Kapitalizmin sözcüleri tarafından bu sistemin isteyen herkesi refaha ulaştırabileceği, bunun için yapılması gereken şeyin çok çalışmak ve fırsatları iyi değerlendirmek olduğu söylenir.
"Yahudi lobisi." Türk aile kurumundan ve milli eğitim sisteminden geçmiş, az ya da çok gazete okumuş ve TV izlemiş, farklı görüşten insanlarla politik bir konuşma içinde olmuş biri için, ister sağcı olsun ister solcu, bu laf sanki gerçek bir veriymiş gibi kabul edilir, damga vurulur:
IŞİD’in son iki yılda Irak ve Suriye’nin önemli bir bölümünü kontrol etmenin yanı sıra, dünyanın farklı yerlerinde kitlesel katliamlara imza atan bir güç hâline gelmesi, Ortadoğu’da bu tip örgütlerin yükselmesine zemin hazırlayan koşullarla ilgili tartışmaları bir kez daha alevlendirdi.
Günümüzün çok kutuplu kapitalist sisteminde dev şirketlerin kâr rekabeti, hükümetlerin diplomatik mücadeleleri, savaşlar, diğer yanda dünyanın birçok yerinde halkların özgürlük arayışları, kaybolan yaşamlar, peşi sıra gelen sosyolojik sorunlar, ekonomik krizler ve daha birçoğu…
Dünyanın her yerinde insanlar büyük bir huzursuzluğun her yanı sardığını hissediyor, bir baş dönmesi küresel bir hastalık haline geldi, bir şeyler oluyor. Bu şeylerin en başında çatışma, savaş, iç savaş, ölüm, göç geliyor. Sağda solda bombalar patlıyor, dev askerî güce sahip ülkeler IŞİD adındaki bir örgütü yok etmek için Suriye’ye asker yolluyor. Savaş uçağı olan hemen hemen her ülke Suriye’yi bombalıyor.
Şah Rıza Pehlevi’nin İran’ı terk etmesi ve sürgündeki dini lider Humeyni’nin İran’da iktidarı ele geçirmesinin üzerinden yaklaşık 37 yıl geçmesine rağmen, devrimin niteliği üzerine tartışmalar hâlâ güncelliğini koruyor.
15 Ocak’ta Rosa Luxemburg’un, Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD)’nin paralı asker birlikleri tarafından kafası dipçikle ezilerek ve dövülerek öldürülmesinin 87. yılı olacak.
Faşizm, işçi sınıfını ve onun tüm demokratik haklarını ezmeyi hedefleyen bir harekettir. Bugün faşizme direnmek için, onun ne olduğuna ilişkin yaratılan yaygın kafa karışıklığını aşmamız gerekiyor.
Sosyalizmin mümkün olup olmadığı sıkça karşılaştığımız bir soru. Aslında kapitalizmin temsilcileri, günün yirmi dört saati durup dinlenmeden bu soruyu olumsuzlayarak yanıtlıyor, sosyalizm diye bir şeyin mümkün olmadığını, bunun en iyimser düşünceyle bile ancak bir ütopya olabileceğini, iyi niyetli bazı gençlerin ham hayallerinden ibaret olduğunu anlatıyorlar.