Muğla'nın Datça ilçesinde Gezi Parkı eylemleri sırasında gösteri yaptıkları gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan 17 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Datça Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan soruşturmayı yürüten savcı Ferdi Baba, devletin toplanma özgürlüğü hakkının kullanılmasını sağlamak için gereken önlemleri almak zorunda olduğuna dikkat çekti.
Datça Cumhuriyet Meydanı’nda 1, 2 , 3 ve 17 Haziran 2013 tarihlerinde Gezi direnişine destek amacıyla gösteri ve protestolar düzenlendi. Bu eylemlere katılan 17 kişi hakkında, 6 ay sonra soruşturma başlatıldı. Soruşturmayı yürüten savcı Ferdi Baba, geçen 11 Şubat’ta ’kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verdi. Karar, 15 gün sonra taraflara tebliğ edildi. Savcı Baba’nın kovuşturmaya yer olmadığı kararında çarpıcı gerekçeler yer aldı.
İnsan haklarının bir parçası
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının uluslararası sözleşme ve belgeler ile ulusal hukukta ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği belirtilen kararda, İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin (İHEB) 20’nci maddesi, Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin 21’inci maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11’inci maddesi, Anayasa’nın 34’üncü maddesi ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına atıfta bulunuldu.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 11’inci maddesinde herkesin barışçı toplanma hakkına sahip olduğunun hatırlatıldığı kararda, "Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin 21’inci maddesinde, ’Barışçıl bir biçimde toplanma hakkı hukuk tarafından tanınır. Bu hakkın kullanılmasına ulusal güvenliği veya kamu düzenini sağlık ve ahlaka veya başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma amacı taşıyan, demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukuka uygun olarak getirilen sınırlamaların dışında başka hiçbir sınırlama konamaz’ hükmüne yer verilmiştir" denildi.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11’inci maddesinde ise herkesin asayişi bozmayan toplantılara katılma hakkına sahip olduğuna dikkat çekilen kararda, bu hakkın ancak yasayla sınırlanabileceği vurgulandı. Anayasa’nın 34’üncü maddesinde, ’Herkesin önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu’ da kararda hatırlatılarak "Bu hakkın ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlemesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği ve kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunda gösterileceği öngörülmüştür" ifadelerine yer verildi.
Devlet bu hakkın kullanımını sağlamalı
Kararın en dikkat çeken bölümünde ise devletin, belirtilen gerekçelerle toplantı ve gösterilere müdahale etmemesinin gereken bir özgürlük olduğu yorumlanırken, Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/8-65 ve 2004/117 sayılı kararlarını örnek gösterip, "Devlet bir yandan geçerli bir neden olmaksızın toplanma özgürlüğünü ihlal etmekten kaçınırken, diğer yandan da bu hakkın kullanılmasını sağlamak için gereken önlemleri almak zorundadır" görüşüne yer verildi.
Suç unsuru tespit edilemedi
Şüphelilerin yaptıkları toplantılarda, asayişin bozulmadığı, herhangi bir şiddete başvurulmadığı, toplantı içeriğinde suç ve suç unsurlarının tespit edilmediği belirtilen kararda, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince yapılan açıklamada düşünce ve ifade özgürlüğünün sadece toplumda beğenilen, kabul gören, zararsız ve kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğuna" dikkat çekilip, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi.