Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışı 714. haftasında

02.12.2018 - 11:49
Haberi paylaş

Cumartesi Anneleri, 714'üncü haftada da eylemlerini polis engeli altında gerçekleştirerek, avukat Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi için adalet talebinde bulundu.

Kayıplarının akıbetini sormak için ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 714'üncü haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, polis tarafından bir kez daha engellendi. Eylem öncesi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokak ablukaya alındı. Buna rağmen bina önünde biraraya gelen Cumartesi Anneleri, üzerlerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyip, ellerinde kayıpların fotoğraflarını ve karanfiller taşıdı. Derneğin pencereleri ise kayıpların fotoğrafları ile donatıldı.

Bu haftaki eyleme HDP milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Zeynel Özen, Dılşad Canbaz ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, oyuncu Nur Sürer ile çok sayıda insan hakkı savunucusu destek verdi. 

Bu haftaki eylemde, avukatlar Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve Şevket Epözdemir'in akıbeti soruldu. Basın açıklamasını ise gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak yaptı.

"Adalet istiyoruz"

"Avukatlarımız için adalet istiyoruz!" diyen Ocak, 15 haftadır Galatasaray’da basın açıklaması yapma haklarının hukuksuz bir biçimde engellendiğini dile getirdi. Bir ülkede hukuk sisteminin gereği gibi işlememesi, devlet mekanizmasının hukuk kurallarına bağlı olmadan çalışması sonucunu doğurduğunu dile getiren Ocak, "Hiçbir devlet, yasama ve yürütme organlarının tüm işlem ve eylemlerini hukuk denetimine almadan, gerçek anlamda bir hukuk devleti olduğunu iddia edemez. Türkiye demokratik bir hukuk devleti olmadığı için; yargı, hukukun üstünlüğünü yaşatma ve yüceltme görevini yerine getirmediği için, yurttaşlar olarak hak ve özgürlüklerimizden mahrum bırakılıyoruz. Bu hukuksuzluk ikliminde hak arama özgürlüğümüzün en önemli güvencesi olan avukatlarımız da ağır ihlallerle karşı karşıya kalıyorlar. 714. haftamızda bu avukatlardan ikisini, kayıplarımızın avukatları Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi’yi katledilişlerinin yıl dönümünde anmak üzere buluştuk" diye konuştu. 

"Çeyrek asırdır açığa çıkarılamadı"

Elçi ve Epözdemir için "Onlar, hukukun askıya alındığı koşullarda işlenen insanlığa karşı suçların peşine düştüler" ifadesini kullanan Ocak, Epözdemir için verilen hukuk mücadelesini şu sözlerle aktardı: "Bu suçların faillerini açığa çıkarmak için mücadele ettiler. Bu nedenle baskıya maruz kaldılar. İnsan hakları savunuculuğu faaliyetlerinden vazgeçmeleri için tehdit edildiler. Tehditlere direnip faaliyetlerini sürdürmeye devam edince de katledildiler. İHD Tatvan Temsilcisi Avukat Şevket Epözdemir, 90’lı yıllarda yaşanan ağır hak ihlallerine karşı yürüttüğü hukuk mücadelesi nedeniyle tehdit ediliyordu. 25 Kasım 1993 tarihinde bürosundan evine dönerken kaçırıldı. Ertesi gün gözleri bağlı, yüzünden ateşli silahla vurulmuş cansız bedeni Bitlis’in Güroymak ilçesi civarında yol kenarındaki bir kanalda bulundu.  Ailesi tüm yasal girişimlerde bulundu. Ancak suçun ortaya çıkarılması ve delillere ulaşmayı hedefleyen 'olay yeri incelemesi' bile cinayetten 17 yıl sonra yapıldı. 25 yıldır Şevket Epözdemir cinayetini açıklığa kavuşturacak etkin bir soruşturma yürütülmedi. Şevket Epözdemir’in katledilmesi çeyrek asırdır cezasız bırakıldı."

