Uç hava olayları ve eylemlerin yılı: 2014

01.01.2015 - 11:32
Haberi paylaş

Sosyalist İşçi gazetesi, 2014 yılında dünyada gezegenin geleceğiyle ilgili meydana gelen gelişmeleri ve iklim adaleti için verilen mücadeleleri derledi.

Aralık ayının başında Dünya Meteoroloji Kurumu (WMO), aynı eğilim yılın son günlerinde de devam ederse 2014 yılının 1998, 2005 ve 2010'da kaydedilen rekor sıcaklıkları geçeceğini açıkladı. 2014 yılının Mayıs ve Haziran aylarında rekor sıcaklıklar ölçülürken, Ağustos ayı da 1880’den beri en sıcak Ağustos ayı oldu. Sıcaklık ölçümleri, bu yılın ilk on ayındaki sıcaklıkların, uzun vadeli sıcaklık ortalamalarının 0,57 derece üzerinde olduğunu gösteriyor. Ve bu yıl rekor sıcaklıklara eşlik eden yoğun yağış ve seller, kuraklık ve orman yangınları ile yaşanan yıkımlar bir öndeki yıllara göre artış gösterdi.

Kuraklık, seller ve çamur

Dünyanın hemen her bölgesinde birbirini takip eden kuraklık ve sel felaketleri peş peşe yaşandı. ABD’nin Kaliforniya eyaletinin güneyi, tarihte eşi benzeri olmayan kuraklık içindeyken, kuzeyi sel suları altında kaldı. Uzaydan çekilen fotoğraflardan bile görülebilecek boyuttaki kuraklıkla baş edemeyen insanlar bölgeyi terk etmeye başlarken, İran hükümeti tarımsal sulama için yeterli suyun kalmadığından “ancak insanlara içme suyu temin edebilecek durumdayız” dediği sırada Brezilya’da yüzlerce kentte su karne ile dağıtılmaya başlandı.

Son 120 yılın en büyük sel felaketinin yaşandığı Bosna Hersek’te de durum farklı olmadı. Sel sularının yıkıp geçtiği kent ve tarım arazileri hemen ardından kuraklıkla kavruldu; seller sırasında salgın hastalıklarla baş etmeye çalışan insanlar, kuraklık döneminde susuzluk sorunu ile baş etmek zorunda kaldılar. Afganistan’ın kuzeydoğusunda aşırı yağışlar nedeniyle yaşanan heyelan sonucu bir köyün, bir bölgenin toplu mezarlık ilan edilmesi de bu yıl içinde yaşandı. 100 metre yüksekliğe varabilen çamur tabakası, hem bölgede yaşayan hem de kurtarma çalışmalarına gelen tahminlere göre 2700 kişinin (tam sayı hâlâ belirlenememiş) üstünü örttü.  

Tüm dünya direniyor

2014 yılı uç hava olayları açısından rekorlar kırarken, bütün bu olumsuz tablonun yaratıcısı hükümetlerin politikalarına, kapitalizmin işleyişine karşı da neredeyse sayısız irili ufaklı eylemlere, direnişlere sahne oldu. Dünya nüfusunun %99’unun, %1’ine karşı verdiği hayatta kalma mücadelesi… Kâr, rekabet ve büyümenin yarattığı ekolojik yıkımlara karşı tüm dünyada milyonlarca insan, her geçen gün büyüyen ve artık sadece bir çevre hareketi olarak adlandırılamayacak adalet, eşitlik talepleriyle “insan ve doğanın kârdan önce geldiğini” ifade eden bir hareketin içinde yer aldılar.

Zift petrollerini Kanada’dan ABD’ye taşıyacak olan 2750 kilometrelik Keystone XL boru hattına karşına kendilerine “yerliler ve kovboylar ittifakı” diyenlerin Beyaz Saray’ın önünde kurdukları Kızılderili çadırlarına eşlik eden on binlerce insan, yüzlerce yıldır yerlilerin hakkını gasbeden devletin bunu daha fazla yapamayacağını, sularını ve topraklarını ellerinden almalarına izin vermeyeceklerini dile getirdikleri müthiş bir mücadeleyi her geçen gün büyüterek sürdürüyorlar. Brezilya hükümetinin dünyanın en büyük barajını Belo Monte’yi Amazon nehri üzerinde kurma girişimine karşı “nehirler özgür akacak” sloganı, aynı zamanda Hasankeyf’te Ilısu Barajı’na karşı da dile getiriliyor.

Gezegenin sonunu getirecek daha fazla petrol, daha fazla kömür sevdalılarının her bir buluşması aktivistler tarafından kuşatılıyor. Eylül 2014 ise şimdiye kadar yapılan en büyük iklim eylemi olarak tarihe geçti. 22 Eylül’de 166 ülkede eş zamanlı olarak 2600’den fazla eylem oldu. New York sokaklarını dolduran 400 bin kişiye tüm dünya genelinde eşlik eden bir milyar insan ve ertesi gün “Flood Wall Street” sloganıyla sokakları dolduranlar, “şirketlerin, kapitalizmin, devletlerin” artık hayatlarını çalmalarına izin vermeyeceklerini çok ama çok yüksek sesle dile getiriyorlar. 2014 yılı içinde gelişen iklim adaleti hareketi, mücadeleye hiç ara vermeden devam ediyor ve 2015 yılının 2014 yılından daha fazla mücadele dolu bir yıl olacağı şimdiden kesinleşmiş durumda.

Türkiye’de de yıkım politikaları

Türkiye de 2014 yılında ne iklim değişikliğinden muaftı ne de mücadeleden. Yağış oranlarının bölgesel olarak yüzde 70-80 oranlarında azaldığı, son elli yılın en kurak dönemini yaşadığımız 2014 yılında, hükümetin iklim değişikliğini pekiştiren, ekolojik yıkımlara yol açan küçük ya da büyük ölçekli tüm projelerine karşı; bazen yetmiş yaşında bir teyze ufacık bir parkı korumak için koca iş makinelerin önüne oturdu, bazen binlerce insan kömürlü termik santralin yapımına karşı bedenleriyle zincir oluşturdu. Zeytin, mera, orman, park, nehir, göl, yaban hayatı 2014 yılı içinde korumak için verilen mücadelenin özneleriydi.

Amasra’dan Yırca’ya her yerde eylemler

Haziran ayından bu yana Amasra halkının termik santrale karşı mücadelesi sürüyor. UNESCO Geçici Miras listesine giren Bartın'ın Amasra ilçesinde Gömü ve Tarlaağzı köylerine yapılmak istenen termik santrallere karşı bölge halkı ilk günden harekete geçti ve ilk ses getiren eylemlerini 4 kilometre boyunca oluşturdukları insan zinciriyle gerçekleştirdiler. Hemen sonra topladıkları 40.000 itiraz dilekçesiyle projenin askıya alınmasını sağladılar.

İki farklı termik santralin gölgesinde yaşayan Soma'nın Yırca köyüne bir yenisini daha yapmak isteyen Kolin Şirketler Grubu, herhangi bir hukuk kuralı gözetmeksizin 6.000 ağacı kesti. Canlı hayatını tehdit eden bu santral için yaşam alanlarını katletmekle yetinmeyip Yırca halkının da geçim kaynağına göz dikmiş oldular. Gece gündüz nöbet tutup dozerlere ve eli coplu özel güvenlik görevlilerine direnen köylüler ise darp edilip, alıkonulsalar da mücadeleden vazgeçmediler ve mahkeme, termik santral projesi için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Son olarak ÇED Olumlu raporu için de durdurma kararı verilmesiyle binlerce zeytin ağacı yeniden dikiliyor.

Önce HES yapılması istenen Kamilet Vadisi'ndeki Cihani Deresi için mücadele veren Artvin halkı, birkaç ay sonra Cerattepe'deki yeşil alanları maden işletmecilerinden korumak için harekete geçti. Tıpkı Yırca'da olduğu gibi hukuku hiçe sayarak yıkıma başlayan ve özel güvenlik görevlilerini bölgeye yerleştirmeye çalışan şirket karşısında köylüler, Rize İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararına kadar gece-gündüz nöbet tutmaya devam ettiler.

Geçtiğimiz ayların en ilginç eylemi, Hüseyin Ürkmez'in Nükleersiz Karadeniz için Hopa'dan İstanbul'a kadar bütün Karadeniz kıyılarını tek başına sandalıyla kürek çekerek kat etmesi oldu. Ağustos'ta başladığı yolculuğunu 2 Kasım günü İstanbul Ortaköy'de sonlandıran Ürkmez, nükleer santrallere karşı farkındalık yaratmayı hedeflediği projesinde oldukça destek gördü.

Küresel düşün, yerel örgütlen!

Türkiye'de bu yılın belki de en renkli ve coşkulu eylemi, BM'in New York'taki iklim zirvesine alternatif olarak örgütlenen 20-21 Eylül Karşı İklim Zirvesi kapsamında 20 Eylül günü yapılan İklim Adaleti Yürüyüşü'ydü. Bugüne kadar iklim değişikliğiyle ilgili olumlu hiçbir adım atmayan hükümetlerin 21 Eylül günü New York'taki buluşmasından da bir sonuç çıkmayacağını düşünen aktivistler tüm dünyada sokaklara döküldü. Türkiye'de binlerce insan, New York'ta 400.000 kişi ve bütün dünyada 700.000'den fazla aktivist iklim değişikliği konusunda bir an önce adım atmaları için hükümetlere adeta bir gözdağı verdi.

İklim değişikliği tüm dünyayı her zamankinden daha fazla etkisi altına almış durumda. İnsanların sokakta olma, karar vericilerin ise adım atma zamanı.

Bu yıl onlarca eylemi, mücadeleyi, direnişi geride bırakırken 2015'te çok daha coşkulu ve daha kitlesel hareketler örgütlemek gerektiğini de görmemiz gerekir.

Nuran Yüce-Anıl Yüksel

Bültene kayıt ol