ÇED: Adı var kendi yok

26.12.2014 - 22:16
Haberi paylaş

Önceki hafta ÇED yönetmeliği bir kez daha değiştirildi. Bir yapboz tahtasına dönen ÇED Yönetmeliği, tam 17 kez değişikliğe tabi tutuldu.

Çok çeşitli projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin tespiti ve izlenmesi süreci olarak uygulanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin resmi olarak kabul tarihinden itibaren 21 yıl geçti.

21 yıl önce kabul edilen ÇED yönetmeliğine göre projelerin çevreye etkileri açısından incelenmesi basit, beklenen bir sonuç, ama Türkiye’de ÇED süreci tam tersi bir işlev görmekte. Adı olsun kendi olmasın diye her türlü dalavere yapılmakta. 21 yıl içinde ÇED sürecinde toplam 44.975 proje değerlendirilmiş.

Bu 44.975 projeden 42.246’sı ÇED’den muaf kısma dahil edilerek çevresel etkisi hiç ama hiç değerlendirilmemiş!

Bu nasıl mümkün olabilir derseniz? Yasalar imdada yetişiyor. 42.246 projeyi ÇED’den muaf tutan yasal düzenlemenin dayanığı ise şöyle: ÇED ilk kez 1983’te 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesiyle çevre mevzuatına giriyor. Ama kanunun uygulanması için gerekli olan ÇED Yönetmeliği tam on yıl sonra 1993’te oluşturuluyor. İlk yönetmeliğin geçici 3. maddesi ile de ÇED Yönetmeliği yürürlüğe girmeden önce onay, ruhsat, izin, kamulaştırma kararı alınmış projeler ÇED sürecinden muaf tutur deniliyor. Bu geçici 3. maddenin iptali için 2013’te Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldı. Anayasa Mahkemesi de geçtiğimiz Temmuz ayında bu maddeyi iptal etti. Ama bakın ne oldu? 25 Kasım 2014 tarihinde yayınlanan yeni yönetmeliğe aynı madde eklendi.

ÇED, yatırımların önünü kesen, bürokratik bir süreç olarak kabul edildiği için ne kadar proje muaf tutulursa o kadar işlerine gelmekte. Son düzenleme ile o kadar uzun bir liste ÇED’den muaf tutulmakta ki, ÇED sürecine girebilecekleri sıralamak belki daha kolay olacak. Sadece muaf tutulacak projeler değil, değerlendirme kriterleri ve süreçleri de tam bir rezalet durumda.

ÇED onayı alabilmek için projelerin başlangıç kapasite ve işletme sürelerini az göstermek ve sonrasında kapasite ve süre uzatmasına gidilmesi, aynı bölge içinde birden fazla proje için tek tek ÇED başvurusu yapılarak projelerin toplam kümülatif etkisini küçültme, ÇED süreçlerinin olmazsa olmazı olan; yerelde yaşayaların proje hakkında bilgilendirme ve onaylarının alınması süreçlerinde yaşanan ayak oyunları, sindirme politikaları…

Doğa yıkımının korkunç bilançosu

Günün sonunda şimdiye kadar 44.975 projenin 42.246 adedi yönetmeliğin ÇED’den muaf tuttuğu kısma dahil edilmiş, geri kalan 3.729 proje içerisinden sadece 81 tanesi hakkında ÇED olumsuz kararı verilmiş; yani çevresel açıdan uygun olmadığı belirtilmiş.

Sonuç: 21 yılda tüm projeler arasından çevresel açıdan uygunsuz olduğu düşünülerek reddedilenler 1000’de 2 bile değil, ama bu bile onlara fazla geliyor.

Nuran Yüce

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol