Gidecek, gidiyor… Gitti…

22.08.2020 - 18:12
Haberi paylaş

Grönland’da geçtiğimiz yıl yaşanan endişe verici erimeyle birlikte kritik eşiğin de geçildiği anlaşıldı.

Sadece bir yılda 532 gigaton kayıp yaşayan buz örtüsü git gide seyreldiği kaygı verici bir erime sürecine maruz kalıyor.

İklim krizinin Grönland Buz Örtüsü üzerindeki baskılarını, özellikle son yirmi yılı analiz ederek açığa seren bir araştırma, erimenin hızlandığını gösterdi. Araştırmacılar, artık bunun önüne geçilemeyeceğini, kritik eşiği çoktan geride bıraktığımızı dile getiriyor. 

Grönland Buz Örtüsü, küresel ısınmanın ilk 150 yılına direnmeyi başarmıştı, çünkü kış aylarında yeterince kar birikiyor ve bu sayede yaz aylarında yaşanan erime telafi edilebiliyordu. Fakat geride bıraktığımız 20 yıl içinde her şey değişti.

Dikkat çekici ilk değişim, 2000 yılında buzulların hareketinin hızlanmaya başlamasıydı. Bu beklenmedik hareketlilik buz kaybını artırdı ve sonraki beş yıl içinde, araştırmacıların tabiriyle, geri dönülemez evreye doğru ilerledik. Ohio Eyalet Üniversitesi Kutuplar ve İklim Araştırmaları Merkezi’nin yürüttüğü ve geride bıraktığımız 40 yılın uydu görüntülerinin incelendiği araştırma, ısınmayı bugün durdurabilsek, hatta bölgenin biraz daha soğumasını sağlayabilsek bile erimenin devam edeceğini söylüyor.

Norveç’te, Bjerknes İklim Araştırmaları Merkezi tarafından yürütülen bir diğer araştırma tarafından da doğrulanan bu vahim durum, nihayetinde deniz seviyesinin metrelerce yükselmesine yol açacak. Süreç yavaş seyredecek olsa da artık gelecekteki nesillerin böyle bir felaketten kaçınabilme şansı kalmadı. Leeds Üniversitesi’nden Andy Shepard, bunun, mümkün olabilecek en kötü senaryolardan biri olduğunu hatırlatıyor; “En kötü senaryoyu güncellememiz gerekecek. Çünkü Grönland şu anda onu zaten yaşıyor.”

Bu arada, erimeyi biraz daha hızlandıran bazı mikroplar da devreye girdi. Buzulların yüzeyini kaplamaya başlayan abanozlaştırıcılar, ortaya çıktıkları ilk iki yılda yüzde 12 gibi şaşırtıcı bir çoğalma ve yayılma hızı sergileyip buzulları istila ettiler. 

Bir önceki rekorun yüzde 15 oranında aşıldığı düşünülürse, bu zararın telafi edilebilmesinin tek yolu, kış aylarındaki yağış miktarının olağanüstü seviyelere çıkması olacak. Ne var ki güncel iklim modelleri böyle bir yağışın beklenmediğini gösteriyor. Bilakis, tüm modeller, yağmurların artabileceği konusunda uyarıyor –ki bu da erime hızının biraz daha artacağı anlamına gelir. 

Birkaç gün önce, Avrupa Birliği Konseyi Dönem Başkanlığını yürüten Şansölye Angela Merkel ile buluşan İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg, krize kriz gibi yaklaşılmadığı gerçeğini gündeme getirmişti. Thunberg’in Alman ve Belçikalı aktivistlerle ortaklaşa yayımladığı mektupta, Avrupa’nın artık zaman kaybetmeden harekete geçmek zorunda olduğu hatırlatılıyor; “Siyasi eylemsizlik yüzünden son derece kritik öneme sahip iki yılı boşa harcadık.” 

“Son iki yılda 80 gigatondan fazla karbondioksit salımı oldu. Dünyanın her yerinde iklim felaketlerinin yaşandığına tanık olduk: Orman yangınları, sıcak hava dalgaları, seller, kasırgalar, fırtınalar, buzulların erimesi ve ekosistemlerin çökmesi…”

“Bizim liderlere ihtiyacımız var!”

Pandemi nedeniyle dijital ortama taşınan iklim eylemleri, Thunberg’in Merkel’i ziyaret etmesiyle birlikte, uzunca bir aradan sonra tekrar meydanlara döndü. Berlin’de parlamento binası önünde eylem yapan Gelecek İçin Cumalar (Fridays For Future) aktivistleri, iklim grevlerinin 105. haftasında “Geri döndük!” diyerek 25 Eylül’ü küresel iklim grevi günü ilan ettiler: “Birkaç ay içinde dünyanın nasıl değişeceği konusunda hiçbir fikrimiz yok. Fakat şunu biliyoruz: İklim adaleti sağlanana kadar buradayız! Dışarıya çıkıp caddeleri doldursak da çevrimiçi olsak da fark etmez, gerekirse yeni çözümler geliştirir, kendimizi görünür kılmayı başarırız. Buradayız!”

Bültene kayıt ol