinagog bombalamalarının Balyoz belgeleri arasından çıkmış olmasını, Balyoz için ne yazık ki tamamlanmış bir teşebbüs olan 12 Eylül darbesinin Bayrak Harekat Planı’nın model olarak alınmış olmasını, tutuklanacak gazeteciler listesinden tutun da Milli Mutabakat Hükümeti listesine kadar her detayın planlanmış olmasını, sahte olduğu iddia edilen ve sonradan üretildiği söylenen eylem planları ile plan seminerinin kayıtları arasındaki paralellikleri, Gölcük’te ortaya çıkan belgeleri ve Balyoz Planı’nın kopyasının da bunlar arasında bulunmuş olmasını kuşku duymak için yeterli görmeyenler, bizi bütün yaşananların bir “komplo” olduğuna inandırmaya çalışıyorlar.

Dezenformasyonun iki aşaması

Balyoz davası da tıpkı Ergenekon davası gibi başladığı günden bu yana çeşitli itibarsızlaştırma çabalarına maruz kaldı. Önce dava sadece dijital delillerden ibaretmiş ve bunların da hepsi sahteymiş ve dolayısıyla bu davadan yargılananlar aslında suçsuz yere yargılanıyormuş iddiası gündeme geldi. Halbuki ses kayıtları gerçekti. O ses kayıtlarını dinleyip bu ülkenin darbeler tarihini bilen hiç kimsenin Balyoz’un bir darbe planı olduğundan kuşkusu olamaz. Ancak Ezgi Başaran, Ahmet Şık, Dani Rodrik gibi en başından beri Balyoz davasını itibarsızlaştırmaya çalışanlar dijital deliller dışındaki bu delillerden, ses kayıtlarından, AİHM kararlarından hiç bahsetmediler. Artık sevinebilirler çünkü nihayet kendileri ve siyasi iktidar aynı safta.

Dezenformasyonun ikinci aşaması ise AKP’nin kendisini yolsuzluk dosyalarından kurtarmak için tüm bu davaların orduya kumpas kurulmasının sonucu olduğunu söylemesiyle gerçekleşti. Bunu ilk başlatan Star gazetesine 17 Aralık yolsuzluk operasyonun hemen ardından yazdığı bir yazıyla Yalçın Akdoğan oldu. Ancak ilginçtir ki yeni başlayan Balyoz davası Yalçın Akdoğan’ı ifade vermeye çağırıp “sen orduya kumpas kurulduğunu nereden biliyorsun, anlat bakalım bildiklerini” demedi. Bu aşamada Balyoz davası darbecilerin yargılandığı bir dava olmaktan çıktı ve artık sadece sahte delillerin ortaya çıkarılması, bu belgeleri ortaya çıkaranların cezalandırılması ve dolayısıyla AKP’nin “paralel yapı” ile hesaplaşmada yeni ittifaklarını aklama davasına dönüştü. AKP’nin medyadaki kalemşörleri de (Yıldıray Oğur, Markar Esayan ve Ceren Kenar gibiler) hemen Balyoz’un darbe planı olduğunu savundukları günlerin günahını çıkarmakta gecikmediler.

Balyoz darbe girişimidir

Ancak şunu herkes biliyor ki balyoz bir darbe planıdır. Ne sadece dijital delillerden ibarettir ne de suçsuz yere yargılandığı söylenen subaylardan. Son yaşadıklarımız ise sadece darbecilerle mücadelenin AKP’ye bırakılamayacak kadar ciddi ve kapsamlı bir mesele olduğunun göstergesidir. Elbet hem darbecilerin hem de onları aklayanların bu darbelerin mağdurlarına hesap verecekleri günler gelecektir.

Balyoz davasında nereden nereye?

963 sayfalık ilk Balyoz iddianamesine göre 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, Kasım 2002’de AKP hükümetini devirmek için bir darbe planı hazırladı: Balyoz Harekat Planı. Plana göre, bu darbeyi yapabilmek için önce ülkede kaotik bir ortam yaratılacaktı. Cuma namazı sırasında Fatih ve Beyazıt camileri bombalanacak, bir Türk savaş uçağı düşürülecek, ülkede irticai unsurların ayaklandığına dair bir hava yaratılacaktı. Darbeye ortam hazırlayan bu eylemler Çarşaf, Suga, Oraj ve Sakal adlı planlarda belirtilmişti. Bu planların provası 5-7 Mart 2003’de İstanbul’da Çetin Doğan önderliğinde düzenlenen Plan Semineri’nde yapıldı. Darbeden sonra kurulacak Milli Mutabakat Hükümeti’nin kimlerden oluşacağı belirlendi. Seminer aslında muhtemel bir Türk-Yunan savaşına dönük Egemen Harekat Planı’nı konu alıyordu. Bu bir dış tehdit senaryosuydu. Doğan buna, Türk-Yunan savaşı çıktığında İstanbul ve Kocaeli’nde irticai kesimlerin ayaklanmaya kalkıştıkları bir iç tehdit senaryosu ekledi.

Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Çetin Doğan’a “Seminerde sadece dış tehdidi görüşün, iç tehdit senaryosunu görüşmeyin. Onu başka zaman görüşürsünüz, ama önceden bize bildirmeni şartıyla” şeklinde talimat gönderdi. Talimatın altında İlker Başbuğ’un imzası vardı. Çetin Doğan ise bu talimatı uygulamak yerine iç tehdit senaryosunu da içerecek şekilde Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo’yu (OEYTS) hazırlayıp yeniden KK’ya ve 1. Ordu’ya bağlı birliklere gönderdi. Aytaç Yalman, Çetin Doğan’ın darbe girişimini Hilmi Özkök’e iletti ve Özkök, Çetin Doğan’ın 1. Ordu’daki tüm yetkilerini elinden aldı.

Arife Köse

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol