Ortadoğu'da IŞİD'in ilerleyişi, cihatçı örgütlerin dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleştirdikleri katliamlar ve son olarak Paris'teki saldırıyla birlikte din ve İslam üzerine tartışmalar yoğunlaştı. Sinan Özbek'in 2011 yılında AltÜst dergisi için kaleme aldığı bir yazıyı, bu vesileyle bir kez daha okurlarımıza sunuyoruz...
Bu 25 Aralık'tan tam 100 sene once, şafağın körpe ışığıyla birlikte, Belçika ve Fransa’nın Batı Cephesindeki Alman ve İngiliz askerleri, kazdıkları karşılıklı siperlerde kendi iradeleriyle bir ateşkes ilan ederek, üstlerine meydan okumuşlardı. Silahlarını bırakarak dünyanın savaş patronlarını dehşete düşürmüş ve Noel Ateşkesi’ni ilan ederek, rütbesiz ve ayrıcalıksız insanların kendi kaderlerini belirleyecek güce sahip olduğunu tüm dünyaya göstermişlerdi.
1989 yılında, tam 25 yıl önce, Romanya’da Çavuşesku diktatörlüğü devrildi.
Sosyalizm, demokratik ve eşitlikçi fikirlere sahip aydınlanmış bir grup azınlığın kurabileceği bir şey midir? Çoğu zaman eğitimsiz olmakla, geri fikirlere sahip olmakla, kandırılmış olmakla suçlanan kitleler, tarihin gidişatını özgürlükçü ve demokratik bir toplumun inşası yönünde değiştirebilirler mi?
Hasan Bülent Kahraman Sabah Gazetesi’nde yayınlanan 21 Mayıs tarihli yazısında sık sık ileri sürülen bir tezi bir kez daha gündeme getirdi. Ekim devrimi hakkında şunları yazdı: “Lenin’in, ‘devrim koşulları tamamlanmıştır, Rusya’da işçi sınıfı devrim aşamasına gelmiştir’ türünden saptamaları uydurmadır. Ekim Devrimi de bir askerî darbedir ve bu işlere kafa yoran ama bir tek gün dahi devlet yönetmemiş olan çekirdek elit grubun kendi inandığı siyasal düzeni kurmak mücadelesidir.”
Toplumsal sonuçları yıkıcı olabilecek bir olguya karşı mücadele etmek için, öncelikle o olguyu doğru analiz etmek gerekir. Kapitalizmin en yıkıcı olgularından birisi de faşizmdir. 1920'lerde ortaya çıkan faşizm, iktidara geldiği ülkelerde (Almanya, İtalya, İspanya) tam bir yıkıma neden oldu.
Sağdan sola Türk milliyetçileri, 18 Mart'ta bir kez daha "Çanakkale zaferi" adı altında Türk milletinin emperyalizme karşı şanlı direnişini kutluyor. Bu "zafer", mazlum halkların hanesine yazılmak isteniyor.
İngiltere'de yayınlanan Socialist Worker gazetesinin yazarlarından Esme Choonara, işçilerin öncülük etmediği ve diğer grupların da kendi gündemlerini takip ettiği bir döneme bakıyor.
Bundan 20 yıl önce, Doğu Almanya, SSCB ve diğer devlet kapitalisti rejimler arka arkaya yıkılırken, bu rejimleri "sosyalist" olarak görenler duvarın altında kalmış, tüm solda bu devletlerin karakterine ilişkin önemli tartışmalar yaşanmıştı. İşçi sınıfının iktidarda olmadığı rejimleri sosyalizm adına tarif etmenin yarattığı yanılgılardan kurtulamamak, bugün hâlâ sosyalizme ilgi duyanların dünyada olup bitenleri anlamasını zorlaştırıyor.