Fosil yakıt sektörüne, Paris Anlaşması’nın kabulünden bu yana 4,6 trilyon dolar destek sunuldu. Geçtiğimiz yıl 742 milyar dolarlık fosil yakıt finansmanı sağlandı.
On yıl önce 396,38 ppm olan CO2 yoğunluğu 2021’de 418,15 ppm olarak ölçüldü, bu yıl yine artarak 420,35 ppm’e yükseldi.
Fosil yakıtlardan kurtulmanın tek yolu, gerçek bir enerji dönüşümü başlatmaktır.
Gücünü fosil yakıtlardan ve savaş makinelerinden alan kapitalizm, her şeye rağmen büyürken tabiatı gereği yıkıyor, yakıyor, krizleri birbirine ekliyor, dünyayı içinden çıkılamayacak duruma getiriyor. İklim krizini durdurmaya ayrılabilecek bütçeleri de şimdi savaş makinelerine yatırmaya karar verdiler; eşitsizlikleri her geçen gün büyütüyor, hepimizi açlığa, yoksulluğa, iklim afetlerine itiyorlar.
İklim çöküşü, sınıf mücadelesidir
Bu gidişatı durdurmak için yapmamız gereken şey çok açık: Küresel emisyonlar, 1,5C’lik ısınma sınırının aşılmaması için, yüzde 80-90 gibi muazzam bir oranda azaltılmalı. Çünkü 1,5C sınırını aşarsak geriye dönüşü olmaz.
Henüz 1,5C’nin sınırlarında gezinirken bile görülmemiş bir toplumsal ve ekolojik çöküş yaşanmaya başladı. Bir yandan sıcak hava dalgalarıyla kavruluyor, diğer yandan sellerin yol açtığı inanılmaz yıkıma tanık oluyoruz. Üstelik iklim afetlerinin ön saflarında da yine dünyanın en savunmasız toplumları var. Bangladeş ve Pakistan’ın yoksul halkları evlerinden, tarlalarından, gıdalarından, geçim kaynaklarından olurken, her birinde birkaç milyon kişi afetler yüzünden göçe zorlandı. Bu sırada emisyonlar da yükselmeye devam ediyordu.
Isınan okyanuslar ve Kuzey Kutbu’ndaki erime, ısınma-erime süreçlerini hızlandırıyor. Muson sistemleri gibi yağış rejimleri bozuluyor, benzeri görülmemiş şiddette ve süredeki yakıcı sıcakları, süper-taşkın denilen inanılmaz sel felaketlerini yaratıyor. Afetlerin yaşandığı her bölgede ölümler, sayılara milyonları bulmaya başlayan iklim göçmenleri, açlık, bulaşıcı hastalıklar, orman yangınları ve kuraklıklar birbirine eklenerek yıkımın ölçeğini daha da büyütüyor.
İklim afetlerinin biri bitiyor diğeri başlıyor.
Daha şimdiden bunları yaşıyorsak, 2C’lik ısınma değerini görünce nasıl bir dünyada olacağız?
Kabus gibi bir geleceğe adım atmak istemiyorsak, emisyon kesintilerinin hemen yapılmaya başlanması gerekiyor; 20 yıl içinde, 10 yıl sonra, aşamalı olarak ya da yavaş yavaş değil. İnsanlığın geleceğinde fosile yer yok!
Bu gidişatı değiştirecek olan bizleriz. Bir iklim çöküşünün sınırlarında geziniyoruz. Olacakları durdurmak için kitlesel, birleşik bir mücadelenin gücüne ihtiyacımız var. Tüm dünyada yükselmekte olan isyan dalgasını büyütmeye, yoksullaşmaya hayır derken savaşlara, ırkçılığa, otoriter rejimlere, kadın düşmanlığına, LGBTİ+ düşmanlığına, göçmen düşmanlığına karşı birleşmeye, fosil yakıt endüstrisiyle el ele veren tüm liderlere ve siyasi rejimlere “Artık Yeter” demek için bir araya gelmemiz gerekiyor.
İklim aktivisti gençler kârı değil, insanları seçti, “gücü insanlara geri vereceğiz” diyerek “Kâr Değil İnsan” sloganı arkasında birleşti. Bizler de 23 Eylül’de onların yanında, Küresel İklim Grevindeyiz.
(Sosyalist İşçi)