Cumartesi Anneleri'nde 723. hafta: “Sizi aramaktan vazgeçmeyeceğiz”

03.02.2019 - 07:54
Haberi paylaş

Cumartesi Anneleri bu hafta, 25 Ocak 2001'de gözaltında kaybedilen HADEP Silopi ilçe yöneticileri Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in akıbetini sordu. Eyleme katılan Tanış'ın oğlu Diyar Tanış ile mesaj gönderen Deniz'in kızı Ceylan Deniz, kaç yıl geçerse geçsin babalarını aramaktan vazgeçmeyeceklerini dile getirdi.

Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 723'üncü haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, polis tarafından yine engellendi. Bu nedenle İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi önünde toplanmak zorunda kalan Cumartesi Anneleri’nin yapacağı açıklama öncesi, derneğin bulunduğu sokak polislerce ablukaya alındı.

Üzerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyen Cumartesi Anneleri, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını ve kırmızı karanfiller taşıdı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Oya Ersoy ve Garo Paylan ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda Cumartesi İnsanı da eyleme katılarak, Cumartesi Anneleri’ne destek verdi. 

Bu haftaki eylemde 25 Ocak 2001’de gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Silopi ilçe yöneticileri Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in akıbeti soruldu. Açıklamayı ise, bir başka kayıp olan Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun yaptı. 

"Geçmişle yüzleşin"

"Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz için adalet istiyoruz" diyerek sözlerine başlayan Tosun, "Cezasızlığın aşılması ve faillerin cezalandırılmasının yolu geçmişle yüzleşmek ve hesaplaşmaktan geçer. Geçmişin suçlarının üzerini örtenler, yeni suçların işlenmesinin önünü açarlar. Bu nedenle geçmişin suçlarının inkârı ve cezasız bırakılması, bugün Türkiye'nin demokratikleşememesinin, hukuk devletine dönüşememesinin en önemli sebebidir" dedi 

24 hafladır Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray'a çıkışını polis zoru ile engelleyenlerin aslında Türkiye'nin demokratikleşmesini engellediğini söyleyen Tosun, "Bizi engelliyorlar çünkü biz; demokratikleşme ihtimalini ve hukukun üstünlüğü ihtimalini temsil ediyoruz. Bizi engelliyorlar çünkü biz; hakikati yalnızca hakikati söylüyoruz. Bizi engelliyorlar çünkü biz; uğruna mücadele etliğimiz insanlık değerlerine sahibiz" diye konuştu.

723'üncü haftalarında 18 yıl önce gözaltında kaybedilen iki Kürt siyasetçi için hakikat ve adalet talebiyle buluştuklarını vurgulayan Tosun, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in kaybediliş hikayesini şu sözlerle anlattı: 

"Serdar Tanış, 2000 yılının Eylül ayında Silopi'de HADEP ilçe teşkilatını açmak üzere parti genel merkezince görevlendirildi. Çalışmalara başlayan Tanış, Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can tarafından ağır tehditlere maruz kaldı. Tüm baskı ve tehditlere rağmen 3 Ocak 2001 tarihinde Silopi'de HADEP ilçe teşkilatı açıldı ve Serdar Tanış İlçe Başkanı oldu. 

Baskı ve tehditlerin giderek artması üzerine Serdar Tanış, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e, Adalet Bakanlığı'na, İçişleri Bakanlığı'na ve bütün resmi makamlara gönderilmek üzere bir yazı hazırladı. Yazısında maruz kaldığı tehditleri anlattı, can güvenliğinin sağlanması ve siyaset yapma hakkının engellenmemesi talebinde bulundu. 25 Ocak 2001 tarihinde Astsubay Taşkın Akgün, Serdar Tanış'ı telefonla arayıp Silopi Jandarma Komutanlığı'na gelmesini istedi. 

Serdar Tanış, ilçe yöneticisi 27 yaşındaki Ebubekir Deniz'le birlikte Silopi Jandarma Komutanlığı'na gitti ve onlardan bir daha haber alınamadı. 

Gitti ve bir daha dönmedi

5 gün boyunca onların Silopi Jandarma Komutanlığı'na geldikleri inkâr edildi. Kamuoyu baskısının artması üzerine Şırnak Valisi Hüseyin Başkaya, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in 25 Ocak'ta Silopi Jandarma Komutanlığı'na geldiklerini ama yarım saat kalıp, tutanak imzaladıktan sonra oradan ayrıldıklarını açıkladı.

Baba Şuayip Tanış, kamuoyuna yaptığı açıklamada; 'Oğlum, ilçe teşkilatını açmaya çalışırken Levent Ersöz bizi sürekli tehdit etti. Beni Şırnak İl Jandarma Komutanlığı'na götürdüler. Levent Ersöz, 'Oğlun bu işten vazgeçsin, yoksa sizin için iyi olmaz' dedi. Oğlum parti çalışmaları için Diyarbakır'a gittiğinde Levent Ersöz beni telefonla aradı. 'Oğlun Serdar, Şırnak topraklarına ayak basarsa yaşatmam' dedi. Oğlum geldiğinde Silopi İlçe Jandarma Karakolu'na çağırıldı. Gitti ve bir daha da dönmedi' dedi.

İnsan hakları örgütleri, aydınlar, BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Komisyonu Tanış ve Deniz'in akıbetinin araştırılması için devreye girdi. Ancak hiçbir sonuç alınamadı. AİHM'e taşınan davada mahkeme, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in kaybolmasında devletin sorumluluğunun olduğu tespitini yaparak AİHS'nin 38, 2, 3, 5 ve 13. Maddelerinin ihlal edildiğine oybirliği ile karar verdi.

Göreve çağırıyoruz

İç hukukta ise, AİHM mahkûmiyetine ve faillere yönelik İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31.07.2012 tarihli ve 212 no'lu celsesine ait duruşma tutanağında geçen iddialara rağmen hiçbir ilerleme sağlanmadı. Bugün bir kez daha kamu adına hareket eden savcıları, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in gözaltında kaybedilmesi ile ilgili olarak adil, tarafsız ve etkin bir soruşturma başlatmak için göreve çağırıyoruz. Ve bir kez daha hatırlatıyoruz; insan haklarını korumak sahip oldukları ve kullandıkları kamusal yetkiler bağlamında savcıların öncelikli görevidir. Hakikat ve adalet talebimiz gerçekleşinceye kadar kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz!"

Kızının mektubu okundu

Yapılan bu açıklamanın ardından Ebubekir Deniz'in kızı Ceylan Deniz'in gönderdiği mektubu kayıp Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak okudu. Ceylan Deniz, mektubunda şunları kaydetti:

"Canım Babam... Senden ayrılalı tam 18 sene oldu. Seni bizden almadan önce yeni doğmuş kardeşim şimdi kocaman yakışıklı bir erkek oldu. Senin yokluğuna, olmayışına bir türlü ne yüreğimiz ne de gözümüz alışıyor. Bazen yemek yerken bilmeden sana da kaşık getiriyoruz. Sonra duvardaki resmine bakıp, saatlerce dalıp gidiyoruz.

Seni fazla hatırlamıyorum, çünkü sen gittiğinde daha 5 yaşındaydım. Babaannem çocukluğunu, gençliğini anlatıyor. En son anıların, gülüşlerin bize masal gibi geliyor.

Bir vardın ve şimdi yoksun. Tatlı bir rüya gibi...

Doyasıyla yaşamadık ki! Seninle ne sarılabildik ne de öpebildik canım babam! Düşünün ki bir gün kalkıyorsunuz, o günün diğer günlerden hiçbir farkı yok. Ansızın hayatının en kötü günü oluveriyor; alıyorlar seni bizden, ocağımızdan! Geçen her gün bir umut bir bekleyiş ve bir hayal kırıklığıyla gün son buluyor. Öyle günler, aylar, yıllar geçiveriyor. Belki bizim masalımızda güzel sonla biter umuduyla yaşıyoruz.

Hiç beklemediğim bir günde, bir anda yerin, izin belli dediler. Birkaç parça bile o kadar çok mutlu edecekti ki beni saatlerce söylenen mezar başında bekledim. Geldiler, kazdılar, birini çıkardılar. Belki de Ebubekir'dir dediler. İşte dedim en azından derdimi anlatacağım, ağlayacağım bir mezar olacak. Belki senin kokunu duyacağım dedim.

Belki de benim babam...

Günler belkilerle geçti en son baban değildir dediler. Bir yanım ya yaşıyorsa diye umutlanırken, diğer yanım izin vermedi. Çünkü tanıyordu bu bilinmezliği, umutsuzluğu biliyordu. Özlemin içimizde o kadar büyüdü ki sığamıyor içimize canım babam! Ne oldu sana işkence mi ettiler yoksa bir mermiyle mi öldürdüler? Çok canın yandı mı? Bilseydim son gidişin olduğunu sarılırdım, bırakmazdım. Bilseydim seni bizden alacaklar, ben de gelirdim!

18 yıldır senden bir haber alabilme umuduyla yaşıyorum. Kaç yıl geçerse geçsin seni aramaktan vazgeçmeyeceğim."

"Onu aramaktan vazgeçmeyeceğim"

Okunan bu mektubun ardından ise kaybedilen Serdar Tanış'ın 19 yaşındaki oğlu Diyar Tanış konuştu. 

Tanış, "Babam ve arkadaşı gözaltında kaybedildiğinde 1 yaşında bile değildim. O günden bu güne yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Umarım bir gün bağımsız yargı çıkar, babam ve on binlerce kayıbın akıbeti açıklanır. Yaşadığımız sürece akıbetlerinin açığa çıkarılma mücadelesini sürdürecek onu aramaktan vazgeçmeyeceğim" sözlerini sarf etti.

Eyleme katılanlar o sırada oldukça duygusal anlar yaşandı. Öyle ki Diyar Tanış’ın kendisi de  zorlanarak yaptığı konuşmasını ağlayarak sonlandırdı. Diyar Tanış'a sarılıp teselli eden ise bir başka kayıp yakını, Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe oldu. Kayıp Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız da “Sen baban ile gurur duy. Onların çocukları babalarından utanıyorlar” sözleriyle Tanış’a moral verdi. 

Eylem, CHP milletvekili ve dönemin TİHV Diyarbakır Şube Temcilsici olan Avukat Sezgin Tanrıkulu’nun Tanış ve Deniz'in kaybedilme sürecini anlatmasıyla sona erdi.

(Mezopotamya Ajansı)

Bültene kayıt ol