"Etkin soruşturma yürütülmedi"

Ocak, Elçi için verilen hukuk mücadelesini de şu sözlerle dile getirdi: "Tahir Elçi insanlığa karşı işlenmiş suçların cezasız kalmaması için yürüttüğü mücadele ile bilinen bir avukattı. Bu nedenle ağır baskı gördü, tehdit edildi. Diyarbakır Baro Başkanıyken hedef gösterildi. 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bulunan ve çatışmalarda zarar gören Dört Ayaklı Minare önünde tarihi yapıların korunması için yaptığı basın açıklaması sırasında başından tek kurşunla vurularak öldürüldü. Olay çok sayıda kameranın önünde gerçekleşti. Olay yeri incelemesi 111 gün sonra yapıldı. Cinayetin üzerinden 3 yıl geçti ama dosyada bir şüpheli bulunmuyor. Üç yıldır Tahir Elçi cinayetinde etkin bir soruşturma yürütülmedi. Yargılama faaliyeti sadece mahkemelerin, savcı ve yargıçların olmasından; fezlekelerin, kararların yazılmasından ibaret değildir. Etkin bir yargıdan söz edebilmek için yargı mensuplarının yaptığı işlerle adalete, özgürlüklere ve demokrasiye katkı sunması gerekir." 

"Talebimiz açık ve net"

Ocak, yargı makamlarını Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi dosyalarında etkin bir yargılama faaliyeti icrası için göreve çağırdıklarını dile getirerek, "Talebimiz açık ve net; avukatlarımız için adalet istiyoruz. Kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’ı istiyoruz" dedi. 

Ocak'ın ardından Epözdemir'in yeğeni Fırat Epözdemir konuştu. Epözdemir'in her yönüyle ilkeli ve düzeyli bir tavır sergilediğini dile getiren Fırat Epözdemir, "İnsan haklarına ve demokrasiye olan bağlılığıyla mesleğini uygulayan avukat Şevket Epözdemir, doğaya, insanlara, özellikle de çocuklara çok yakındı. Çocukla çocuk, büyükle büyük olurdu. Sevgiyle, hoşgörüyle ve iletişimle her şeyin düzelebileceğine inanan Avukat Şevket Epözdemir, düşmanına dahi gül uzatmayı bilecek kadar alçak gönüllüydü" dedi. 

Epözdemir'in her hal ve pozisyonda halkının yanında yer aldığını ifade eden Fırat Epözdemir, "Halkını aydınlatmak için bir mum gibi tutuştu, etrafını aydınlattı ve şehadet mertebesine ulaştı. O hak ve hukuk yolunda mazlum halkı için barış, demokrasi ve özgürlük isterken, zalimlerin yüzlerine karşı haksızlıklarını haykırırken katledildi. O, son nefesinde gülümseyerek gözlerini kapatırken bile haklı davasına ve şaşmaz inancına ne kadar bağlı olduğunu göstermiştir. Avukat Medet Serhatlar, Avukat Faik Candanlar, Avukat Fuat Erdoğanlar, Avukat Tahir Elçiler ve Avukat Şevket Epözdemirlerin yolu bizim de yolumuzdur" diye konuştu. 

28 Temmuz 1993’te Bitlis şehir merkezinde gözaltında kaybedilen Özgür Gündem Muhabiri Ferhat Tepe’nin babası İshak Tepe de, uzun yıllar Şevket Epözdemir ile birlikte çalışma yürüttüğünü dile getirerek, "Hem yoldaşımdı, hem avukatımdı" dedi. 1993 yılında Tatvan Tugay Komutanı General Korkmaz Tağma tarafından ölümle tehdit edildiğini belirten Tepe, Tağma’nın o dönem ilçede ki tüm siyasi parti temsilcilerini toplantıya çağırdığını ve burada kendisi ile Epözdemir'i tehdit ettiğini dile getirdi. Toplantıdan 15 gün sonra oğlu Ferhat Tepe'nin, 3 ay geçmeden de Şevket Epözdemir'in katledildiğini hatırlatan Tepe, Tağma'nın yargılanması için tüm ilgili kurumlara başvuru yaptıklarını ancak, asla ifadesine başvurulmadığını hatırlatarak, "15 Temmuz öncesi Zaman gazetesinde köşe yazısı yazıyordu. Bütün FETÖ'cüler gözaltına alınarak hakkında dava açıldı. Ama bu adam ifadeye bile çağrılmadı. 25 yıldır Ferhat Tepe'nin davasının bırakmadığım gibi Şevket Epözdemir'in hakkını da aramaya devam edeceğim" diye konuştu. 

Konuşmaların ardından eylem her hafta olduğu gibi bu hafta da sessiz bir şekilde sona erdi. 

(Mezopotamya Ajansı)

Bültene kayıt ol